Dr. Yasin Söğüt ve Dr. Murat Birol tarafından kaleme alınan “Gelenekselden Dijitale” Kültür mü Kültürsüzlük mü? eseri, “Dijitalleşme, Dijital Kültür ve Toplum”, ana başlık altında yedi özgün çalışmadan oluşuyor.
Çalışma; dijitalleşen dünyanın içinde ferdin topluma adaptasyonu, kente dair sorunlar, kültürel dönüşümler, yeni medyanın belirleyiciliği ve toplumun geleceğine dair değerlendirmeleri kapsıyor.
İletişim çalışmaları alanında uzmanlaşmış araştırmacıların katılımlarıyla oluşan eser, iletişimin yaşadığı toplumsal, kültürel dönüşümü ve çözüm önerilerini ortaya koyan önemli bir kaynak niteliğini taşıyor.

Kitabın önsözü…
Dünyada yaşanan teknolojik dönüşüm sanayiden ekonomiye birçok alanda yeni bir paradigmanın ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Teknolojinin getirdiği dijitalleşme etkisi, sağladığı değişim ortamıyla kültürel, toplumsal ve iletişim alanında da yeni bir durumun oluşmasına ortam hazırlamıştır. Kitabın fikri filizi, dijitalleşmenin yeni medya, kentleşme, toplumsal yapı, yaşam pratikleri gibi kültürel ve iletişimsel sahalara getirdiği yeni bir kültürün kendisi mi yoksa kültür olarak gelen karmaşa ve gürültü hali hazırda kültürsüzlüğü mü temsil etmektedir tartışmasından başlar.
Kitapta dijitalleşmenin sağladığı fayda ve kolaylıklardan bahsedilirken daha eleştirel bir gözle oluşan yeni durumun getirdiği tehlikeden de bahsedilmektedir.
Ayrıca kitapta dijitalleşmenin teknolojinin sağladığı güçle hız, kolaylık ve fayda merkezli sonuçlarının yanında metaverse, kentleşme ve gerçeklik-sanal gerçeklik ayrımının yapılmasındaki zorlukların getirdiği sonuçlar tartışılmaktadır.
Bu noktadan, tüketim, iletişim teknolojileri, sosyal medya, metaverse kimlikleri, kentleşme kültürü gibi pek çok konu başlığı ayrı bölümler halinde sunulmaktadır. Kitap literatürde çalışılmış konuları tüm yönleriyle ortaya koyması açısından zengin bir altyapı oluşturmaktadır.
Geleneksel kültürel kodlardan, Dijital kültüre geçişte yeni bir kültür mü? Yoksa kültürsüzlük mü? ortaya çıktığı kitabın bütünü içinde genel bir kanaat oluşturacak düşünceyi ortaya koymaktadır. Bu noktada kitap bölümleri bağımsız gibi düşünülse de bu başlıkların ana tema ekseninde bir fikir yuvası olacağı açıktır. Bu kapsamda kitapta işitsel-görsel boyutuyla kültür, yeni medya, kimlik, kentleşme, aile ve toplum yapıları, iletişim teknolojileri ve kullanım pratikleri gibi başlıklar inceleme alanı olarak tercih edilmiştir.
Kitapta yer alan bölümler “Dijitalleşme, Dijital Kültür ve Toplum” çatısı altında tek bir başlıkta toplanmıştır.
- İlk araştırma Deniz KURTYILMAZ tarafından incelenen “Dijitalleşme, Mekân ve Bellek Aksında Bir Unutkanlık Meselesi Olarak (Post)Modern Kent” başlığını taşır. Dijitalleşmenin özel bir soyutlama yeteneği olması önkabulünde bellek ve mekân ilişkisi çerçevesinde hatırlama ve unutma bağlamını değerlendiren KURTYILMAZ, modern bireyin, içinde yaşadığı fiziksel çevreyle etkileşiminin nasıl olduğu yönünde modern şehir fenomenini ele almıştır.
- Kitabın ikinci başlığı “İletişimin Dönüşümü: Dijital Kültür-Dijital Toplum ve Gelecek Üzerine” adıyla Yasin SÖĞÜT tarafından değerlendirilmiştir. Yeni medyanın “ağ toplumu” kavramı temelinde oluşturduğu ekolojiyle birlikte kendi etki alanını genişletmek adına her türlü duyguyu ve bireyi büyüleme unsurunu kullanma eğiliminde olduğuna değinen SÖĞÜT, dijital dünyada diyalog kurmak için artık insan-insan modelinin yerini insan-eşya, insan-makine ve sonunda insan-robota bıraktığının altını çizmiştir.
- Murat BİROL ve Emel BİROL’un kaleme aldıkları “Türk Aile Temsilleri Üzerinden Üretilen Stereotipleştirmelerin YouTube Reklamlarındaki Sunumu” adlı kitabın üçüncü çalışmasında, görsel kültürün inşasında dijitalleşen reklam filmlerinin aileler özelinde toplumda stereotipik algıyı inşa ettiği ve reklama konu olan marka ve ürünün de (Dacia ve Doblo/otomobil) kendi tüketicisi düşünüldüğünde aile bireylerini kültürel unsurlarıyla cezbedici biçime dönüştürdüğü üzerinde durulmuştur.
- “Dijital Kültür Araçlarında Kadın İmgesi” başlıklı çalışmalarıyla dikkat çeken dördüncü araştırmada, Hilal İLBAY ve Bahar YALIN, dijital dünyanın bilgiye kolay ve hızlı ulaştıran araçları olarak arama motorlarının imge üretiminde önemli bir kaynak olduğunu vurgulamış, kültürlenmenin yeni biçimlerini sunan dijital çağın kadına dair gerçeklik söz konusu olduğunda yeninin izlerini taşımadığını dile getirmişlerdir.
- Yaşlı bireylere yönelik dijital yaş ayrımcılığı üzerine odaklandıkları çalışmalarında yaşlı bireylerin dijital teknolojilerin araştırma ve tasarımına dahil etmenin faydalarına karşın, katılımlarının önünde çeşitli engellerin de olduğunu ifade eden Aslı Gözde AKIŞ ve Fatih TEZCAN, kitabın beşinci başlığı olan “Dijital Yaş Ayrımcılığı” adlı hazırlamış oldukları çalışmalarıyla karşımıza çıkmaktadırlar.
- Kitabın altıncı başlığı, Özer SİLSÜPÜR ve Emine AYDIN’ın “Üniversite Öğrencilerinin Sosyal Medya Kullanım Düzeyleri ve Bağımlılıkları Üzerine Bir Araştırma” çalışmasıyla yerini almıştır. Çalışma sonucunda, görüşmeye katılan üniversite öğrencilerinin sosyal medya bağımlılığı yüksek düzeyde bulunarak öğrencilerin günde 1 saat sosyal medya kullanımını yetersiz gördükleri tespit edilmiştir.
- Kitabın son araştırması “Ray Bradbury’nin Fahrenheit 451 Romanı Perspektifinden Bilgi Toplumunda Sosyal Medya ile Kitap Okuma Arasındaki İlişkinin Analizi” başlığıyla Gülüzar SÖNMEZ’e aittir. Bradbury’nin 1953'te yayınlanan klasik romanı “Fahrenheit 451”in kültürel bir zaman göstergesi olduğunu açıklayan SÖNMEZ, romanın geçmişi bulmamıza, şimdiyi değerlendirmemize ve geleceği hayal etmemize yardımcı olacağından söz etmiştir. “Fahrenheit 451” kritiğinde ayrıca; eleştirmeden, sorgulamadan, düşünmeden “mutlu” olabileceklerine inandırılmış bir toplum gösterildiğine işaret edilmekte ve bu toplumda şiirler acı, romanlar insanları düşünmeye zorlayan mutsuzluk kaynakları şeklinde belirtilmiştir.





