Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 7 Ekim’den bu yana her konuşmasında terör devleti İsrail’in zulmüne dikkat çekiyor, Gazze için dayanışma mesajları veriyor. Haçlı-Siyonist ittifakının desteklediği İsrail karşısında Hamas mücahitlerinin verdiği mücadelenin, Kuva-yi Milliye ruhunu taşıdığı sık sık vurgulanıyor. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de Hamas’ın mücadelesinin desteklenmesi gerektiğini ifade ediyor.

Yine Devlet Bahçeli, bugün yaptığı açıklamada, “Önümüzdeki günler her türlü provokasyona açıktır” diyerek dikkatleri önemli bir noktaya çekti.

"Zihin Tasviri": Yeni bir kontrol aracı mı?
"Zihin Tasviri": Yeni bir kontrol aracı mı?
İçeriği Görüntüle

Gazze’de soykırıma devam eden İsrail, geçtiğimiz hafta içinde Katar, Yemen ve Suriye’ye saldırılar düzenledi. Yahudi basını ve Siyonist çevreler, bölgedeki asıl kırılmanın Türkiye üzerinden yaşanacağını dillendiriyor. FETÖ-CIA aparatı Michael Rubin’in “Türkiye ile İsrail savaşabilir” çıkışı da bu bağlamda değerlendiriliyor.

Dünyada ise farklı cephelerde toplumsal öfkenin yükseldiği görülüyor. Fransa’da “Her Şeyi Durduralım” sloganıyla başlayan eylemler, İçişleri Bakanlığı binasının ateşe verilmesiyle doruğa çıktı. Aynı gün Nepal’de de genç kitlelerin öncülük ettiği protestocular, Başbakanlık Sarayı’nı ateşe verdi. Bu manzaralar, küresel ölçekte kaynayan bir öfkenin işaret fişekleri niteliğinde.

Ajanslar Dunyaya Servis Etti Turkiyeden Israilin Aklini Alan Savas Aciklamasi H1727969489 85360F

Türkiye’de ise Batıcı CHP, rüşvet ve yolsuzluk tartışmalarıyla gündemdeyken, Genel Başkan Özgür Özel’in Financial Times aracılığıyla sivil itaatsizlik tehdidinde bulunması, içerideki karışıklık planlarının bir göstergesi olarak okunuyor.

Öte yandan, defalarca dile getirildiği üzere, Türkiye-İsrail vatandaşı olup Gazze’deki soykırıma katıldığı bilinen on bin Yahudi hâlen Türkiye topraklarında serbestçe dolaşıyor. Olası bir çatışmada, Gazze’de Müslüman katleden bu unsurların silahlarını kime doğrultacağı, sokaklar karıştığında kimden yana saf tutacağı ciddi bir soru olarak ortada duruyor.

15 Temmuz’da millet “Günah benden gitti!” diyerek iradesini ortaya koymuştu. Bugün de aynı sual, daha geniş bir çerçevede önümüzde duruyor: Türkiye vakit kaybetmeden, içindeki yabancı ve yabancılaşmış unsurlardan arınmalı; hem soykırımcı Siyonistlere hem de onların farklı maskelerle aramızda dolaşan uzantılarına karşı devlet eliyle kararlı bir tavır alınmalı ve gereği kararlılıkla uygulanmalıdır.

Mademki ufuktan savaş tam tamlarının sesi işitilmeye başlanmıştır, o zaman iç cepheyi tahkim etmek, orduyu savaş düzenine sokmak kadar elzemdir.

Baran Dergisi