1 Ağustos Çarşamba günü İbda Yayınları'nın 34. kuruluş yıldönümü vesilesiyle Kumandanımız Salih Mirzabeyoğlu'nun kabrini ziyaret ettik. Kaşgarî Dergâhı'nda öğle namazını gönüldaşlarla eda ettikten sonra, topluca Kumandan Salih Mirzabeyoğlu'nun kabrine ziyarette bulunduk. Burada Mehmet Tarakçı bir konuşma yaptı. Okunan Yasin-i Şerif ve diğer surelerin ardından Baran Dergisi Yayın Kurulu Üyesi Kâzım Albayrak'ın yapmış olduğu dua ile program sona erdi. Mehmet Tarakçı'nın İbda Yayınlarının kuruluşu vesilesiyle yapmış olduğu konuşmanın metni şöyle:

Muhterem Gönüldaşlar; 

Hoşgeldiniz!

İBDA ve İBDA YAYINLARI’nın 34. kuruluş yıldönümünü, Kumandanımızın perde arkasına geçişi münasebetiyle kabri başında idrak ediyoruz.
1975 yılında yayın hayatına başlayan GÖLGE dergisi 1. dönem, 1978 yılında GÖLGE 2.dönem; 1979 yılında yayınlanan Akıncı Güç dergileri ile 1980 yılında, “Necib Fazıl ve Yeni Dostları” olarak yayınlanan RAPOR’lar ve bunun yanı sıra GÖLGE yayınları, akabinde GÖNÜLDAŞ Yayınları olarak isimlendirilen GÖY süreci…

Tüm bunlar, İBDA YAYINLARI’nın oluşum sürecinde ve fikriyatının teşekkül döneminde, Salih Mirzabeyoğlu’nun yazılarını ve kitablarını yayınladığı dergi ve yayınevleridir.

Üstad Necib Fazıl’ın vefatı sonrası Büyük Doğu Fikriyatının 15. hicrî asırdaki mührü olan İBDA, Üstad Necib Fazıl’ın vefatı sonrası, bizzat kendisinin vasiyetvari muradı olarak Salih Mirzabeyoğlu tarafından 1 Ağustos 1984’te kurulmuştur.
İBDA ismi, Salih Mirzabeyoğlu’nun örgüleştirdiği dünya görüşüne, hem yayınevi ismi olarak mekân, hem de muhtevanın döküldüğü kalıp ve sembol ismi olarak mekânet teşkil etmiştir.

Yürüyen Büyük Doğu-İBDA, İslama Muhatap Anlayışın dünya görüşü olarak, esas ve usul ilişkisi bakımından hem gayeye giden yolda vasıta, hem de gerçeklenmesi gereken hedeftir.

1984 yılından vefatına kadar 34 yıl süreyle, 1975 yılı başlangıç kabul edilirse 43 yıl süreyle, Salih Mirzabeyoğlu, kitablarını İBDA YAYINLARI’ndan yayımlayarak İBDA Fikir ve Mücadelesini örgüleştirmiştir.

Bu süre içerisinde; Bayrampaşa Cezaevi, Sivas Temeltepe Askeri Cezaevi, Metris-Kartal ve Bolu Cezaevlerinde 3 ayrı zaman diliminde 16 yıl kalarak bir nevi gaybubet hâlinde eserlerinin bir kısmını zindanlarda yazmış, hele son 15 yıllık cezaevi sürecinde kitablarını Telegram işkencesi altında kaleme almıştır.

Üstad Necib Fazıl, Salih Mirzabeyoğlu’na 500 yıldır beklenen kahraman telmihiyle “Çok çalışmalısın; bir kahraman bekleniyor, İnşallah bizden bekleniyor, çok çalışmalısın, Allah utandırmasın!” ifadesi ve “Sana bir Takdim yazım olacak, bütün hüviyetinle görüneceksin!” müjdesiyle vefat etmiştir.

Bir ömür bu müjde ve mânâya mutabakat halinde yaşayan Kumandanımız Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu, Üstadının kendisini müjdelediği KİM’liği ikame ederek müjdesini gerçekleştirmiş, bunun tahkik ve tahkim sorumluluğunu fikriyatına muhatap tüm şahıs ve kurumlara tevdi ederek şehid olmuş ve perde arkasına geçmiştir.

Burada bulunan takipçileri ve sevenleri olarak Salih Mirzabeyoğlu’nun mânâsına ve şehidliğine şahidiz.
“Fikri yaşamak ve yaşamayı fikir bilmek” şiarının şuurlaşması arzusu ve Kumandanımızın “Müjdelerin Müjdesi” isimli eserinden şu satırlarla konuşmamı noktalıyorum: 

İşte bu saatler güneşin sulara veda saatleri, sözleri suskunluğa emanet edip gidiyorum. Mekânda varolmak vehmininde olmadığı bir vehmi duyuyorum; ‘sakın zaman büsbütün tükenmiş, mekân dürülmüş olmasın!
Madem ki karanlıkla aydınlığı ayırdedebiliyorum. -ki hali duyuyorum- öyleyse geliyorum!

Kumandanımıza Allah’tan rahmet dileyerek, eserlerinin ve fikriyatının toplumun bütün sinir uçlarına kadar ulaşması ve ulaştırılması dilek ve temennisi ile sizleri Allah’a emanet ediyorum.