Asker eksikliği Avrupa'nın yumuşak karnı haline geldi
Rusya-Ukrayna Savaşı sonrası hızla artan güvenlik harcamaları ve savunma alarmı, Avrupa devletlerini ciddi bir personel kriziyle yüz yüze bıraktı. Fransa ve İngiltere başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde orduya katılım oranları düşerken, mevcut askerî birliklerin donanımı ve motivasyonu da tartışma konusu haline geldi. Avrupa’nın bir başka zafiyeti ise, ağır sanayideki gerilemeye paralel olarak savunma sanayi üretiminde yaşanan gerilik.
Yeni nesil askere gitmek istemiyor
Avrupa’da profesyonel ordu sistemine geçiş süreciyle birlikte zorunlu askerlik büyük oranda terk edilirken, gönüllü asker sayısında son yıllarda ciddi düşüş yaşanıyor. Almanya Savunma Bakanlığı'nın verilerine göre 2021 yılında 183 bin olan aktif personel sayısı 2024’te 178 bine gerilerken, 2030 hedefi olan 203 bin askerin çok uzağında kalındı.
Fransa’da 2023 itibariyle 203 bin aktif askerin yalnızca %56’sı 30 yaş altı; bu oran 10 yıl öncesine göre %12’lik bir azalmayı ifade ediyor.
İngiltere’de ise Kraliyet Kara Kuvvetleri’nde görevli asker sayısı 2020’de 80 bin civarındayken, 2024'te bu sayı 72 binin altına düştü.
Gençlerin orduya yönelmemesi, artan bireycilik, konfor arzusu ve Batı toplumlarındaki post-militer kültürle bağlantılı. Bu tablo karşısında Avrupa devletleri, göçmenleri orduya alma, asker maaşlarını artırma, üniversite-ordu işbirlikleri kurma gibi adımlar atsa da kalıcı çözüm üretilebilmiş değil. Özellikle Doğu Avrupa ülkelerinde, Ukrayna savaşının da etkisiyle “zorunlu askerliğe dönüş” çağrıları yeniden gündemde.
Silah varlığı ABD’ye bağımlı
NATO’nun doğrudan baskısıyla Ukrayna’ya yapılan silah sevkiyatları, Avrupa’nın depolarını boşaltırken yerine koyulacak mühimmatın ya ABD’den alınması gerekiyor ya da dışa bağımlı üretim zincirleriyle uzun vadeye yayılıyor. Bu tablo, Avrupa’nın güvenlikte stratejik özerkliğe sahip olmadığı gerçeğini gösteriyor.
Japonya ile ortak üretim
Son dönemde Avrupa Birliği ile Japonya arasında imzalanan yeni anlaşmalar çerçevesinde, “uydu tabanlı ortak silah üretimi” projeleri gündeme geldi. Uydu iletişim sistemleri ve yapay zekâ destekli füze sistemlerinde Japon mühendisliğiyle Avrupalı şirketlerin işbirliği kuracağı bu projeler, henüz emekleme aşamasında. Ancak maliyet, üretim süresi ve siyasi denetim konularında hâlâ büyük soru işaretleri bulunuyor.
Sistemin merkezinde yine ABD var
Tüm bu arayışlara rağmen Avrupa’nın ABD’ye olan stratejik bağımlılığı azalmış değil. Trump döneminde askeri harcamaların artırılması talebiyle başlayan baskılar, bugün Avrupa’yı “biz silahı verelim, siz parayı ödeyin” formülüne mahkûm etti. Almanya ve Fransa gibi ülkelerin bağımsız savunma altyapısı kurma talepleri ise şimdilik pratikte bir karşılık bulamıyor.




