CHP, İstanbul Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının 100. günü bahanesiyle Saraçhane’de miting düzenledi. “100 Karası” ismiyle tertip edilen bu buluşma, doğrudan dine ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaretlerin yağdırıldığı ve Müslümanların açıktan tehdit edildiği bir törene dönüştü.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in mitingde Cumhurbaşkanı Erdoğan için “cunta başkanı” demesi büyük tepki çekerken, mitinge katılan maskeli bir alçağın, “İslamiyet adına şeriat isteyenler bir bir Saraçhane'de asılacaksınız” tehditleri, 100 yıllık çürümüş Kemalist zihniyetin bugünkü yansıması. Bu kirli miras hala sürdürülüyor.
İslam düşmanlığı CHP eliyle devam ediyor
Cumhuriyet’in ilk yıllarından beri devam eden sistematik bir şeriat karşıtlığı bugün artık pervasızca dillendirilmeye başlandı. Allah'ın hükümleri olan şeriat, bir asırdır hem kanun eliyle hem de söylem düzeyinde tahkir edilmeye çalışılıyor. 100 yıl önce Kemalist rejimle şekillenen bu laik saldırganlık, bugün CHP eliyle devam ettiriliyor.
Laik yasalarla Müslüman halkın kutsalları çiğnenirken, “din ve vicdan özgürlüğü” maskesiyle şeriata küfretmek adeta serbest hale geldi. Halbuki bu topraklar, İslam’a ve onun hayat nizamı olan şeriata iman eden milyonlarca Müslüman’ın yurdu. Ve şeriat için canlarını feda eden, bunun mücadelesini veren dedelerimizin yurdu. Artık Müslüman millet bu tahkire sessiz kalmayacak.
Yerlikaya: “42 Kişi Gözaltında”
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, miting sonrası yaptığı açıklamada, gösterilerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret eden ve güvenlik güçlerine mukavemet gösteren 42 kişinin gözaltına alındığını belirtti. Yerlikaya şunları kaydetti: “Hiç kimse ülkemizde sokakları, meydanları milletin iradesine saldırı alanına çeviremez. Kimse özgürlük maskesiyle nefret ve tahrik zehrini sokaklara taşıyamaz.”
Müslümanlar şeriata yapılan hakaretlere tahammül etmeyecek
Bugün artık bir hakikat kabul edilmelidir: Müslümanlar, Allah’ın dinine edilen küfürlere daha fazla tahammül etmeyecek. Şeriata edilen hakaret sadece bir inanca değil, bir milletin ruh köküne, tarihine, hukuk anlayışına ve yaşama biçimine yapılan saldırıdır. Bu hakaretlere karşı sessizlik değil, itiraz bir imanın gereğidir.
Müslüman halkın izzetiyle, inancıyla, dinî değerleriyle alay eden hiçbir söz “düşünce özgürlüğü” kapsamında görülemez. Zira bu milletin şerefini ayakta tutan şey, onun Allah’a olan teslimiyeti ve şeriatla bağ kurma arzusudur. Bu bağa uzanan her el, artık karşısında yalnızca fertleri değil; bütün bir diriliş ruhunu bulacaktır.