Avrupa Birliği, küresel ticaret kurallarını yeniden şekillendirmeyi hedefleyen tarihi bir adım atmaya hazırlanıyor. 27 Haziran 2025'te tamamlanan AB Liderler Zirvesi'nin sonuçlarını değerlendiren Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen, AB-27 ile İngiltere dahil 12 Pasifik ülkesini kapsayan CPTPP bloğunu bir araya getirecek "kurallar temelli yeni bir ticaret inisiyatifi" kurulmasını resmen masaya getirdi.
Von der Leyen'in "DTÖ'nün tıkandığı yerde küresel ticaretin yeniden tasarlanması" için ilk adım olarak sunduğu bu teklif, özellikle ABD'nin "otomatik olarak davetli olmayacağını" vurgulamasıyla dikkat çekiyor.
Euronews'in haberine göre, plana en güçlü desteklerden biri Almanya Şansölyesi Friedrich Merz'den geldi. Merz'in zirvedeki "DTÖ yıllardır işlemiyor, Trump takvimi işliyor" sözleri, AB'nin neden böyle bir alternatif arayışına girdiğini özetler nitelikte. İskandinav gazetesi VG de zirvede "yeni bir Avrupa odaklı ticaret örgütü" fikrinin ciddiyetle ele alındığını doğruladı.
PLANIN ANA HATLARI VE ABD'NİN KONUMU
Teklifin merkezinde, AB ile aralarında Avustralya, Kanada, Japonya, Meksika ve 15 Aralık 2024 itibarıyla resmen üye olan Birleşik Krallık'ın da bulunduğu CPTPP ülkeleri arasında "yapılandırılmış bir iş birliği forumu" oluşturmak yer alıyor.
Bu yeni platformun en kritik unsuru, ABD'nin konumlandırılışı oldu. Plana göre Washington, bu kulübe otomatik üye olarak kabul edilmeyecek. ABD'nin gelecekte katılmak istemesi durumunda ise katılım şartlarının ayrıca müzakere edilmesi gerekecek.
Bu stratejinin hukuki zemini, DTÖ'nün Temyiz Organı'nın ABD'nin yargıç atamalarını engellemesi nedeniyle 2019'dan beri felç olması yatıyor. AB'nin öncülük ettiği geçici tahkim düzenlemesi MPIA'nın dahi yetersiz kaldığı bir ortamda Brüksel, yeni platformu "DTÖ reformu için bir baskı aracı" olarak konumlandırıyor. Gündemde ise tedarik zinciri güvenliği, yeşil sanayi sübvansiyonları, dijital ticaret kuralları, nadir toprak elementleri ve menşe kuralları gibi kritik modüller bulunuyor.
İTİCİ GÜÇLER: TRUMP TEHDİDİ VE STRATEJİK OTONOMİ ARAYIŞI
AB'yi bu radikal adımı atmaya iten dört ana sebep öne çıkıyor:
-
DTÖ'deki Temsil Krizi: Washington yönetiminin DTÖ temyiz yargıçlarının atanmasını ısrarla bloke etmesi, küresel ticaretin en üst düzey uyuşmazlık çözüm mekanizmasını işlevsiz bıraktı.
-
Olası Trump II Dönemi Tarife Baskısı: ABD'de olası bir ikinci Trump yönetimi döneminde, 9 Temmuz 2025'e kadar AB-ABD gümrük müzakerelerinde ilerleme sağlanamaması halinde çelik ve otomotiv gibi sektörlerde %20 ila %50 arasında ek vergi getirilmesi riski, AB'yi alternatifler aramaya zorluyor.
-
Jeo-ekonomik Kutuplaşma: Brüksel, "Çin karşısında tek taraflı ABD korumacılığı" ile "açık ticaret" ikilemi arasında, kendi kurallarını koyabileceği üçüncü bir yol arıyor.
-
Stratejik Otonomi: Özellikle Çin'e bağımlı olunan nadir mineraller, hidrojen teknolojisi ve yeşil sanayi sübvansiyonları gibi alanlarda AB, CPTPP üyesi Avustralya, Kanada ve Şili gibi kilit tedarikçilerle senkronize hareket ederek stratejik otonomisini güçlendirmeyi hedefliyor.
BİRLEŞİK KRALLIK'IN YENİ ROLÜ
Brexit sonrası küresel ticarette kendine yeni bir rol arayan Birleşik Krallık'ın CPTPP'ye resmen katılması, AB'nin planında kilit bir faktör olarak görülüyor. Bu durum, Londra'yı Avrupa ile Pasifik arasında bir "köprü" konumuna getirirken, önerilen kulüp, AB ile Birleşik Krallık'ı Brexit'ten bu yana ilk kez çok taraflı bir ticaret masasında bir araya getirme potansiyeli taşıyor. Brüksel için bu hamle, "kaybedilen pazara dolaylı yoldan yeniden giriş" fırsatı olarak da yorumlanıyor.
OLASI YOL HARİTASI
Komisyon tarafından üye devletlere sunulan politika taslağında, 2027'ye kadar uzanan dört aşamalı bir yol haritası öngörülüyor:
-
2025 Sonu: "AB-CPTPP Yüksek Düzey Diyaloğu"nun başlatılarak siyasi iradenin ortaya konması.
-
2026: Veri akışı ve siber güvenlik gibi konuları kapsayan çift taraflı bir dijital ticaret anlaşmasının imzalanması.
-
2026-2027: AB'nin Karbon Sınırında Düzenleme Mekanizması (CBAM) ve menşe kuralları için paralel bir protokol üzerinde çalışılması.
-
2027: DTÖ'de reform konusunda bir uzlaşma sağlanamaması halinde, 2027'de bağlayıcı kararlar alabilecek bağımsız bir temyiz mekanizmasının kurulması.
ELEŞTİRİLER VE POTANSİYEL ENGELLER
Bu iddialı plan, şimdiden ciddi eleştiriler ve potansiyel engellerle karşı karşıya. AB'nin tek gümrük tarifesi uyguladığı Gümrük Birliği yapısının, CPTPP'nin "değişken coğrafya" olarak bilinen esnek yaklaşımıyla nasıl uyumlaştırılacağı teknik bir zorluk olarak duruyor.
Ayrıca, Roquefort peyniri ve Parmesan gibi coğrafi işaretler konusunda AB'nin "teritoryal menşe" ısrarının, özellikle Avustralya ve Kanada gibi ülkelerden ciddi direnç görmesi bekleniyor. Planın Afrika ve Güney Asya gibi Küresel Güney ekonomilerini dışlaması, yeni küresel ayrışmaları tetikleme riski taşıdığı için eleştiriliyor.
Bazı Doğu Avrupa başkentlerinin ise Washington'un olası bir misilleme olarak "güvenlik harcamaları" kartını NATO bütçesi üzerinden oynamasından endişe duyarak plana temkinli yaklaştığı bildiriliyor.
DEĞERLENDİRME: STRATEJİK KALDIRAÇ MI, YENİ DÜZEN Mİ?
Zirve tutanakları ve çok sayıda basın kaynağı, AB Komisyonu'nun ABD'yi hariç tutan AB-CPTPP eksenli bir "ticaret kulübü" fikrini resmen gündeme getirdiğini teyit ediyor. Ancak uzmanlar, henüz hukuki bağlayıcılığı olan bir antlaşma taslağının bulunmadığını ve konunun şimdilik "stratejik bir kaldıraç" niteliği taşıdığını belirtiyor.
Planın geleceği, büyük ölçüde AB-ABD ticaret müzakerelerinin seyrine bağlı olacak. 9 Temmuz'daki tarife eşiği aşılamazsa, bu alternatif senaryonun hız kazanması bekleniyor. Aksi takdirde, süreç daha yavaş ve "DTÖ'de reform için baskı grubu" formatına evrilebilir.
Nihayetinde AB, DTÖ'deki tıkanıklığı aşmak ve ABD'nin tek taraflı korumacılığına karşı kendini korumak adına, kendi kurallarını merkeze alan Pasifik odaklı bir "ticaret yönetişimi" düzeni kurmayı ciddi bir şekilde tartışıyor. ABD'nin bu denklemin dışında bırakılması ise şimdilik hem bir müzakere kozu hem de olası bir ticaret savaşına karşı kurgulanmış jeo-ekonomik bir sigorta poliçesi olarak öne çıkıyor.