Şeyh Şâmil, 1797 yılında Dağıstan’ın Gimri köyünde doğmuş, Kafkasya’da İslamiyet’i ve özgürlüğü savunmak için büyük mücadeleler vermiş önemli bir lider, âlim ve velîdir. Küçük yaşta ilim tahsiline yönlendirilmiş, dönemin âlimlerinden tefsir, hadis, fıkıh, edebiyat, tarih ve fen bilimlerini öğrenmiştir. Genç yaşında tasavvuf ilimlerine yönelmiş, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinden ders alarak onun halifesi olmuştur. Aldığı eğitimle hem dinî hem de ilmî yönü kuvvetli bir şahsiyet hâline gelmiş, manevi alanda derinleşmiştir.
Kafkasya Mücadelesi ve Liderliği
19. yüzyılda Ruslar, Kafkasya’da İslamiyet’i yok etmeye ve Müslüman halkı esaret altına almaya çalışıyordu. Bu durum karşısında Şeyh Şâmil, cihat aşkıyla mücadeleye atılmış ve halk tarafından "İmam" unvanıyla lider olarak seçilmiştir. Daha önce Rus esaretini kabul etmiş kabileleri de bir araya getirerek küçük ama düzenli bir ordu kurmuştur. 25 yıl boyunca, büyük Rus ordularına karşı savaşarak İslamiyet’i ve Kafkas halkının özgürlüğünü korumak için mücadele etmiştir.
Ruslara karşı girdiği savaşlarda pek çok kez zafer kazanmış, generallerini bozguna uğratmış, ordularını dağıtmış ve Çar’a büyük zorluklar yaşatmıştır. Kafkas halkı için sadece bir askerî lider değil, aynı zamanda bir rehber ve hocaydı. İmamlığı süresince halkı eğitmiş, dinî ve fen ilimlerinin öğretilmesi için medreseler açtırmış, gençleri hem ilmen hem de askeri olarak yetiştirmiştir. Kurduğu sistem, halkın hem maneviyatını güçlü tutmuş hem de savaş stratejilerinde büyük avantaj sağlamıştır.
Rusların Teklifleri ve Onurlu Duruşu
Rus Çarı I. Nikola, Şeyh Şâmil’in mücadelesini kırmak için ona pek çok teklif sundu. Eğer Ruslara teslim olursa kendisine yüksek makamlar, rütbeler, büyük servetler ve hatta bir krallık bile verileceğini belirten parlak teklifler hazırladı. Ancak Şeyh Şâmil, bu teklifleri sert bir şekilde reddetti ve "Dinim ve vatanım uğrunda son nefesime kadar savaşacağım" diyerek Rus elçisini geri gönderdi.
Bu dik duruşu karşısında Ruslar, Kafkasya’daki savaşlarını daha da sertleştirdi. Yıllar boyunca süren bu mücadeleler, Çar ordularını yıprattı ve büyük kayıplar verdirdi. Şeyh Şâmil’in liderliğinde Kafkas Müslümanları, iman gücüyle savaşarak pek çok defa galip geldiler.
Gunip Direnişi ve Esaret
1859 yılında, Rus orduları Kafkasya’yı tamamen ele geçirmek için büyük bir saldırı başlattı. Beş büyük ordu ile Kafkasya’yı kuşattılar. Şeyh Şâmil ve fedaileri, Gunip Dağı’na çekilerek son direnişi gerçekleştirdi. Beş yüz kadar fedaisiyle bir buçuk ay boyunca elli bin kişilik Rus ordusuna karşı mücadele etti. Ancak barutları ve yiyecekleri tükendi, askerlerinin çoğu şehit oldu. Açlık ve mühimmat yetersizliği nedeniyle Şeyh Şâmil teslim olmaya mecbur kaldı.
Teslim olduktan sonra, Ruslarla yapılan anlaşmaya göre serbest bırakılacak ve Osmanlı topraklarına gidecekti. Ancak Çar II. Aleksandr bu anlaşmayı bozarak Şeyh Şâmil’i esir aldı. On yıl boyunca Rusya'nın Kaluga şehrinde gözetim altında yaşamak zorunda bırakıldı.
Hac Yolculuğu ve İstanbul Ziyareti
Uzun esaret yıllarından sonra Şeyh Şâmil, Rus Çarı’ndan hac izni almayı başardı. 1870 yılında İstanbul’a geldiğinde Sultan Abdülazîz ve halk tarafından büyük bir coşkuyla karşılandı. Sultan Abdülazîz, onu sarayında ağırlayarak büyük saygı gösterdi. Ancak Şeyh Şâmil’in tek arzusu, sevgili Peygamberi Hz. Muhammed’in (s.a.v.) huzuruna çıkmak ve Medine'de son günlerini geçirmekti. Sultan Abdülazîz, onun bu arzusunu yerine getirmek için gerekli tüm hazırlıkları yaptı ve onu kutsal topraklara uğurladı.
Mekke ve Medine’ye ulaştığında halk tarafından büyük ilgiyle karşılandı. Hac ibadetini tamamladıktan sonra Medine’ye geçti. Peygamber Efendimiz’in kabrini ziyaret ederken gözyaşları içinde dua etti ve huzur buldu.
Vefatı
Hac dönüşü Medine’de hastalandı. Kısa bir süre içinde durumu ağırlaştı ve 4 Şubat 1871 yılında vefat etti. Son nefesinde kelime-i şehâdet getirerek ruhunu teslim etti. Cennetü'l-Bakî Mezarlığı’na defnedildi.
Şeyh Şamil'in sözleri
-Kahrolsun sefil esaret, yaşasın şanlı ve güzel ölüm!
-İstilaya uğrayan vatan toprakları sulh ile ele geçmez, cenkle alınır.
-Vatan istilacılarına isyan edenlerin kırık utangaç hali, benim için, ibadetle olanların sert ve dik tavırlarından daha iyidir.
-Ey Allah’ın makbul kulları, ey vatan dağlarının emsalsiz zineti şerefli muhafızlar, bu vatan sizindir, sizin olacaktır.
-Çarlar ölecektir, Petrolarınız ve Katerinalarınız gibi Nikola da gözleri arkasında gidecektir. Fakat Kafkasya mutlaka kurtulacak hür ve mesut olacaktır. Allah, hak ve vatan uğrunda çarpışanlara yardımcı olsun.
-Ölümü sevgili gibi kucaklayan ve şehitliğe susayan insanlara, esaret teklif etmek çok boş ve gülünçtür.
-Düşmana karşı diri kedi, ölmüş aslandan iyidir. Vatanının kurtuluşu ve istiklal yolunda cehd ve cenk gereklidir.
-Hürriyetimiz, zulüm ve kahrın döktüğü kanlarla kazanılacaktır.
-Bizden torunlarımıza kalacak en büyük miras, hürriyet uğrunda savaşmak, hakkı yayma uğrunda can vermek olacaktır. Torunlarımız hürriyet ve istiklal uğruna yapılan savaşların kuyruğu değil, başı olmalıdır.
-Savaşımız, Çarların, ruhani reislerin ve eşkıyaların milletimizden gaspettikleri haklarını iade için sonuna kadar devam edecektir.
-Müslümanlık esasına göre kurulan idare teşkilat ile diktatörlük idaresi bağdaşamaz.
-Ben Müslüman’ım; Müslüman olanlar kendilerini esarete almak isteyen zorba rejimlerle çarpışmak mecburiyetindedir.
-Maddi silahlar yalnız başlarına hiç bir işe yaramazlar.
-Müslümanlığı ve vatanınızı kurtarmak istiyorsanız bir tek yolu vardır: Düşmanlarınızın ellerindeki öldürücü silahları aleyhinizde kullanmasına fırsat vermeyiniz.
-Müslümanlar zulme dayanan bir devletin esiri olamaz. Zulüm sistemi ile teşkilatlanan Çarlık Rusyası, ya zulümden vazgeçmeli, baş eğmeli veya ortadan kalkmalıdır.
-Çar’ı büyük görenler, Allah’a şirk koşan kafirlerden farksızdır.
-Bir naibe gönül bağlarken onda keramet aramayınız. Sadece şeriata saygı beslediğini ve hak yolunda yürüdüğünü görmek yeterlidir.