Türkiye'den Gazze'ye uğurlanan 9'uncu gemi Mısır'a ulaştı Türkiye'den Gazze'ye uğurlanan 9'uncu gemi Mısır'a ulaştı
1908’de cennet mekân Ulu Hakan Abdülhamid Hân Hazretleri’nin ha’l edilmesiyle başlayan süreç İstiklâl Harbi sonrası “Türk’ü madde planında kurtardıktan sonra ruh planında helak edici” bir döneme terk edilmiş, sonrasında ise devre devre en ufak bir millî teyakkuza karşı en ağır darbe, sürgün ve cezalar müessesi hâlinde Müslüman Anadolu Halkı’nın tepesinde kasırgalar kopararak kendini göstermiştir...

İttihat ve Terakki azgınları taklit, yalakacılık, komitacılık ve İslâm düşmanlığını kendi damarlarında dolaşan bir kan saymış ve bu irin yüklü kan, devre devre Batı uşaklığı kokteyli ile beslenerek 1908, 1909, 1913, 1923, 1950, 1960, 1961, 1971, 1980, 1997, 2007 ve 2016’da kendini göstermiştir. Uzak döneme nisbetle Kanûni devrinde başlayan bu topraklardaki çöküş, yakın döneme nisbetle 1908 darbesiyle tamamen millî hüviyetini kaybederek Üstad Necip Fazıl’ın tabiriyle “ihanet taktiği, hiyanet karargâhı, dalâlet ocağı, küfür yolu, ruh mezbahası” hâline gelmiştir... 1908’den 2016’ya, bugün “Karargâh Rahatsız!” diyen tiplere kadar uzanan bir genişlikte, bahsettiğimiz irinli habis kanı taşıyan ve kökünden kesilmesi elzem bir Allah düşmanı, memleket düşmanı damar... Bunun ismi, cismi ve bir küfür sembolü hâlinde tüttürdüğü mânâ ve bu mânânın remzleri bellidir; hükümet ve devlet yetkilileri bahis mevzu küfür ideolocyasının yerine kendi ideolocyasını/inanış biçiminin ne olduğunu koymak zorundadır!

Politik arenanın oldu-bittileri ve bürokrasinin yorgun işleyişini bir tarafa bırakıp, memleketimizi Batıcı efendilerine peşkeş çekmek isteyen bütün işbirlikçi unsurları yok edecek ve hepsini müsbet bir neticeye bağlayacak irade nerede?
Bugün Fetullahçı Örgüt ile mücadele kapsamında onlardan boşalan koltukları Kemalistlerin almaya çalışması, özellikle PKK'nın temsilciliğine soyunan ve bunu siyasi parti ve hukuk zemini üzerinden yapmaları, terör örgütüne eleman ve lojistik desteği sağlayan ve ideolojisiz bir partiye hala bir şey yapılamaması da ayrı bir iradesizlik olsa gerek.

Üstad’ın yaşadığı dönemde partilere ilk başta yaptığı ikaz, darbelerin anası Kemalizm’in partisi olan CHP’nin tarumar edilmesiydi. Anadolu’da ur gibi duran ve virüsünü her yana yayan terör örgütüne yataklık eden bu parti var olduğu sürece, yaılan provokasyonların arkası kesilmeyecek. Yazıyla alakalı Ömer Emre Akcebe’nin de geçtğimiz mart ayında yayımlanan makalesini okuyabilirsiniz:
Yahudi’den olma İngiliz’den doğma Kemâlizm!

1923 yılında Batıcı elitlerin kurduğu, bir darbeyle idareyi ele alan Kemalizm ve onun müesseseleşmiş hâli CHP, o gün bugündür memleketin faydasına tek bir adım atmamıştır. Aksine, Batılı efendilerinin destekleriyle almış oldukları idareyi kaybetmemek için bu memleketin öz evlatlarına her türlü zulmü ve pisliği reva görmüştür.

Memlekete ne zaman dışarıdan bir darbe vurulmaya kalkılsa, buna ilk çanak tutan CHP olmuştur. Çünkü onlar için tek bir gerçek vardır, o da Batı ve Batılı efendilerinin emirleridir. Merkezde CHP olmak üzere bilcümle İslâm düşmanı yine aynı safta bir araya geldi ve memlekete yapılacak yeni operasyonun taşeronu olmak için bekliyorlar. Hâlâ bu hadsizliği yapabilmelerindeki ana amil ise yukarıda sözünü ettiğimiz gibi iktidarın cesaretsizliği, basiretsizliği ve kararsızlığıdır. Bu memleketin felaha kavuşması, İslâm düşmanı Kemalist vesayet rejiminin son bulması, daha sonra evvela Müslümanlar akabinde de tüm mazlumlara umut olunabilmesi için “İngiliz’den olma, Yahudi’den doğma Kemalizm’in merkez üssü olan CHP’nin bir an evvel ortadan kaldırılması gerekmektedir.