Gazeteci-Yazar Hakkı Öcal: Mücadele Adamıdır!

Aklıma ilk gelen tek bir kelime aslında; mücadele. Ölümüne mücadele, ölene kadar mücadele, sonuna kadar mücadele... Kendisine katılırsın veya katılmazsın, fikriyatını desteklersin veya desteklemezsin; hatta İslâm’la ilgili herhangi bir ilişiğin de olmayabilir; fakat bu ismi duyduğun zaman, en azından verdiği mücadeleye saygı duymak zorundasın, saygıyla anmak zorundasın. Sağcının, solcunun, kendisini bir davaya nispet eden herkesin ondan ve onun hayatından alacağı dersler var. “Demek ki mücadele böyle oluyormuş” diyeceksin çünkü onu incelediğinde. Davana nasıl bağlanacağının ve nasıl sahip çıkacağının derslerini, onun hayatını okuyarak alabilirsin. Allah rahmetiyle muamele etsin...

Gazeteci-Yazar Ardan Zentürk: Siyonizm’in Hücrede Tuttuğu Anti-emperyalist Fikir Adamı

O, Siyonizm’in hücrede tutuğu fikir adamı... Türkiye’nin özgürleşmesine, Amerikan-Siyonist darbesi olan 28 Şubat sürecinde, mahkeme dosyasına baktığınızda hiçbir doğru-dürüst suçlama maddesi yok!.. Ama o, dokuz yılı tek başına hücrede olmak üzere tam on altı yıl özgürlüğünden mahrum tutuluyor... Kendisi aktardı, emperyalizmin gelecek saldırıları için hazırladığı çok özel işkence metodları üzerinde deneniyor. Hedef belli: Sağ çıkmaması... Oysa Mirzabeyoğlu, düşünce dünyasında son derece sağlıklı bir anti-Amerikan, anti-emperyalist çizgiyi tutar. Felsefî yönü yüksek, günümüz anti-emperyalist mücadelesine Batı’nın değil, sıkı sıkıya takipçisi olduğu Doğu’nun kelimeleri ile başlayan özel bir portredir. Mirzabeyoğlu denildiğinde aklıma ilk gelen, onun dürüst bir anti-emperyalist olmasıdır. Öyle olmasaydı o kadar işkenceyi üzerinde uygulamazlardı. Demek ki korktular!..

Ressam Hülya Yazıcı: İyi, Doğru ve Güzeli İşaret Eden Mütefekkir

Montaigne, “Üçüncü dünya ülkeleri, askerlerinin çizmeleri altındadır.” der.

Herkes için biricik olan özgür düşünme, ifade etme ve yaşama hakkı, ancak başkalarının yaşama hakkını tehdit ettiği zaman kendi iradesinden mahrum bırakılmalıdır. Bu konuda hassas davranmayanlar, bir gün kendileri için de bu insanlık dışı uygulamaların mümkün olabileceğini bilmelidirler ve bu hak toplumsal yaşama biçimimizin en değişmez kuralı olmalıdır.

Salih Mirzabeyoğlu’nu şahsen tanımadım, o ve onun gibi 28 Şubat sürecinde çeşitli mağduriyetler yaşayan, insanca yaşama hakları gasp edilen, işkenceye maruz kalan, eğitimi engellenenlerin çok büyük bedeller ödediği hepimizin hâlâ belleğinde. Sabır ve teslimiyetle direnişin, kayıp gibi görünen zamanı insan olma yolunda kazanca dönüştürdüğü geniş perspektiften dikkatle bakanlar içinse görülebilir.

Mirzabeyoğlu'nun sanat konusundaki düşünceleri de önemli bence... Bir eksikliğimizi vurguluyor. Güzel kavramının içeriğinde olması gereken doğru ve iyi gibi bizi beşer iken insan olma yolunda incelten, varlıktaki sanatı, mükemmelliği temaşa etmemizi, hakikatte derinleşmemizi sağlayan ilkeleri idealleştirerek hayatımıza katmazsak, dünyada kötülük ve çirkinlik hâkim olmaya devam edecek.

Yeryüzünü kendi çıkarları doğrultusunda dizayn etmeye çalışan şer güçlere karşı, Müslümanların öncelikle, ilahî vahyin akletmekle ilgili hükmünü hayata geçirmeye çalışmaları ve adaletten, güzellikten ayrılmamaları dileğimle... Merhuma sene-i devriyesi vesilesiyle Yüce Allah'tan rahmet diliyorum.

Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu: İnancından Asla Taviz Vermedi!

Ömrü işkencelerle geçti dersem sanırım abartmış olmam. Cezaevlerinde eziyetlerle ve sıkıntılarla geçti. Birçok olumsuzluk yaşadı; fakat hiç bir şikâyette bulunmadı, halinden hiç bir zaman şikâyet etmedi. Özellikle aydınların ve Müslüman kimliğe sahip birçok insanın, modernizm adı altında zamanla dinini terk ettiği bu çağda, dininden ve inandıklarından hiç bir zaman taviz vermedi. Müslümanların, “farz değil nasıl olsa” diyerek sünneti reddettikleri ve bunun da zamanla farzların feda edilmesine dönüştüğü bir ortamda İslâm’ı yaşadı, sahip çıktı ve kesinlikle esnetmedi. Her zaman bunların önemine vurgu yaptı... Varlığıyla, söylemleriyle, eserleriyle ve yaşayışıyla bunları muhafaza etti. Allah mekanını cennet eylesin...

İmkander Başkanı Murat Özer: Müslümanlara Özgüvenini Kazandıran Dava Adamı

Osmanlı’nın son döneminde başlayıp, cumhuriyetin ilk yıllarında hızlı bir şekilde devam eden batılılaşma sürecinde, bizim kaybettiğimiz en kıymetli şey özgüvenimizdi. Bastırılmış ve ezilmiş olmaktan kaynaklı olarak çok korkak bir hâle gelmiştik. Bence Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun Türkiye’deki Müslümanlara kazandırdığı en kıymetli şey özgüvenimiz... Müslümanlara yeniden özgüven aşılamıştır. O tarihî, “Müslümanlar dik durun karşınızda leşler var!” sözü ile bize özgüven aşılarken, düşmanlarımızın Allah’ın ve Müminlerin karşısında ne kadar aciz ve zelil olduğunu söylüyordu. Bence bu söz çok şey ifade ediyor. Ben çok istifade ettim hayatımda. Bugün Müslümanların iktidarda olması ve iktidarını muhafaza edebilmesi Mirzabeyoğlu’nun eseridir. Onun aşıladığı özgüvenin neticesidir. Allah mekânını cennet eylesin.