Diyanet İşleri eski Başkanı Mehmet Görmez'in konuşması şu şekilde:
"İslâm medeniyetinden iki kavramı alırsanız sürekliliğini kaybeder: Biri cihad, biri içtihad. İkisi de aynı kökten gelir. İçtihadı alırsanız, İslâm evrensel bir din olduğu için, kıyamet sabahına kadar bâkî olduğu için, -naslar sınırlı hadiseler sonsuz olduğu için- orayı durdurursunuz, dondurursunuz!
Cihadı durdurursanız, işte bugünkü gibi İslâm ümmeti zillete dûçar olur. Onun için cihad ve içtihad, tanımlama kudreti elimizden alınmak istenen önemli kavramlardır.
Hem gelenekte, hem modern zamanlarda cihad iki defa formatlandı. Bir taraftan cihad sadece kıtale ve harbe indirgendi; bir tarafta kıtali sadece söze, nefse toplantı yapmaya indirgedi. Bu ikisi de yanlıştı. Modern zamanlarda ise bunlara bir şey daha ilave oldu… Vekalet savaşlarında vahşice insan öldürmeye indirgendi. Cihad aslında insanlara hayat veren bir ibadet iken, cihad, sadece "öldürme makinasına" dönüştü ve o şekilde bize lanse edildi.
Bu sebeple, biz müslümanlar da savunmaya çekildik. Ve bizim bütün hutbelerimiz “Barış dini İslâm” diye başlamaya başladı. Bütün konuşmalarımız, “barış dini İslâm, barış dini İslâm!..”
Hatta bir hadis vardır... Allah Resulü kendisini tanımlarken; “Ben rahmet peygamberiyim ve ben rahmeti yeryüzünden kaldırmak isteyenlerle savaşan bir peygamberim!” der. Biz ikinci kısmını okumamayı tercih ederiz. Savaş çok “kötü” olduğu için!..
Bir yıldır Gazze’de annelerin çığlığı arşı titretirken, hastane köşelerinden ve okul köşelerinden çocuk cesetleri toplanırken eğer biz “Nefisle cihad bize yeter” dersek, Kur’an’ın içindeki cihatla ilgili bütün ayetlere en büyük haksızlığı en büyük kötülüğü yapmış oluruz.