Yıllardır Batı’nın Ukrayna’ya verdiği destek vaatleri boşa çıktı.
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, Ukrayna’nın gelecekte NATO üyesi olacağına dair hiçbir zaman kesin bir söz verilmediğini açıkladı. Bu açıklama, Batı’nın Ukrayna’yı kandırarak yıllarca Rusya’ya karşı savaştırdığı gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdi.
Batı, Ukrayna’yı “Topraklarını geri alman için seni destekleyeceğiz, NATO’ya alabiliriz” diyerek Rusya ile savaşa sürükledi.
Milyonlarca insanın hayatına mal olan ve ülkeyi ekonomik çöküşe sürükleyen bu savaş, sonunda Batı’nın Ukrayna’ya verdiği sözleri tutmadığını gösterdi. Ukrayna’ya verilen silah desteği, ülkeyi Rusya karşısında daha fazla yıpratırken, Batı kendi çıkarları doğrultusunda hareket etti.
“NATO’ya Alınmayacaksın, Topraklarını da Unut”
ABD ve Avrupa ülkelerinin uzun süredir Ukrayna’ya verdiği destek, aslında bir stratejik hesaplamadan ibaretti. Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius’un açıklamaları da bu durumu doğruluyor. Pistorius, ABD’nin Ukrayna’nın NATO üyeliğini ve toprak kayıplarını kabul etmesini önceden şart koşarak Rusya’ya taviz verdiğini açıkladı. Yani, Batı Ukrayna’yı yıllarca savaşın içine çekti, ancak yolun sonunda “NATO’ya alamayız, topraklarını da geri alamazsın” dedi.
Batı’nın Çifte Standardı ve Sömürü Politikası
Batı’nın Ukrayna’ya karşı sergilediği bu tavır, aslında uzun süredir uyguladığı sömürü düzeninin bir yansıması. Önce kullanıp sonra kenara atma politikası, Ukrayna örneğinde bir kez daha kanıtlandı. Ukrayna'nın yeraltı kaynakları ve stratejik konumu, Batı için önemliydi. Ancak işler ciddileşince, Batı’nın Ukrayna’yı kaderine terk ettiği açıkça görüldü.
Bu gelişmeler, Batı’nın müttefiklerini nasıl sömürüp yalnız bıraktığını gösterirken, benzer bir senaryonun başka ülkelerde de yaşanabileceğini ortaya koyuyor. NATO ve Batı’nın çıkar hesapları doğrultusunda ülkeleri nasıl kullandığı bir kez daha gözler önüne serildi.