Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö, İsveç Başbakanı Magdalena Andersson ve NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in katıldığı dörtlü görüşmenin ardından Türkiye, Finlandiya ve İsveç arasında "Üçlü Muhtıra" imzalanmıştı.

İspanya'nın başkenti Madrid'de NATO Zirvesinin yapıldığı IFEMA Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen dörtlü görüşmenin ardından hazırlanan "Üçlü Muhtıra"ya Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Finlandiya Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto, İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde imza atmıştı.

Türkiye'nin 'terörle mücadele' konusundaki beklentilerine genel olarak olumlu yanıt veren İsveç ve Finlandiya, mutabakat muhtırasında "örgüt" olarak bahsedilen PYD/YPG ve Türk tarafının 15 Temmuz darbe girişiminden sorumlu FETÖ yapılanmasına destek sağlamayacaklarını beyan ettiler.

Mutabakatta hangi unsurlar ön plana çıktı?

10 maddelik mutabakat muhtırasının 4. maddesinde yer alan "Müstakbel NATO müttefikleri olarak Finlandiya ve İsveç, milli güvenliğine yönelik tüm tehditlere karşı Türkiye'ye tam destek verirler.

Bu çerçevede, Finlandiya ve İsveç, PYD/YPG ve Türkiye'de FETÖ olarak tanımlanan örgüte destek sağlamayacaklardır" ifadesi Türkiye'nin "terör örgütü" olarak nitelediği "PYD/YPG ve FETÖ" ifadelerinin kayda geçirilmesi açısından önemli görülüyor.

İsveç ve Finlandiya'nın "terör örgütü" olarak nitelemediği bu yapılardan sadece "örgüt" olarak bahsedilmesi ise dikkat çekiyor.

Her iki ülke yetkilileri de daha önce yaptıkları açıklamalarda YPG'ye destek vermediklerini, Türkiye'nin iddialarının tersine silah yardımı yapmadıklarını kaydetmişlerdi.

Mutabakat muhtırasının 5. maddesi, PKK'nın bu ülkeler tarafından terör örgütü olarak tanınması konusunda Türkiye'nin beklentilerini ifade ediyor.

İsveç ve Finlandiya, zaten AB terör listesinde yer alan PKK'yı terör örgütü olarak görüyor.

Bu nedenle PYD/YPG'nin, PKK'nın bahsedildiği paragraf yerine ayrı paragrafta yer alması iki ülkenin resmi politikası açısından tutarlılık gösteriyor.

Metinde yer alan "Finlandiya ve İsveç, PKK ve diğer tüm örgütlerin, bunların uzantılarının faaliyetleri ile iltisaklı kuruluşlar ve paravan örgütler içerisinde yer alan veya bu örgütlerle bağlantısı bulunan şahısların faaliyetlerini engelleyeceklerini taahhüt eder" cümlesi, Türkiye açısından PYD/YPG'yi işaret ediyor.

Ancak açık bir şekilde PYD/YPG denmemesinin, İsveç ve Finlandiya açısından bir bağlayıcılık doğurmadığı değerlendirmelerine neden oluyor.

Türk yetkililer ise 5. maddede PYD/YPG isminden bahsedilmemesinin önemli olmadığını, zaten sık sık isim değişikliği yaptığını anımsatıyorlar.

Silah ambargosu kalkıyor mu?

Mutabakat muhtırasında yer alan en somut başlıklardan biri, iki İskandinav ülkesinin Türkiye'ye uyguladığı silah ambargosunu sona erdirmesiyle ilgili.

İsveç ve Finlandiya, Türkiye'nin 2019'da Suriye'nin kuzey doğusunda gerçekleştirdiği askeri operasyona tepki olarak silah satışını askıya almışlardı.

Metinde bu konu, "Türkiye, Finlandiya ve İsveç aralarında artık hiçbir milli silah ambargosu bulunmadığını teyit ederler. İsveç, NATO müttefiklerine yönelik olarak silah ihracatına ilişkin milli mevzuatını tadil etmektedir. Gelecekte, Finlandiya ve İsveç'ten yapılacak savunma sanayii ihracatı Müttefik dayanışmasına ve Washington Anlaşması'nın 3. Maddesi'nin ruhuna ve lafzına uygun biçimde yürütülecektir" sözleriyle yer alıyor.

Washington Antlaşması'nın 3. maddesi, "Taraflar, tek tek ve ortaklaşa olarak, sürekli ve etkin öz-yardım ve karşılıklı yardımlarla, silahlı bir saldırıya karşı bireysel ve toplu direnme kapasitelerini koruyacaklar ve geliştireceklerdir" taahhüdüne yer veriyor.

Belgenin 8. ve 9. maddeleri, mutabakat uyarınca Türkiye, İsveç ve Finlandiya'nın bundan sonra atacakları adımları içeren uygulama ayrıntılarını kayda geçiriyor.

Bunlar arasında, terörizm ve örgütlü suçlar konusunda güvenlik ve istihbarat dahil her düzeyde diyalog ve işbirliği mekanizmasının oluşturulması ve Finlandiya ve İsveç'in terörle mücadelede NATO belgeleriyle uyumlu davranıp, yerel mevzuatlarını bu doğrultuda güçlendirme taahhüdü yer alıyor.

İade süreci işleyecek mi?

Ankara'nın her iki ülkeden talepleri arasında topraklarında yaşayan ve Türkiye'nin 'terör zanlıları' olarak gördüğü kişilerin iade edilmesi de yer alıyor. Bu konuya da 8. maddede şöyle değiniliyor:

"Finlandiya ve İsveç, Avrupa İade Sözleşmesi'yle uyumlu biçimde Türkiye tarafından sağlanan bilgi, delil ve istihbaratı dikkate alarak Türkiye'nin terör zanlılarına dair sınır dışı veya iade taleplerini ivedilikle ve bütün boyutlarıyla işleme koyacak ve Türkiye'yle iade ve güvenlik işbirliğini geliştirmek için gerekli ikili ahdî düzenlemeler yapacaklardır. "

Belgenin imzalanmasının ardından açıklama yapan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, bu mutabakat uyarınca Finlandiya ve İsveç'e daha önce gönderilen iade dosyalarıyla ilgili hatırlatma yazısının yazılacağını, bu kapsamda Finlandiya'dan 12, İsveç'ten 21 kişinin isteneceğini kaydetti.

İade süreçlerinin uygulanabilmesi için talep eden tarafın gönderdiği dosyanın hukuka uygun şekilde hazırlanması ve sabit delillerle desteklenmesi gerekiyor. Ayrıca iade taleplerinin siyasi gerekçelerle oluşturulmamış olması Avrupa İade Sözleşmesi'nde de yer alan bir ölçüt.

İnsan hakları konusundaki duyarlılıkları bilinen İsveç ve Finlandiya'nın Türkiye'nin iade taleplerini, mutabakat muhtırasında da yer alan "bilgi, delil ve istihbaratı dikkate alarak" değerlendireceği öngörülüyor.

PKK'nın faaliyetlerine ilişkin soruşturma başlatılabilir mi?

Sekizinci maddede yer alan önemli bir başlık da PKK'nın faaliyetlerinin sonlandırılmasına ilişkin.

Finlandiya ve İsveç'in, PKK'nin kendisi ve bağlantılı grup ve "paravan örgütleri" olarak nitelenen yapıların "para toplama ve eleman devşirme" olarak sıralanan faaliyetleri hakkında yasak getireceği ve soruşturma açılacağı taahhüdü her iki ülkenin somut adım atmasını gerektiriyor.

İsveç ve Finlandiya, "terör örgütleri" olarak tanımlanan yapılanmaların propagandasını engellemeyi de taahhüt ediyor.

Mutabakat muhtırasında İsveç ve Finlandiya'nın, Avrupa Birliği'nin (AB) PESCO adıyla bilinen Daimi Yapısal İşbirliği Savunma Anlaşması'na Türkiye'nin katılımı ile AB'nin Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası en geniş şekilde dahil edilmesine destek vereceği de kayda geçiriliyor.

Ancak bu mekanizmalara Türkiye'nin katılımı konusunda başta Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti olmak üzere birçok AB ülkesinin karşı çıkıyor olması bu maddenin uygulanabilirliğini zora sokuyor.

Türkiye, İsveç ve Finlandiya'nın tüm bu adımları yaşama geçirmek için dışişleri, içişleri, adalet bakanlıkları ile istihbarat ve güvenlik kurumlarının katılımıyla Daimi Ortak Mekanizma oluşturacakları kaydediliyor.

Ankara'nın, bu mekanizmayı, Madrid Zirvesi sonrasında İsveç ve Finlandiya'nın üyeliklerinin TBMM onayına sunulacağı zamana kadar geçecek sürede, mutabakat muhtırasında yer alan unsurların uygulanması konusunda etkin bir araç olarak kullanmayı planladığı kaydediliyor.

Dokuz maddede ifade edilen taahhütlerin sonunda Türkiye'nin İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğinin kapısını açan taahhüdü ise metnin sonunda yer alıyor:

"Türkiye, NATO'nun Açık Kapı politikasına uzun zamandır devam eden desteğini teyit eder ve Madrid Zirvesi'nde Finlandiya ve İsveç'in NATO üyesi olmak üzere davet edilmelerine desteğini ifade eder."