İstanbul'da devletten ve ailelerden para alabilmek için bebekleri gereksiz yere önceden anlaştıkları özel hastanelerin yoğun bakımına yatırıp işkence yaparak ölümlerine; bazılarının da sakat kalmasına neden olan çete, adalet önüne çıktı. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki görülen ikinci duruşmada hemşire Hasan Basri Gök savunma yaptı.

İsrail hapishanelerinde 7 Ekim'den bu yana 47 Filistinli şehit oldu İsrail hapishanelerinde 7 Ekim'den bu yana 47 Filistinli şehit oldu

“Hayrına iş yapmazlar”

Fırat Sarı'nın normal hemşiresi olduğunu ancak 6 ay şablon işlerini 6 ay da şoförlüğünü yaptığını söyleyen Gök, "Bebek sevkleri tıp merkezlerinden, 112'den ya da tanıdık doktorlardan oluyordu. Normalde 20'de 1 gelecek hastayı hemen çıkarıyorlardı" dedi. Mahkeme başkanının, "Aileyi nasıl ikna ediyordunuz?" diye sorması üzerine Gök, "Aileye de 112 ile uğraşmayalım sizi bekletir. Bu hastaneye gidelim yer bulduk diyorlardı. Gözümle gördüğüm bir şey yok ama kimse hayrına bir şey yapmıyordu. Bebek başına 5 bin lira alıyordu" ifadelerini kullandı.

"SGK'dan para alıyorlar"

Bir bebeğin ailesinden para alınmasına ilişkin tapeleri sorulan Gök, "Bu bebek tıp merkezinde doğdu. Hastaneye sevki yapıldı. Aileden 38 bin ya da 40 bin lira aldık. 25 bin lira hastaneye verdik. Geri kalan parayı Fırat Sarı aldı. Doğukan ve bana sadece yemek parası verdi. Bu bütün özel hastanelerde dönen bir şey" dedi. Hasan Basri Gök ayrıca hastaların normalden daha uzun hastanelerde yatırıldığını da söyleyerek, "Sosyal Güvenlik Kurumu'ndan (SGK) para almak için normalden uzun yatırıyorlardı hastaları" dedi.

SGK'nın karşıladığı ilaçları fazla alarak elde kalanları sattıklarını anlatan Gök, "Fazla kalan ilaçların satışından 30-40 bin lira para kazandık. Fırat Sarı'ya ne kadar para verdiğimi hatırlamıyorum. 3 kere sattım" diye konuştu.

“Mehtap, çocuğu öldür”

Mahkeme başkanı kan donduran bir konuşmayı da Gök'e sordu. "Mehtap ile bir konuşman var. 'Mehtap, çocuğu öldür. 50 satürasyonlu bebek mi olur?' diyorsun. Mehtap da “öldüreceğim de öldürsem de dert diyor. Nedir bu konuşma?" diye sordu. Sanığın bu soruya cevabı ise daha çok kan dondurdu. Gök, "Evet çirkin bir cümle" dedi.

Bebek katili çetenin telefon kayıtları kan dondurdu: Mehtap çocuğu öldür -  Turkish Post

“Bazı bebeklerin yaşama şansı vardı”

Hasan Basri Gök şunları söyledi: Bazı bebeklerin yaşama sansı vardı. Fırat Sarı ne diyorsa onu yapıyordum. Kendi kafama göre basamak düşüşü yapamam. Sarı'dan 20-25 bin TL alıyordum. Sağlıklı bebekler çok uzun süre yoğun bakımda kaldıkları için entübe oluyordu. Sonra da kendi hastanelerine sevki yapılıyordu. Bebeklere müdahale için gece ve gündüz doktor olması gerekiyordu ancak hemşireler bebeklere müdahale ederlerdi.

“Çöpe atılacak ilacı sattım”

Hemşire Deniz Korkmaz ise, "CİMER şikayetini ben yaptım. Şu an davanın tutuklusu da benim" dedi. Korkmaz ilaç satışıyla ilgili sorulan bir soruya şu cevabı verdi: "Fırat Sarı beni arayıp, evimde kaç tane olduğunu sordu ama benim evimde yoktu. Hakan Doğukan Taşçı ile ilaç hakkındaki konuşmamız ise çöpe atılması gereken ilaçlar vardı. Ben de bunları atmak yerine Hakan Doğukan Taşçı'ya sattım."

Bebeği 6 gün yaşamış gibi sisteme girmiş

Mahkeme Başkanının '3 gün yaşayan bir bebeği 6 gün yaşamış gibi sisteme girmişsiniz' sorusuna Hasan Basri Gök, "Bebek 3 gün yaşamış ama 6 gün sistemde kalmış. Fark edilir diye böyle dedim. Şehmuz hocaya ulaşamıyorlardı. O yüzden Doğukan doktor gibi konuşuyordu. 112 bunu fark etmiyordu çünkü sistem üzerinden ayarlıyorlardı. Kaya bebekle ilgili anneyi sevk ettiler. Doğum yapıyordu, acil sevk edilmesi gerekiyordu. O hastaneye gitmesi çok saçmaydı. Opara bebekle ilgili ise, bebek 1 günde ex oldu. Yenidoğan servisine sevk edilmemesi gerekiyordu. Şehmuz hoca ilgilenmedi. Zaten hiçbir bebekle ilgilenmiyordu. Epikrizini Doğukan ile birlikte ben yazdım" cevabını verdi. Gök, "Gelen bebeklerin çoğu ex zamanında gelen bebeklerdi" dedi.

Yenidoğan çetesi yarın hakim karşısına çıkacak

Hastaneden ücret almış!

İBB Hızır Acil'de çalıştığını söyleyen Fehmi Alperen, hasta nakli yapmadığını, örgütle bir hesap hareketi olmadığını iddia etti. Alperen, "Danışmanlık şirketim var, yurtdışından gelen hastalara öneride bulunuyor hastadan değil hastaneden ücreti alıyorum" dedi. Kaya bebek ile ilgili de Alperen, "Ambulans şoförü Gıyasettin Mert aradı, tansiyonu yüksek olan bebeğin yer olmadığı için 4 saattir bekletildiğini söyledi. Güney Hastanesi'nde yer olduğunu söyledim bundan maddi bir çıkarım yoktu" diye ifade verdi.

“Hastaneler, hastaları para olarak görüyordu”

Deniz Korkmaz "GMZ, Fırat Sarı'nın bana kurdurttuğu bir şirket. Sarı 'Sen de şirket sahibi olursun.' dedi ben de kabul ettim maalesef. Sağlık ve turizm şirketiydi. Sümeyye Nur Arslan ilgileniyordu. Şirketle ilgili Hasan Basri Gök'e vekalet vermiştim." dedi. Hastanelerin, hastaları para olarak gördüğünü söyleyen Korkmaz, "Böyle kabul edilen hastanelerde bunların olması kaçınılmazdı." diye konuştu.

Toplum büyük bir felakete gidiyor

Toplumun psiokolojisini altüst eden sosyal facialar, vatandaşta güvensizlik ve emniyetsizlik hissi doğuruyor. Tecavüze uğrayıp hayatını kaybeden bebeklerimiz, sokakta aniden kurşuna dizilen insanlar, çöplükte cansız bedeni bulunan masum canlar, aniden cinnet geçirip katliam yapan insanlar derken herkes birbirinden korkmaya başlamış durumda. En yakınımız bile bize uzak geliyor, kimseye güvenemiyoruz.

Cezaevleri dolu olduğu halde, her gün katillere, hırsızlara, tecavüzcülere operasyonlar yapılıp ters keleçeyle hakim karşısına çıkarıldığı halde toplumda suç denilen unsur bırakın azalmayı daha ziyade her gün artış gösteriyor.

Öte yandan bu çete olayı, en güvenli yer olarak bulduğumuz hastaneleri, kendimizin, ailemizin, bebeklerimizin sağlığını ve hayatını emanet ettiği yerleri dahi güvenmekte zorluk çekeceğimiz yerlere dönüştürdü.

Çözüm gayet açık. Her şeyden önce toplumun güven duyabileceği, suçluların gerektiği gibi ceza çektiği ve suçun ortadan kaldırıldığı güvenilir, adil ve ahlaklı yönetilen, denetlenen, sürekli gelişen ve her an yeni olan bir sistem kurulmalıdır. Böyle bir sistemin inşası, bütün içtimaî meselelerde ferde öz evinden daha emin sığınaklar gösteren, ruhumuzu dayadığımız mukaddes ölçülere tabi olmakla mümkün olur. Bu nedenle vicdanlı, insaflı, merhametli ve sorumluluk sahibi nesillerin yetiştirilmesi öncelikli olmalıdır.

Kaynak: Star Haber