Cumhurbaşkanı Erdoğan, TRT ortak yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar:

"Bugüne kadar hep eserlerimizle, hizmetlerimizle sürekli bir gayretin içindeyiz. Ziya Paşa'nın çok güzel bir beyti var, 'Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz, şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde' Yani bir partinin, bir adayın ayinesi iştir, kampanyaya bakılmaz. Siz eserlerinizle, hizmetlerinizle halkınızın karşısında değilseniz, halkınız da zaten size değer vermez. Bizim yaptıklarımızı halk 20 yıldır görüyor. Halk bunları eser olarak görüyor. Marmaray’ı görüyor, Avrasya Tüneli’ni görüyor. Bunlar, benim halkımın hayali olarak gördüğü veya tasavvur ettiği şeyler değildi. Yani düşünün, boğazın altından raylı sistem geçirecek. Bunları, benim halkım bugüne kadar yaşamadı, görmedi. Boğazın altından Avrasya Tüneli geçecek, bunları görmüş değildi. Ama bunları bizimle yaşadı, gördü. Öbür taraftan rahmetli Demirel'in köprü, rahmetli Turgut Bey'in köprü... Üçüncüsü de bize nasip oldu, o da Yavuz Sultan Selim Köprüsü. Bunları bile yaptırmamak için geldiler, gösteriler yaptılar, önünü kesmek için ellerinden geleni yaptılar. Ama muvaffak olamadılar çünkü biz dedik ki, 'Biz Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü de yapacağız, hatta raylı olarak yapacağız' İnşallah o raylı sistemle ilgili çalışmalarımız da devam ediyor. Ama bunlara kalsa, bunlar onu da engellemek için ellerinden geleni yapar.

Türkiye Yüzyılı dediğimiz bir vizyon meselesidir. Biz bu vizyonla çok daha ileri adımlar atacağız. Varsın birileri masa başında kurgulanmış kampanyalarla göz boyamaya çalışsın. Biz milletimizle beraber yoğurduğumuz Türkiye Yüzyılı vizyonuyla yeni zaferlere başarılarla ulaşacağız.

Yaptığımız yatırımlarla küresel güç olmaya adım attık. Çünkü bu millete bu yaraşır. Ve bu millet bunu yapar mı? Yapar. Türkiye Yüzyılı, Türkiye'nin son dönemde elde ettiği güç ve birikimle dünyanın en önde gelen ülkelerinden biri olacağı dönemin adıdır.

20 yılda biz, büyük ve güçlü bir Türkiye'yi kurduk. Şimdi bu Türkiye'nin imkanlarını vatandaşlarımızın daha fazla istifadesine sunma zamanı. İnanıyorum kim milletim yine 'AK Parti' diyecek, yine 'Cumhur İttifakı' diyecek.

"Astıkları Menderes’in sloganını çalıyorlar"

Bunlarda utanma diye bir şey yok. Kalleşçe astıkları Menderes'in şimdi de sloganını çalıyorlar. Bunun adı hırsızlıktır, devasa... Kendileri ile çelişmek muhalefetin her zamanki hali. Bunların istismar etmediği ne kaldı? Herkesi kör, alemi sersem sarıyorlar. 

Bu slogan, CHP'ye isyanın bir nişanesidir. Bu söz, millet iradesini sembolize ediyor. Millet iradesine sahip çıkanlar ancak bu sözü kullanma hakkına sahip olabilir, CHP değil. Bugün millet iradesine sahip çıkan kimdir? AK Parti'dir, Cumhur İttifakı'dır. Şimdi bunlar bu slogana dahi çökmeye çalışıyorlar. Kalkmışlar binalarına bu sloganı asıyorlar. Binalara slogan asmakla olmaz. Önce gerçekten milli iradeye saygılı olmayı öğrenin. Bunların gayesi, gayreti ülke ve millet değil. Bunlar bir defa milli değil, gayri milli. Milli olmayan 'Yeter, söz milletindir' diyebilir mi? Diyemez. Oraya pankartı asabilirsin, benim milletim sana inanmaz ki. Çünkü siz, milli değilsiniz, gayri millisiniz. Ve bu millete hep ihanet ettiniz. 'Yeter, söz milletindir' diyen Menderes'i ipe götürdünüz, idam ettiniz. Ve bunun sorumlusu sizsiniz. Bunlar milletin gönlüne girmenin değil, şimdi de yeni bir şey öğrendiler, Batı'dan aferin almanın peşindeler. 'Batı bile bize aferin diyecek' diyor. Allah Allah, nasıl bir iş bu? Biz de CHP zihniyetine bugün 'Yeter, söz milletindir' diyoruz ama hizmet söz konusu olduğunda, eser söz konusu olduğunda 'yetmez' diyoruz.

"Masadakilerin hiçbiri diğerine güvenmiyor"

Biz bunlara 7’li masa diyelim. 6 deyince eksik oluyor. Nerede malum parti? O da masanın altında. Kendilerince kapalı kapılar arkasında toplanıp toplanıp bunlar dağılıyordu. Seçim tarihi vermesek, bunların aday çıkaracakları da yoktu. Bırakalım adayı, aday açıklama tarihlerinde bile bir belirsizlik, tutarsızlık var. Biri '13 Şubat'ta açıklayacağız' diyor, diğeri 'O tarihte açıklamak gibi bir planımız yok' diyor. Masadakilerin hiçbiri bir diğerini tekin bulmuyor, güvenmiyor. Siz, birbirinize güvenmiyorken, millet size nasıl güvensin? Aslında onlar için adaylarının kim olduğu da önemli değil. Onlar, ipleri altısının hatta HDP'yi de sayarsak yedisinin elinde bir kukla koymaya çalışıyorlar. Böyle bir aday modeli, bu millete hakarettir. Bir de 'Aman yıpranır' diye adaylarını açıklamıyorlarmış. Bu nasıl iş? Yani siz, adayın yıpranacağından korktukları için aday bile açıklayamazken, biz 22 yıldır 2023'e, Türkiye Yüzyılı'na hazırlanıyoruz. Bizim böyle yıpranmak vesaire diye bir şey yok. Niye? Bu yola çıkan, tabii ki yıpranacak. Hizmet, yıpratır ama yeter ki sizin 'Aşk ile koşan yorulmaz' anlayışınız olsun.

Bunların hiçbirinin Anayasa'nın 101'inde veya diğer maddelerinde falan bir yeri yok. Biz bugüne kadar bu adımları atarken bunların aklı neredeydi? Biz Cumhurbaşkanı seçildik, bunların aklı neredeydi? O zamanlar bunu hiç konuşmadılar dikkat edin. Ama şimdi konuşuyorlar. Niye? Çünkü çıkaracakları bir cumhurbaşkanı adayının seçilme şansı olmadığını görüyorlar. Bundan dolayı rahatsızlar. Milletimiz bizi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ilk Cumhurbaşkanı yaptı. Biz böylece ilk dönemi tamamlamış olacağız. Dolayısıyla yeniden adaylık önünde hiçbir engel bulunmuyor. Hukuka da Anayasa'ya da uygun. Bu tartışmaları gereksiz buluyorum. Bunlar, sandıktan ümidini kesenlerin başvurduğu suyu bulandırma çabalarıdır. Birçok anayasacı da bunlarla ilgili açıklamaları zaten yaptı. Milletimiz bizi inşallah tekrar aday da yapacak, Cumhurbaşkanı da seçecek.

"Eski Türkiye’de olduğu gibi 6’lı masanın bakanlık kavgaları yakındır"

Ortak mutabakat metnini inceledim. Tam anlamıyla koalisyon dönemine dönüş söz konusu olacak. Başbakan olduğumda bakan sayısı 35’ti. Bakan sayılarını indirdik, indirdik ve şu anda bizim 17 tane bakanımız var. 35 bakanlıktan 17'ye kadar bu işi indirdik. Bunu şu anda o yedili masada olanların bazıları bilir, bu konudaki hassasiyetimizi gayet iyi bilirler. Çünkü bunlar israfın ta kendisidir. Şimdi bu masa müdavimleri erken başladı ağlamaya. Niye? Bir şey kapmaları lazım. Bunların çünkü millet için bir dertleri yok. Hepsinin tek hesabı var, 'Kendi kuklamızı cumhurbaşkanı adayı yapabilir miyiz? Şu bakanlığı veya bakanlıkları kapabilir miyiz' Çünkü aç tavuk kendini darı ambarında sanırmış. Eski Türkiye'de olduğu gibi altılı masanın bakanlık paylaşımı kavgaları da unutmayın ha yakındır, çok kavga edecekler. Tüm bunlar amaçlarının millete hizmet değil, rant sağlamak olduğunu gösteriyor ve hiçbir netice buradan da alamayacaklar, çünkü benim milletim bunlara bu ülkeyi, bu devleti asla teslim etmez.

Benim milletim bu koalisyon hükümetlerinden ders aldı. 7’li masa Türkiye’ye bir şey getiremez. Benim milletim de zaten onlara bu yetkiyi vermez. Masadaki oturma düzeninden ziyaret sırasında kadar, her konuda çıkmaza girenlere benim vatandaşım ülkesini yönetme yetkisini vermez, vermeyecektir. Masadakiler, ülkeyi götürse götürse eski, o kötü günlerine götürür. Çünkü özlemleri, vaatleri eski Türkiye. Tamamen siyaset mühendisliği üzerine kurulu, derme çatma bir masa. Masadakilerin talimatıyla hareket edecek bir cumhurbaşkanı ile böylesi büyük bir ülke yönetilemez. Bunlar talimatı dışarıdan alıyor. ‘Batı bize aferin diyecek’ diyorlar. Kuklalara kim itibar eder?

"7’li masanın içinde olanlardan IMF ile görüşme yapanlar var"

2013’te IMF’e olan borcumuzu bitirdik. Bunu Tayyip Erdoğan'ın hükümeti halletti, ödedi ve IMF ile irtibatımızı kestik. Bakın o gün bugün bizim artık IMF ile ilişkimiz yok ama şu anda 7'li masanın içinde olanlardan, otellerin lobilerinde IMF ile görüşmeler yapanlar var. Bizim o zaman Merkez Bankası'nın rezervi 27,5 milyar dolardı, şu anda 128,5 milyar dolar döviz rezervimiz var. Başbakanlığım döneminde bir ara 135 milyar dolara da çıktık, yine çıkacağız, daha fazlası olacak çünkü bizim hükümet etme sistemimiz, Cumhurbaşkanlığı Sistemi'yle istikrar kazandı. Bu, koalisyonlar hükümetiyle istikrarsızlık değil. Şimdiki hal muhal çünkü bunların böyle bir araya gelip daha cumhurbaşkanı adayını seçemeyenlerin bu ülkeyi yönetme kabiliyeti olabilir mi ya? Mümkün değil. Milletim bütün bunları görüyor, biz de şu anda rakamları konuşuyoruz.

Bir vatandaşım önümü kesti ve bana da bir kart verdi. Bu kart 1946’nın ekmek kartı. CHP'nin yönetimi bu. CHP dönemini tanımak istiyorsan bu ekmek kartına, karnesine bakacaksın. Bu, CHP'nin karnesidir. Bundan daha güzel ispat olur mu? Benim milletim bir daha bu karne dönemine dönmez ve dönmeyecektir. CHP'yi tanımak istiyorsanız işte, karnesi bu.

"Çankaya Köşkü'ndeki Müze Köşk şu anda restore ediliyor"

Şu anda biz Cumhurbaşkanlığı’nın Çankaya Köşkü’nde bu programı yapıyoruz. Bu köşk, Cumuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal tarafından, Milli Mücadele sırasında devletimize kazandırıldı. Bunun dışında Cumhuriyetin ilk yıllarından kalma fiilen kullanımı mümkün olmayan tarihi değere sahip binalar bulunuyor. 2014 seçimlerinde Cumhurbaşkanı seçildiğimde biz de burada göreve başladık. Ardından 29 Ekim 2014 tarihi itibarıyla Cumhurbaşkanlığının Beştepe'deki mevcut külliyesine geçtik. Yeni sistemle birlikte tekrar Cumhurbaşkanlığına geçen Çankaya Köşkü'nde 9 politika kurulu ile 4 ofis faaliyet göstermeye başladı. Burası boş durmuyor, burası çalışıyor.

2014 seçimlerinde Cumhurbaşkanı seçildiğimde biz de burada göreve başladık. Ardından 29 Ekim 2014 tarihi itibarıyla Cumhurbaşkanlığının Beştepe'deki mevcut külliyesine geçtik. Yeni sistemle birlikte tekrar Cumhurbaşkanlığına geçen Çankaya Köşkü'nde 9 politika kurulu ile 4 ofis faaliyet göstermeye başladı. Burası boş durmuyor, burası çalışıyor.

"Türkiye’nin bekası için siyaset yapan herkese kapımız açık"

Cumhur İttifakı, birlik ve beraberlik anlayışının siyasetteki adresidir. Türkiye'nin bekası için yerli ve milli bir anlayışla siyaset yapan herkese kapımız açıktır. Cumhur İttifakı çatısı altında, AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve Büyük Birlik Partisi olarak güçlü bir şekilde yolumuza devam ediyoruz.

Cumhur İttifakı, asla gizli veya açık pazarlıklar üzerine kurulu değildir. Cumhur İttifakı'nın yaslandığı değerlerine inananlar ve saygı gösterenlerle biz yol yürüyebiliriz. Bu anlamda yeni gelişmeler olursa bunu da olumlu karşılarız. Yarın da inşallah Devlet Bey'i evinde ziyaret edeceğim.

"Temennimiz başörtüsü konusunu Meclis’te çözüme kavuşturmaktır"

Meclis’e sunduğumuz düzenleme, başörtüsü konusunda samimiyet testi olacaktır. Milletim başörtüsü konusunda kimlerin istismarcı olduğunu gayet iyi bilir. Bu konuyu büyük mücadeleler vererek çözdük. Bizim partimiz kapatılmak dahi istendi. O zaman CHP soluğu Anayasa Mahkemesi’nde aldı. Bay bay Kemal başı çekiyordu o zaman.

Biz şimdi bu meseleyi anayasal düzenlemeyle güvence altına alalım istiyoruz. 'Bay bay Kemal' niye kaçıyorsun? O zaman Anayasa Mahkemesine gittin, şimdi ne yapacaksın merak ediyorum. Bu konunun çözümü için yola çıktık, teklifimizi sunduk. Konu Mecliste çözüme kavuşturulmazsa milletimiz en güzel çözümü sunacaktır. Hiçbir zaman sandıktan kaçan olmadık, sandıktan çıkan sonuca hep saygı duyduk. Milletin kendisine verdiği yetkiyi Mecliste özgürlüklerden, demokrasiden yana kullanmayanlara halkımız sandıkta gerekten cevabı verecektir. Temennimiz referanduma gerek kalmadan, en yüksek mutabakatla Mecliste bu konuyu çözüme kavuşturmaktır.

Bu konuda ana muhalefet, aile yapısını bozan sapkınlıklara 'özgürlük' kisvesiyle göz yumuyor. Aile değerlerimizin tahrip edilmesine bu muhalefete rağmen izin vermeyeceğiz. Aile kurumumuzu koruyacağız, güçlendireceğiz. LGBT, şu, bu vesaire, hayır... Bu milletin kutsal değeridir aile. Kutsal ailelerden güçlü millet doğar, güçlü milleti de kimse yıkamaz.

"Gençleri yol arkadaşımız olarak görüyoruz"

Türkiye Yüzyılı gençlerin yüzyılı olacak. Gençleri seçimin kilit kitlesi olarak değil, yol arkadaşlarımız olarak görüyoruz. 6 milyon genç, bu seçimin kaderini onlar belirleyecek. Biz gençlerimiz için seçilme yaşını önce 25’e ardından 18’e indirdik. O kadar ileri gittiler ki 'parlamentoyu çoluk çocuğa mı bırakacağız' dediler. Ama onlar bilmiyordu ki bu milletin ecdadı, Fatih Sultan Mehmet 18 yaşında bir devri kapayıp bir devri açtı. Biz buradan ilhamla bu adımı attık, bu milletin gençliği bunu başarır dedik.

İşe, sıraların üzerindeki kitaplardan başladık. Çünkü biz kitap bulamıyorduk. Notları üst sınıflardan almaya çalışıyorduk. Bu çileyi yavrularımız yaşamasın dedik, sıraların üzerine kuşe kağıttan tüm kitapları koyduk. Şimdi yardımcı ders kitaplarını da sıralara koyuyoruz. Biz gençlerimize güvendik. Onlarla yürüdük ve yürümeye devam ediyoruz. Gençlerimizin hayalleri, düşünceleri bizim için hayati önemde. Türkiye'nin en büyük gençlik hareketine sahip partisi şu anda biziz. Gençlerin nabzını tutan, onların ihtiyaçlarını karşılama gayesi taşıyan yegane parti biziz. Şu anda üye sayımız 11 milyon 500 bin civarında, bunların içerisinde yaş limiti sebebiyle 1 milyon 100 bini sadece genç. Bayanlarda 5 milyonun üzerindeyiz, üyelerimiz itibarıyla.

"EYT aylıkları şubat ya da mart gibi bağlanabilir"

EYT konusunda çok kapsamlı bir çalışma yürütüldü. Teklif Meclis’e sunuldu. Yarın Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülecek. AK Parti olarak bir an önce teklifi yasalaştırarak vatandaşlarımıza haklarını vermek istiyoruz. Emeklilikte yaşa takılanlar kapsamında emekliliğe hak kazanan vatandaşlarımıza, ilk aylıkları şubat ya da mart gibi bağlanabilir. Sorunu kökten çözmek için bir irade koyduk, bu irademizin arkasındayız.

"Benim alanım ekonomi, neticesi de ortada"

Dünyada faizi sürekli yükselttiler. Ben de tam aksine faizi indirmenin mücadelesini verdim. Şu anda bizde faiz yüzde 9 bunu daha da düşüreceğiz. Çünkü benim inancım şu; hatırlayın Başbakanlığım dönemimde biz faizi 4,6'ya indirdik ve o zaman enflasyon da 6,4 gibiydi. Çünkü şuna inanıyordum, faiz ve enflasyon doğru orantılıdır, faiz sebep, enflasyon neticedir. Buna inanmayanlar olabilir, ben böyle inanıyorum. Alansa benim alanım da ekonomi ve neticesi ortada, uluslararası birçok toplantıda bu tezimi savundum.

Şimdi 'Biz yine indireceğiz' dedik ve bakın yüzde 86'lardaydı enflasyon, yüzde 64'e düştü. Daha da düşecek. Bütün mesele bizim buradaki istikrarımızdır, güvenimizdir. Çünkü kalıcı fiyat istikrarını tesis edeceğiz. 2022'de toplam bütçe giderimiz 2 trilyon 941 milyar lira oldu, bütçe gelirimiz 2 trilyon 802 milyar lira olarak gerçekleşti. Bunun sonucunda bütçe açığımız yılın tamamında yalnızca 139,1 milyar lira oldu. Ayrıca toplamda 171,8 milyar lira faiz dışı fazla verdik. 

COVID-19 salgını, tedarik zincirlerindeki aksaklıklar, emtia ve enerji fiyatlarındaki artışlara rağmen 4 yılın ardından yeniden faiz dışı fazla vermeyi başardık. Böylece bütçe öngörümüzden 139,3 milyar, Orta Vadeli Program hedefimizden de 322,1 milyar lira daha iyi bütçe açığıyla seneyi kapatmış bulunuyoruz.

Bütçe hazırlıklarında bu oranın yüzde 3,5 seviyelerinde gerçekleşeceğini görmüştük. Bazı uluslararası kuruluşlar ise bizim tahminlerimizin çok üzerinde yüzde 5-6'ları bulan bir bütçe açığı bekliyordu. Bütçe açığının Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'ya oranının yüzde 1 olarak gerçekleşeceğini görüyoruz. Bütçe açığını 2002'de yüzde 11,1 seviyesinde devralmıştık, şimdi 2022 yılında yüzde 1'e düşürmüş durumdayız.

Bu yıl ayrıca faiz harcamalarının bütçe içindeki payını da azalttık. 2002'de faizin bütçe içerisindeki payı yüzde 43,2 iken 2022'de bu oran yüzde 10,6'ya düştü. Bütçede yakaladığımız güçlü gelir performansını sağlamak için ne vergi artırdık ne yeni vergi getirdik. Tam aksine vergi yüklerini düşürdük, özellikle yaptığımız KDV indirimleriyle dolaylı vergilerin bütçe içindeki payını da azalttık. Bunun da ötesinde uluslararası kuruluşlar yeni büyümeyi açıklıyorlar ve şu anda büyümede yüzde 5,5'i yakalamış vaziyetteyiz

"Yeni konut projelerini hayata geçirmekten geri durmayacağız"

Allah nasip ederse ikinci el konutlar ile ilgili destek olmak için bir çalışma ayrıca yapılacak. Projenin planlama aşaması devam ediyor. Somutlaşan çalışmayı inşallah kamuoyu ile de paylaşacağız.

Önceliği ilk evini alacaklara ve yeni konut arzına veriyoruz. Bununla birlikte üretim ve istihdamı da artırmak istiyoruz. Yeni konut arzını artırarak üretimi, istihdamı da artırmak istiyoruz. Bu tabii artık seçim sonrasında atılacak bir adım. Bizim bu konuda malum ciddi bir altyapımız var. Deneyim, tecrübe hepsi bizde var. 'Alt gelirliyi ev sahibi yapacağız' dedik, kuralar çekildi, 2 yıla evleri teslim edeceğiz. 'Orta gelirliye destek olacağız' dedik, kampanyamızı yaptık. 'Roman vatandaşlarımıza özel konut kampanyamız olacak' dedik, 12 ilde Roman vatandaşlarımıza özel proje için hazırlık yapıyoruz. Her vatandaşımızı uygun ödeme koşullarıyla ev sahibi yapmak istiyoruz. Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı konut kampanyasını biz yaptık ve 20 yıldır yapıyoruz. İhtiyaç halinde yeni projeleri de hayata geçirmekten geri durmayacağız.

"Karadeniz gazının milletimizle buluşması için çalışmalar devam ediyor"

2023'ün ilk çeyreğinde Karadeniz gazının milletimizle buluşması için tüm çalışmalar 7/24 esasına göre devam ediyor. Sahadaki çalışmalar şu anda 3 ana bileşenden oluşuyor. Bunun birincisi; deniz tabanı üretim tesisleri devam ediyor. İki işleme tesisi, üç boru hatları. Sahada şu anda yaklaşık 10 bin kişi çalışıyor. Denizde ise 50'den fazla gemi operasyonlarını sürdürüyor. Çalışmalar, canlı yaşamının dahi olmadığı denizin 2 bin 200 metre altında tamamen uzaktan kumandayla kontrol edilen robotlarla ve sistemlerle yürütülüyor. Derin denizde boru ve kordon bağı serimi tamamlandı. Derin deniz ana kordon hattının nihai etütlerine de başlandı. Yavuz ve Kanuni gemileri kuyuların alt ve üst tamamlama işlemlerini gerçekleştiriyor. Sahadaki kara tesisi yüzde 90 oranında tamamlandı. Kuyu başı ekipmanı, gaz toplama ve dağıtım haznesi gibi devasa ekipmanlar da deniz tabanına indirilmeye başlandı. BOTAŞ gazı ulusal sisteme aktaracak ölçüm istasyonunun ve 36 kilometrelik boru hattının inşasını tamamladı ve testler yapıldı. Yoğun bir çalışma Filyos'ta devam ediyor.

"İsveç’in NATO üyeliğine sıcak bakmıyoruz"

Önce İsveç'in NATO'ya üyelik başvurusu sürecini terörizm ile mücadelede kapsamlı ve uzun soluklu bir işbirliği tesis etmemiz için de bir fırsat olarak gördük. Dedik ki, 'Bize bu 120 teröristi iade edin' Ama İsveç bu konuda, 'Anayasa değişikliği yapacağız, değişikliği yaptıktan sonra biz süreci işleteceğiz' dediler. Sayın Başbakan buraya geldi, kendisiyle burada her türlü ev sahipliğimizi yaptık. Gayet güzel görüşmelerimiz de oldu. Tabii yeni İsveç hükümetinden aldığımız mesajlar, İsveç'te terörle mücadele alanında bir anlayış değişikliğinin başlayabileceğini işaret ediyordu. Ancak mutabakat zaptı kapsamında terörle mücadelede verilen taahhütlerin yerine getirilmediğini gördük. Terör örgütünün, propaganda, eleman değişimi ve finansman faaliyetlerinin İsveç'te devam ettiğini gördük.

Geçtiğimiz haftalarda yaşananlar ortada. Bu eylemlerin failleri hakkında soruşturma açılmasına dahi gerek duymadılar. İsveç, terör örgütleri mensuplarının güvenli limanı haline geldiği gerçeğiyle yüzleşmelidir. Mutabakat zaptı bizim yol haritamızdır. Buradaki taahhütlerin eksiksiz yerine getirilmesi önceliğimizdir.

21 Ocak'ta kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'e karşı yapılan saldırıya İsveç'in tüm uyarılarımıza rağmen seyirci kalmasını kabul edemeyiz. Hemen sonrasında Hollanda'da bu minvalde menfur bir eylemin yapılmasını tesadüf olarak görmüyoruz. Müslümanları hedef gösteren ve kutsal değerlerimize hakaret eden bu İslam düşmanı eylemlere bunların duyarsız kalması, hatta güvenlik güçlerinin bunları kordon altına alıp, 'İstediğiniz gibi bunları yapabilirsiniz' mahiyetinde koruma altında bu eylemlerini yapmasını görmek neyle izah edilebilir? Tabii bizler de bunları en güçlü şekilde kınadık. Bu bir nefret suçudur. Bunu İsveç'in süratle halletmesi lazım. İfade özgürlüğü kisvesi altında Müslümanlara karşı açık ve aleni olarak nefret suçu işlenmesi kabul edilemez. İsveç'ten ülkede yaşayan tüm grupların inançlarına saygı gösterilmesini ve İslam karşıtlığıyla mücadele konusunda samimi adımlar atılmasını bekliyoruz.

İsveç'in ve Finlandiya'nın taahhütlerine tam olarak uymalarını bekliyoruz. NATO üyeliği yolunda atacakları adımlar mutabakat zaptında yer alıyor. Bu adımlara göre de biz kararımızı vereceğiz. Tekrar söylüyorum an itibarıyla İsveç'in NATO üyeliğine sıcak bakmıyoruz. Öte yandan Finlandiya'nın durumunu farklı değerlendiriyoruz. Görelim İsveç verdiği sözleri tutacak mı? Tutmadığı takdirde kusura bakmasınlar. Finlandiya eğer şu andaki gibi bu süreci işletirse bizler de parlamentomuz açık olduğunda üzerimize düşen görevi yerine getiririz.

"400-500 bine yakın mülteci Suriye’ye dönmeye başladı"

Terörle mücadele adına yürüttüğümüz mücadele aynı zamanda Suriye'nin toprak bütünlüğü ve birliğinin muhafazasına da katkıda bulunuyor. Dolayısıyla rejim bunun bilincine varmalı diyoruz. Bu süreçte bize birtakım koşulların konulmasını kabul etmemiz mümkün değil. Diyalog sözlük itibarıyla 'ön koşulsuz konuşma' demektir. Biz şu anda Suriye'nin kuzeyinde terörle mücadelede tavizsiz yolumuza devam ettik. 

Kademeli dediğimiz olayda da Rusya-Türkiye-Suriye olarak üçlü bir toplantı düzenleyelim ve istihbarat örgütlerimiz bir araya gelsin ardından savunma bakanlarımız bir araya gelsin bu işin başarıyla sonuçlanmasıyla da dışişleri bakanları bir araya gelsin, nihayetinde de liderler bir araya gelsin. Bu gelişmelerden de İran’ı haberdar edelim dedik. Tabii bu sürecin nasıl şekilleneceğinde tarafların tutumu belirleyici olacak. Biz her halükarda ulusal güvenliğimizi koruma adına gereken önlemleri alırız, siyasi sürecin ilerletilerek ihtilafa bir çözüm bulunması bir fırsat penceresi teşkil edebilir. Geri dönüşlerin gönüllü, onurlu ve güvenli olması gerekiyor. Biz bu briket evleri boşuna yapmadık. İstedik ki gönüllü dönüşler başlasın. Suriye'de BM ilkeleri temelinde geri dönüşlerin sağlanması için gerekli şartların da oluşturulması gerekiyor ve bu da başladı. Yani şu anda 400-500 bine yakın mülteci Suriye'ye dönmeye başladı.

"Barışa dair umutlarımı kaybetmiş olsaydım tahıl koridoru açılmazdı, esir değişimi yaşanmazdı"

Rusya ve Ukrayna liderleriyle ihtiyaç anında sık sık görüşüyorum. Lider diplomasisi dediğim bu görüşmelerde onlar da arzulu. Bu görüşmeleri yapmazsak netice almamız mümkün değil. Kişisel ilişkilerin ne kadar önemli olduğunu da bu süreçte dünya görmüş olmalı. İnsiyatif alma konusunda hiçbir Avrupa ülkesi bizim kadar cesur olamadı. Tahıl koridoru, esir değişimi, nükleer santralin güvenliği ve insani yardımlar konusunda hep çözümün bir parçası olduk. Arabuluculuk görevini üstlenmeye her zaman hazırız. Barışa dair umutlarımı kaybetmiş olsaydım; tahıl koridoru açılmazdı, esir değişimi yaşanmazdı.

"Yunanistan’ın esas rahatsızlığı Türkiye’nin yükselen profili"

Yunanistan’ın son dönemde Türkiye’ye yönelik tutumunun izahı da kabulü de mümkün değil. Bu tutum, komşuluk ilişkilerine de müttefikliğe de aykırı. Yunanistan’ın esas rahatsızlığı Türkiye’nin küresel düzeyde yükselen profili. Yunanistan’ın hukuk dışı adımlarına verdiğimiz yanıtlar karşısında çaresiz kalan Yunan tarafı akıl dışı yöntemlere sığınıyor. Yunanistan’ın hava ihlali iddialarını dayandırabileceği bir temel yok. Asıl Yunanistan, hava sahamızı, uçaklarımızı ve balıkçılarımızı taciz ederek tansiyonu yükseltiyor. Bu eylemleri hava kuvvetlerimiz ve sahil güvenliğimiz yanıtsız bırakmıyor.

‘Tayfun’ deyince panikliyorlar. Biz kendi hazırlıklarımızı yapmayacak mıyız? Şu anda 560km menzili var ama ben diyorum ki bu yetmez. Bunu 1000 km’ye çıkaracaksınız. Bizim attığımız adım bu. Ülkemizin güvenliğine yönelik eylemlere karşı elimiz kolumuz bağlı oturmamız mümkün değil. Bunlara gerek hukuki olarak, gerek sahada cevap vermeyi sürdüreceğiz.

"Tam bağımsız savunma sanayii hedefimizi adım adım gerçekleştiriyoruz"

İHA’larımız, SİHA’larımız, Akıncı’larımız ve hepsinden öte KIZILELMA’mız var. Bunlar önemli. İnşallah GÖKBEY de geliyor. Tüm bunlarla beraber silahlı kuvvetlerimiz çok güçlü hale gelecek.

Ben bu muhalefeti anlamış değilim. Bu yaptıklarımız ülkemizi korumak için. Bunların adı üstünde ‘savunma’ sanayii. Bunları yaparken onlardan izin mi alacağız? Onlar da bu yaptıklarımızı beğenecekler. Biz savunma sanayiinde ciddi manada ihracat yapıyoruz. İhracatta da iyi bir yere yerleştik. İktidara geldiğimizde hedefimizi tam bağımsız savunma sanayii olarak belirlemiştik. Şimdi bunu adım adım gerçekleştiriyoruz. Bunda emeği geçenleri tebrik ediyorum. Başta Baykar olmak üzere, TUSAŞ olmak üzere.

Benim ülkem bu muhalefetin anlayışına kalırsa bir toplu iğneyi bile üretemezler. Ama artık onların hepsi geride kaldı. Savunma sanayii sektöründe 2002’de 56 firma faaliyet gösterirken bugün bu sayı 2 bin 705’e yükseldi. Burada çeşitliliğin ve rekabetin önünü açan biz olduk.

Şu an itibarıyla 10-15 ülkenin parlamentosu Nobel Barış Ödülü adaylığıyla ilgili bir adım atmış. Karşımızda İsveç var. Onlar bu konuda nasıl bir tavır takınırlar bunu bilemem. Rusya-Ukrayna savaşında attığımız adımlar ve elde edilen başarı dünya barışına katkı sağlamakta. Bölgemizde ve ötesinde her zaman barış, huzur ve istikrar için durmadan gayret göstermeye devam edeceğiz.

"Atarken en çok heyecan duyduğum imza Ayasofya"

Atarken en çok heyecan duyduğum imza Ayasofya. Açmak bize nasip oldu. Üstat Necip Fazıl’ın o kararlılığını orada yaşadık. Ayasofya’yı açmak Allah’a hamdolsun bize nasip oldu. Nasıl duygulanmayayım?

Erbakan hocamızın vaatlerini gerçekleştirmiş olmamıza rağmen şu anda birilerinin farklı zeminde, bu adımlara karşı olanlarla birlikte olmaları insanı ciddi manada yıkıyor.

Togg için siparişi verdim. Renk seçimini hanıma bıraktım. Sonra hemen sıraya İlham Aliyev girdi. ‘İkinciyi bana ver’ dedi."