Yeni strateji, ABD’nin odağını okyanus ötesi coğrafyalardan çekerek "Batı Yarımküre"ye (Amerika Kıtası) sabitlemeyi, NATO müttefiklerine yönelik güvenlik şemsiyesini sert koşullara bağlamayı ve Washington’daki yabancı lobi faaliyetlerini "ulusal güvenlik tehdidi" sayarak engellemeyi öngörüyor.

1. Küresel Odak Değişimi: "Monroe Doktrini"ne Trump Eklentisi

Belgenin en dikkat çekici bölümlerinden biri, ABD’nin dış politika önceliklerindeki coğrafi kaymadır. Strateji belgesinde, Orta Doğu ve Avrupa’daki "sonsuz savaşlar" ve "ulus inşası" projelerinin ABD’nin kaynaklarını tükettiği vurgulanarak, tarihi Monroe Doktrini'nin (ABD'nin kendi kıtasına odaklanması ve dış müdahalelere kapalı olması) "Trump Eklentisi" (Trump Corollary) ile yeniden yürürlüğe konduğu ilan edildi.

Belgenin 15. ve 19. sayfalarında detaylandırılan bu yaklaşıma göre:

  • Birincil İlgi Alanı: ABD’nin güvenliği artık Bağdat veya Kiev’de değil, Meksika sınırında ve Latin Amerika’da aranacak.

  • Enlist and Expand (Kaydet ve Genişlet): Batı Yarımküre'deki ülkelerle iş birliği yapılarak göç, uyuşturucu trafiği ve sınır güvenliği konularında tam saha baskı uygulanacak.

  • Dış Güçlere Kırmızı Çizgi: Çin ve diğer rakip güçlerin Latin Amerika’daki askeri ve stratejik varlıklarına (limanlar, kritik altyapılar) artık müsamaha gösterilmeyecek.

2. Avrupa ve NATO: "Atlas’ın Dünyayı Sırtladığı Günler Sona Erdi"

Belge, ABD-Avrupa ilişkilerinde İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana görülen en sert tonu içeriyor. "Avrupa'nın Büyük Savaş Sonrası Rehaveti"nin eleştirildiği metinde, ABD'nin Avrupa’nın güvenliğini tek başına finanse etmeyeceği açıkça belirtiliyor.

"Yük Paylaşımı ve Yük Devri" başlığı altında şu radikal kararlar yer alıyor:

  • %5 Savunma Harcaması Şartı: Trump yönetimi, NATO müttefikleri için daha önce %2 olan savunma harcaması hedefini %5’e çıkaran "Lahey Taahhüdü"nü (Hague Commitment) dayatıyor. Bu oranı karşılamayan ülkelerin güvenliğinin ABD vergi mükellefleri tarafından sübvanse edilmeyeceği ima ediliyor.

  • Avrupa'nın "Medeniyet Krizi": Belge, Avrupa'nın göç politikaları ve kültürel erozyon nedeniyle "medeniyetini kaybetme tehlikesiyle" karşı karşıya olduğunu, 20 yıl içinde kıtanın tanınmaz hale gelebileceğini iddia ediyor. Bu nedenle ABD, "kendi ayakları üzerinde durabilen" egemen Avrupa uluslarını destekleyeceğini, ancak kıtanın iç sorunlarını çözmek için kaynak harcamayacağını vurguluyor.

  • Ukrayna ve Rusya: Ukrayna’daki savaşın "hızlı bir şekilde sonlandırılması" ve Rusya ile stratejik istikrarın yeniden sağlanması hedefleniyor. Bu durum, ABD'nin Kiev'e olan koşulsuz desteğinin sona erdiği şeklinde yorumlanıyor.

3. Orta Doğu: Çekilme ve "Sonsuz Savaşlara" Veda

ABD’nin son 50 yıldır dış politikasının merkezinde yer alan Orta Doğu, yeni stratejide "hayati öncelik" statüsünden çıkarılıyor. Belgede (Sayfa 27-28), ABD’nin enerji bağımsızlığını kazanmasıyla birlikte bölgeye olan bağımlılığının sona erdiği belirtiliyor.

  • Yeni Yaklaşım: ABD bölgeden tamamen çekilmese de, askeri varlığını minimuma indirerek "yükü bölge ülkelerine devretme" stratejisi izleyecek.

  • Abraham Anlaşmaları Modeli: Bölgesel barışın "ulus inşası" veya "demokrasi ihracı" ile değil, ekonomik ortaklıklar ve İsrail-Arap normalleşmesi (Abraham Anlaşmaları) üzerinden sağlanacağı ifade ediliyor.

4. İç Siyasete "Yabancı Müdahale" ve Lobilerle Savaş

Belgenin en özgün ve iç siyasete dönük maddelerinden biri, Washington’daki karar alma mekanizmalarının "temizlenmesi"ne yönelik taahhütler. Sayfa 10'da yer alan "Egemenlik ve Saygı" başlığı altında, ABD iç siyasetini etkilemeye çalışan dış aktörlere savaş açılıyor.

Belgede şu ifadeler yer alıyor:
"Birleşik Devletler, egemenliğini tartışmasız bir şekilde koruyacaktır. Bu, ulusötesi örgütlerin etkisini kırmayı; politikalarımızı yönlendirmeye veya bizi yabancı çatışmalara sürüklemeye çalışan lobi ve nüfuz operasyonlarını engellemeyi; göç sistemimizin manipüle edilerek yabancı çıkarlara sadık oy blokları oluşturulmasını durdurmayı içerir."

Bu maddeyle Trump yönetimi, Washington'daki yerleşik düzeni (establishment) ve yabancı ülkeler adına faaliyet gösteren lobileri, Amerikan halkının iradesini ipotek altına alan "güvenlik tehditleri" olarak tanımlıyor.

Geçmişe Kıyasla Ne Anlama Geliyor?

2025 Ulusal Güvenlik Stratejisi, ABD tarihinde bir devrin kapandığını belgelemektedir:

  1. Globalizmden Ulus-Devlete Dönüş: Clinton, Bush ve Obama dönemlerinin "dünyayı şekillendirme" iddiası terk edilmiş; bunun yerine "ulus-devlet" temelli, sadece ABD vatandaşlarının refahını önceleyen bir realizm benimsenmiştir.

  2. Değerler Değil, Çıkarlar: Önceki belgelerde sıkça geçen "insan hakları", "demokrasiyi yayma" gibi idealist hedefler yerini, "ekonomik güvenlik", "sınır kontrolü" ve "karşılıklılık" gibi somut, ticari ve güvenlik odaklı kavramlara bırakmıştır.

    Dünya Yahudi Kongresi’nden 'Taarruz' Dönemi: 'İsrail-karşıtlarına' karşı özel fon
    Dünya Yahudi Kongresi’nden 'Taarruz' Dönemi: 'İsrail-karşıtlarına' karşı özel fon
    İçeriği Görüntüle
  3. Müttefiklik Tanımının Değişimi: Müttefiklik artık "ortak değerler" üzerine kurulu kalıcı bir evlilik değil; "yükü paylaşanlar" ile sürdürülebilen, performansa dayalı ticari bir ortaklık olarak tanımlanmaktadır.