İngiltere’nin eski Başbakanı Tony Blair’in kurucusu olduğu Tony Blair Küresel Değişim Enstitüsü (TBI), Gazze Şeridi için hazırlanan ve uluslararası çevrelerde “etnik temizlik” olarak nitelenen bir kalkınma planıyla ilişkilendirildi. Financial Times tarafından sızdırılan belgeler, TBI çalışanlarının, İsrailli iş insanları ile Boston Consulting Group’un (BCG) desteklediği ve Filistin nüfusunun yüzde 25’inin bölgeden “gönüllü” olarak ayrılmasını öngören görüşmelere katıldığını ortaya koydu.

139 ülke onayladı: Terörist İsrail'e 'hukuka uy!' çağrısı
139 ülke onayladı: Terörist İsrail'e 'hukuka uy!' çağrısı
İçeriği Görüntüle

“Büyük Güven” başlıklı bu plan, yıkıma uğramış Gazze’yi blokzincir altyapılı ticaret merkezlerine, yapay adalara ve özel ekonomik bölgelere dönüştürmeyi hedefliyor. Trump yönetiminin desteklediği bu öneride, Gazze’deki kamu arazilerinin İsrail kontrolünde kalacak bir vakfa devredilmesi ve özel mülk sahiplerine dijital tokenlerle ödeme yapılması öngörülüyor.

Blair Enstitüsü ilk etapta bu projeyle bağlantısını reddetti. Ancak FT'nin sunduğu mesaj kayıtları, enstitü çalışanlarının doğrudan görüşmelere katıldığını kanıtladı. Enstitü sonradan “dinleme modunda” olduklarını kabul etti ve Blair’in katılımını sınırlı bir şekilde tanımladı.

Projenin arkasında yer alan GHF (Gazze İnsani Yardım Vakfı) adlı oluşumun, yardımların ulaşmasında ciddi sorunlar yaşattığı, bu süreçte 700'den fazla Filistinlinin İsrail güçlerince öldürüldüğü bildirildi. GHF’nin isimsiz bir ülkeden 100 milyon dolar bağış aldığı ve vakfın haritalarında Filistin topraklarını İsrail sınırları içinde gösterdiği de iddialar arasında yer alıyor.

Blair Enstitüsü daha önce de İsrail yanlısı fonlarla bağlantısı, yasadışı yerleşimlerle işbirliği ve İslam düşmanı ağlardan aldığı paralarla gündeme gelmişti. Gelişmeler, Gazze’deki yıkımı yatırım fırsatına dönüştürmeye çalışan batılı aktörlerin Filistin halkını tasfiye etmeye yönelik stratejilerini bir kez daha gözler önüne serdi.

Tüm bu planlar, Gazze halkının iradesine çarpmaya devam ediyor. İsrail'in zorla tahliye ve yeniden yapılandırma projeleriyle Gazzelileri “gönüllü” çıkışa zorlayacağı beklentisi, sahada karşılık bulmuyor. Hamas’ın Aksa Tufanı operasyonuyla askeri alanda bozduğu hesaplar gibi, Gazze halkı da sivil direnişiyle bu politik projelere geçit vermiyor. Büyük bir kararlılıkla insanlık onurunun sembolü hâline gelen Gazze, küresel vicdan için bir turnusol işlevi görmeyi sürdürüyor.