CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun FETÖ destekli yürüyüşünde ortaya çıkan Şenay Günaydın, “Oğlum FETÖ’den tutuklu. Adalet istiyorum” diye kameralara açıklamalarda bulundu. Günaydın, darbecilere direnen 15 Temmuz kahramanlarına da hakaret etti.
Halkı da sokağa inmeye çağıran Günaydın, kimseye acımayın dedi. Kemal Kılıçdaroğlu'nun “aslan” gibi olduğunu savunan Şenay Günaydın, sonuna kadar CHP'nin arkasında durduğunu söyledi.

FETÖ’cü Kadın CHP’nin Belediyesinde Çalışıyor
CHP Ataşehir İlçe Başkanlığı’nın örgütlenme ve örgüt yönetiminden sorumlu İlçe Kadın Kolları Yönetim Kurulu üyesi olan Şenay Günaydın, aynı zamanda CHP’li Ataşehir Belediyesi’nde kadrolu olarak çalışıyor. Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşüne de çok sayıda belediye çalışanıyla birlikte gönderilmiş. Kadrolu sahtekâr Şenay Günaydın, kameraların olduğu her yerde başta Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere CHP’li üst düzey yöneticilerle en önde yer alıyor.

Oğlu Bylock’tan Tutuklu
Artvin Çoruh Üniversitesi Orman Mühendisliği Bölümü’nde araştırma görevlisi olarak çalışan Fatih Bayraktar’ın 1 Eylül 2016’da yayımlanan 627 sayılı KHK ile ihraç edildi ve tutuklandı. FETÖ’cü akademisyenler listesinde yer alan Bayraktar’ın örgüt üyeliğinde kesin delil olarak kabul edilen ByLock soruşturmalarının başlamasıyla ihraç edildiği öğrenildi. Günaydın'ın ilk eşinden olan oğlu Bayraktar’ın kişisel cep telefonunda örgütün kriptolu haberleşme ağı olan ByLock bulunduğu, sabit internet aboneliğinde de ByLock programını indirdiği tespit edildi.

Kılıçdaroğu Niçin Yürüyor?
Ömer Emre Akcebe’nin bir hafta evvel Hak ve Halk Düşmanı CHP ve Zihniyeti başlıklı yazısında da Kılıçdaroğlu’nun elinde “Adalet” yazan pankart ile Hak için değil; 1923 senesinde kurulmuş olan çete rejiminin, ülkemizin üzerine karabasan gibi çökmüş olan 3000 aile ile CHP zihniyetine imtiyaz tanıyan kuyrukçu düzenin elden gittiği için yürüdüğünü söylemişti.
İşte o yazıdan bir paragraf: “FETÖ davalarının FETÖ’cü panayırına dönmesi, damatların serbest bırakılması, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Adalet” başlıklı yürüyüşü, kışlalarında zehirlenen askerler, bürokrasideki ahenksizlik, istatistikî verilere yaslanarak ekonomik buhran yokmuş gibi davranmak ve medyanın da yol açıcı bir misyon almak yerine ortalığı güllük gülistanlık göstermek suretiyle yaptığı yalakalık milletimizin birliğini ve bütünlüğünü hedef alan şuurlu ve şuursuz saldırılardan yalnız bir kaçı... Tüm bunlar bizi hedef alan küçük küçük yumruklardan ve belli ki bunların arkasından illâ ki daha şiddetli bir yumruk daha yiyeceğiz. Şu hususu hatırlatmakta da yarar var; biz bu yumruğu yedikten sonra da Allah’ın izniyle millet olarak ayakta kalır ve 15 Temmuz gecesi olduğu gibi yumruğun sahiblerine bunun bedelini ödetiriz ödetmesine de, o yumruğu yememiz şart mı? Aksiyonumuz illâ ki reaksiyon şeklinde olmak zorunda mı? Türkiye’nin artık gayesi, hedefi ve vasıtası belli aksiyoner bir siyaset izlemesi gerekmiyor mu?
Devlet-i Aliyye’nin bakiyesi olan devletlerin neredeyse tamamında kurulan ve bir asra yakın zamandır iktidarda bulunan teşekküllerin neredeyse tamamının kuyrukçu düzenin bir parçası olduğu muhakkak. Türkiye son yıllarda maruz kaldığı tazyik dolayısıyla kendisini bu düzenden çıkartmaya çalışıyorsa da, görüyoruz ki iç ihanet şebekesi “kuyrukçu düzen”i sürdürmek adına seferber olmuş vaziyette.
Kemal Kılıçdaroğlu elinde “Adalet” yazan pankart ile Hak için değil; 1923 senesinde kurulmuş olan çete rejiminin, ülkemizin üzerine karabasan gibi çökmüş olan 3000 aile ile CHP zihniyetine imtiyaz tanıyan kuyrukçu düzen elden gidiyor diye yürüyor.”