Görünürde sosyal medya, yalnızlığın arttığı bir dönemde insanoğlunun yalnızlık ihtiyacını karşılar. Nasıl ki insan ilgi ve alaka ister; işte tam bu noktada sosyal medya beğeni, görüntüleme gibi şeylerle insanın bu ihtiyacını giderir. Fakat esasında bu suni bir tatminden başka bir şey değildir.

Günümüz insanı, ancak güzel anlarını paylaşır, böylece güçsüz ve kimseye muhtaç olmadığını göstermeye çalışır. Bu bakımdan da sosyal medya zihnî bir tatmin aracına dönüşür.

Karşı cins ile görüntülü konuşma, yazışma gibi imkânların getirdiği teşviki de yabana atmamak gerekir. Birçok karşı cinsle konuşan dolayısıyla çok fazla tercih imkanına sahip olan gençler, doyumsuz olur ve bu da ilişkide uzun süreli birliktelik yaşamanın önüne geçtiği için evlilik müessesine darbe vurur.

Sosyal medyada kişinin bir alanı vardır. Özel bir oda gibi. Beğendiği veya ilgilendiği kişileri takip eder. İstediği videoyu izler, istemediğini pas geçer. Bu da kişiyi ben merkezli bir yapıya iter. Yine sosyal medya algoritmalar aracılığıyla kendine yakın kişi veya sayfalar önüne çıkararak fikirlerinin katılaşmasına sebep olur.

Kişi ilgi çekmek ister. Bu ilgi alanları ise şunlardır: Mahrem alanlar, aile içi şakalar ve absürt davranışlar. İnsanlar genelde bu tarz alanlara daha fazla ilgi gösterir.

Mahrem alanlar kadının metalaşmasına sebep olur. Kişi kadını gördükçe, kadın sıradanlaşmaya başlar, cinsel tatmini sağlayan bir araç olarak görülür.

Aile içi şakalar ise büyük ve küçük arasındaki saygıyı gevşetir. Şımarık çocukların yetişmesine sebep olur. Şımarık çocuklar ilgi çekmek için aile içi mahremiyeti zedeler. Bu durum çocuğun bencilce davranış sergilenmesine sebep olur. Sırf ilgi çekmek için aile hassasiyetlerini alaşağı eder.

Absürt davranışlar ise basit düşünce yapısını getirdiği için beyni zorlamaz ve bu yüzden beyin gelişimi azalır. Zevk odaklı bir hayat yaşanır, düşünce ve soyut fikirler dışlanır. Kaliteli, daha iyi üretmek için yarışmaya çalışmaz. Daha fazla absürt bir yarışa evrilir. Bu da toplumda tanınan kesimin artık akıllı ve bilgili insanlar değil, düşük profilli insanlar olmasına sebep olur.

Bu kişiler ilerde çocukları, gençleri etkileyen haline gelir, gençler ve çocuklar bunları örnek almaya ve toplum yozlaşmaya başlar.

İlgi isteminin olduğu bir yerde kişiler aptal görünmek istemez. Bundan dolayı bir fotoğraf veya video paylaşımında dikkatli davranırlar.

Yine bu ilgi hastalığı birçok kişi ile dalga geçilmesine, dedikodu yapılmasına sebep olur. Takipçi toplamak ve daha esprili görünmek için kişilerin zaafları ortaya koyulur. İnsanların zaaflarından tatmin sağlayan bir topluluk ise bencillik hastalığına çoktan tutulmuştur.

Zaaflara çok gülen insanların, kendi zaafları ortaya çıkmasın diye birçok çabaya girmesi de bir ironidir. Bu çaba kişinin olmadığı gibi görünmesine neden olur.

Sosyal medyayı ziyadesiyle gençlerin kullandığı bir gerçek olduğundan, gençlerin tecrübesizliği ve bunun tabii sonucu olarak çabuk inanma güdüsü sebebiyle yanlış veya yalan bir haber aracılığıyla toplumda kabul ve değer mantığı ile sosyal medya başkalarına zarar verme aracına dönüşebilir.

Sosyal medya eğlenmeyi ve malayaniye alakanın artmasını sağlar. Eğlencenin ve malayani işlerin olduğu yerde kitap okuma ve araştırma yeteneği körelir.

Eskiden televizyon izlenilmesinden şikâyet edilirdi, boş boş vakit geçirildiği için. Şimdi ise her an elimizde olan telefonlar canımız sıkıldığı vakit girdiğimiz bir alan halini aldı... Her sıkıldığımız vakit girdiğimiz bir alan olduğu için, boşluğumuzu kapatıyor. Elimizde olmazsa boşlukta hissediyoruz. Bu da psikolojik bir bağımlılığa sebep oluyor.

Sosyal medya hayatımızdan çıkar mı?

Aslında sosyal medya ile yalnızlık birbiri ile doğru orantılıdır. Toplumsal bağları güçlü olan sosyal medyada çok vakit geçirmez. Kişinin yalnızlığını kapatacağı alanlar oluştukça, sosyal medyaya ilgi azalır.

Ama öyle görünüyor ki zaman geçtikçe yalnızlık daha da artacak bu da sosyal medyanın ileri bir ürünü olan metaverse gerçeği ile karşı karşıya getirecek ya da tam tersi bir şekilde bu gelişim yalnızlığın artmasına sebep olacak.

Televizyon vakit geçirmek için kısmî alan kaplarken, onun yerine gelen sosyal medya daha fazla alan kapladı. Şimdi ise metaverse ile daha da fazla alan kaplayacağı görülüyor. Televizyon her yere bizimle gelmiyordu. Onun olmadığı alanlar ise sosyal ilişkinin oluşmasını sağlıyordu. Sosyal medya sosyal ilişki alanlarımızın tam göbeğine girdi. Her yere bizimle gelmeye başladı. Şimdi metevarse gerçeği ise bizi sosyallikten sanal alana iteceğe benziyor.

Yine teknolojinin gelişmesi iletişimi kolaylaştırdığı için, birçok işin artık teknoloji yardımı ile gerçekleştiği gerçeği, modern hayatın getirmiş olduğu yalnızlık, zevk odaklı yaşam ve rahatlık bizi sosyal mecralara daha da adapte edeceğe benziyor.

Görüş: Muharrem Çetin