Çin, küresel enerji ve su dengelerini altüst edecek, komşularıyla olan ilişkilerinde ise on yıllardır süren gerilimi yeni ve tehlikeli bir boyuta taşıyacak tarihi bir adım attı. Pekin yönetimi, 19 Temmuz'da Tibet Özerk Bölgesi'nde, Çin'de Yarlung Tsangpo olarak bilinen, Hindistan ve Bangladeş'ten geçerek denize dökülen Brahmaputra Nehri üzerinde dünyanın en büyük barajının temelini attığını duyurdu.

Yaklaşık 167 milyar dolarlık (1,2 trilyon yuan) devasa bir bütçeyle hayata geçirilecek olan ve bittiğinde 60 Gigawatt (GW) kurulu güce ulaşması hedeflenen bu mega proje, Çin'in ünlü Üç Boğaz Barajı'nın kapasitesinin yaklaşık üç katına denk geliyor.

Ancak bu devasa mühendislik projesi, bir enerji yatırımından çok daha fazlasını ifade ediyor. Hindistan sınırına sadece 20-30 kilometre mesafede, stratejik bir kanyonda inşa edilecek olan baraj, Pekin'e aşağı havzadaki iki komşusu Hindistan ve Bangladeş'in su akışını tek taraflı olarak kontrol etme imkanı tanıyor. Bu durum, bölgede "su savaşları" olarak adlandırılan yeni bir jeopolitik çatışma riskini beraberinde getiriyor.

Hukuki Boşluk ve Pekin'in Tek Taraflı Güç Gösterisi

Çin'in bu hamlesinin arkasındaki en endişe verici unsurlardan biri, Pekin'in sınır aşan sular konusunda hiçbir bağlayıcı uluslararası anlaşmaya taraf olmaması.

  • Çin, 1997 Birleşmiş Milletler Su Yolları Sözleşmesi'ne "hayır" oyu vermiş ve bugüne kadar imzalamamıştır.
  • Hindistan ile Çin arasında su konusunda sadece mevsimsel veri paylaşımını içeren, ancak suyun miktarı veya baraj inşaatlarına dair hiçbir kısıtlama getirmeyen, zayıf ve bağlayıcılığı olmayan mutabakat zaptları bulunuyor.

Bu hukuki boşluk, nehrin kaynağına sahip olan Pekin'e, "kendi egemenlik hakkı" olduğunu iddia ederek, aşağı havzadaki ülkelerin hayati çıkarlarını hiçe sayan adımlar atma fırsatı veriyor.

Hindistan ve Bangladeş İçin Stratejik ve Ekolojik Tehditler

Yeni Delhi ve Dakka yönetimleri, barajın inşasının başlamasından derin endişe duyuyor. Uzmanlara göre, barajın olası sonuçları bir felaket senaryosunu andırıyor:

  1. "Su Silahı" Tehdidi: En büyük korku, Çin'in olası bir siyasi veya askeri kriz anında barajın kapaklarını kapatarak Hindistan ve Bangladeş'i kuraklığa mahkum etmesi veya tam tersine, ani su salımlarıyla bu ülkelerde büyük sellere neden olması. Hint basınında proje, "Himalayalardan ateşlenebilen bir su bombası" olarak nitelendiriliyor.
  2. Ekolojik Yıkım: Barajın inşa edileceği Yarlung Tsangpo Büyük Kanyonu, dünyadaki en zengin biyoçeşitlilik koridorlarından biri. İnşaatın, bu hassas ekosistemde geri döndürülemez bir yıkıma yol açmasından endişe ediliyor. Ayrıca, nehrin taşıdığı ve Bangladeş deltasını besleyen verimli alüvyonların barajda tutulması, Bangladeş'te tarımı ve kıyı şeridini ciddi şekilde tehdit edecek.
  3. Sismik Risk: Projenin, dünyanın en aktif fay hatlarından birinin üzerinde inşa ediliyor olması, büyük bir deprem anında barajın yıkılması ve milyonlarca insanın hayatını tehlikeye atması gibi korkunç bir riski de beraberinde getiriyor.

Askeri Boyut ve Hindistan'ın Karşı Hamleleri

Projenin konumu, Hindistan ile Çin arasında on yıllardır sınır anlaşmazlığının sürdüğü Arunachal Pradesh bölgesine çok yakın. Bu durum, barajı aynı zamanda askeri-stratejik bir hamle haline getiriyor.

  • Mühendislik Üstünlüğü: Çin, bu devasa altyapı projesiyle sınır hattında askeri lojistiğini de güçlendirmiş oluyor.
  • Hindistan'ın Karşı Adımları: Bu tehdit karşısında eli kolu bağlı durmayan Hindistan da kendi "baraj-baraj dengeleme" stratejisini hızlandırdı. Yeni Delhi yönetimi, Brahmaputra'nın kollarında kendi mega baraj projelerini (Subansiri-Upper ve Dibang) devreye sokarak, Çin'in su kontrolü kozuna karşı bir denge unsuru oluşturmaya çalışıyor.

Bölgenin Geleceği ve Diplomatik Çabalar

Bahis soruşturmasında yeni operasyon
Bahis soruşturmasında yeni operasyon
İçeriği Görüntüle

Çin'in tek taraflı bu adımı, Asya'nın iki nükleer gücü arasında zaten gergin olan ilişkileri daha da kırılgan hale getirdi. Hindistan, konuyu Quad ve G20 gibi uluslararası platformlara taşıyarak Çin üzerindeki diplomatik baskıyı artırmaya çalışıyor. Bangladeş ise, sorunun çözümü için çok taraflı bir havza yönetimi otoritesi kurulmasını talep ediyor.

Ancak Pekin'in uluslararası hukuku tanımayan ve komşularının endişelerini hiçe sayan bu tutumu, önümüzdeki on yıl boyunca bölgede tansiyonun yüksek kalacağını gösteriyor. Çin'in Brahmaputra barajı, bir enerji projesi olmanın çok ötesinde, Asya'da yeni bir "mavi enerji satrancı"nı başlatmış durumda ve bu oyunun sonuçları, milyonlarca insanın geleceğini ve bölgenin istikrarını doğrudan etkileyecek.