Amiral tekaütlerinin bildirisi üzerine etraf iyi karıştı ve “mallar pazara geldi.” Hard Kemalistler ile soft/hafif meşrep Kemalistler de bu arada birbirine girdi ve bakana güzel ve nakış nakış işleme sahası gösterdi.

Ama en önemli olanı ve üzerinde hassasiyetle duracağımız mesele yayınlanan bildirinin kumpas olduğu, Fetö aklı olduğuna dair iddia.

Bu mümkün müdür?

Mesela Türker Ertürk denilen kibirli, buyurgan, bağırarak konuşan, ağzını ilke ve inkılaplarla dolduran, laiklik diye kusan amiral eskisinin Fetöcü olduğunu düşünebilir misiniz?

Yalnız burada dikkat edin, Fetöcülük, “Fetöcü olmak veya Fetöcü akla hizmet etmek” olarak ayrılıyor ve tabii son tahlilde birleşiyor ve Fetöcü damgası olarak muhatabının alnının çatına vuruluyor! Şimdi bu gözle bakın, hükümet karşıtı olduğuna şüphe olmayanlar bile bildirinin imzacılarının komploya kurban gittiklerini söylüyorlarsa, İlker Ertürk Fetöcü oluyor mu, olmuyor mu?

Üstelik 17/25 sonrası başlayan ama 15 Temmuz sonrası ortaya konulan birtakım kriterler de var ve “kripto Fetöcü olgusu” mevcut, değil mi?

“Kripto Fetöcüler”: Her şey serbest

Birtakım itirafçılar çıktı ve mahkemelerde çoğunu reddetseler de (koskoca 15 Temmuz davalarının anlı şanlı itirafçıları Kuzgun ve Şapka bile mahkemelerde polis ve savcılık ifadelerini reddettiler sıkışınca, sonra da düzeltmeler yaparak kabul ettiler) polise verdikleri ifadelerinde “modern bir yaşam tarzı içinde yaşayan insanlar” olduklarını, içki ve kumar alışkanlığına sahip olduklarını, eşlerinin açık kıyafet giydiklerini söylediler, değil mi? Basına düşen bazı fotoğraflara baktığımızda da, firar etmiş Fetöcülerin bazılarının aynen bu anlatılanlar gibi olduğu görülmedi mi? Mesela Hakan Şükür’ün hanımı ABD’de tesettürü bıraktı, mesela basketbolcu Enes Kanter Rockefeller’in torununu “manita yaptı be manita!”, değil mi? Öyle! 

İçki içmek, kumar veya bahis oynamak, “manita ayarlamak” o halde kripto Fetöcü olmanın da delili veya işareti olabilir, tabii bu işlerle hayatlarını geçirenlerin hepsini kastetmiyoruz, mesela Türker Ertürk, rakı, şarap kesin içiyordur, viskiyle işi olmaz tahmin ediyorum, arada leblebiyi havaya atıp ağzıyla tutuyordur hatta, beygir yarışı da oynuyor olabilir, faraza konuşuyoruz tabii, gördüm duydum diye yazmıyorum, “manita” meselesi de olabilir, modern ve denizci yahu adam, “her limanda!” derler denizciler için, neyse görmedim tabii, faraza olarak konuşuyoruz, T. Ertürk Fetö itirafçılarına göre bu şartlar altında kripto Fetöcü olabilir, teorik olarak mümkün çünkü. Ama öyle mi, değil mi bilmiyoruz elbette.

Aile bağları

Ama bakın insan bu kavun değil ki koklayasın kelek olup olmadığını anlayasın ve üstelik koklasan anason koksa leş gibi Fetö itirafçılarının söylediklerine göre onlar da anasonu sıvı halde alıyorlarmış, yine elde bir şey olmuyor ve “koklayıcı” olarak kafayı bulma riski de var.

2019 Mart ayında bıçkın gazeteci Aytunç Erkin bıçkın fetösavar hâkim ve asker eskisi Ahmet Zeki Üçok ile ne olacak memleketin hali sohbeti yapmış bunu da Sözcü’de yayınlamışlardı. Bakın orada ne diyorlar:

“- Ahmet Zeki Üçok, 2010 yılında çok tartışılan “Askerleri sivil yargı mı, askeri yargı mı soruştursun?” sorusuyla ilgili de dönemin Genelkurmay İstihbarat Başkanı Korgeneral İsmail Hakkı Pekin'in anlattığı olayı hatırlatıyor: “Ben, Başbuğ'a, FETÖ üyesi savcıların hukuk dışı kumpas soruşturmalarını yürütmesine engel olmak için askeri savcılara soruşturma izni vermesini, önerdim. Başbuğ, Kara Kuvvetleri Komutanı olduğu dönemde ‘Askerlerimizi FETÖ'nün sivil savcılarına mı yoksa askeri savcılara mı teslim edelim' diyerek oylama yaptırıyor. Bu oylama sonucunda kendisinin de oyuyla, üçe iki çoğunlukla, soruşturmaları sivil savcılığa verdi.”

İlker Başbuğ’a bu teknik mesele üzerinden giydiren giydirene zaten ve arkasından Kozmik Oda meselesinde de “emri ben verdim” diyemedi. Dolayısıyla “Kozmik Odaya girilme iznini verdi!” diye daha şiddetli giydirdiler, hala da giydiriyorlar akıllarına geldikçe.

Gördüğünüz gibi GKB İstihbaratının patronu korgeneral Pekin yapmayın dedim, etmeyin dedim, yalvardım yakardım, entelektüel Genelkurmay Başkanı ya herif, tutturdu oylama yapalım, “sıralı amir ve komutanların emir ve direktifleri” gitti, oylama geldi ve tabii 3’e 2 ile açalım şekerim yiğidin malı meydanda olur dedi, diyor kibarca. Şimdi, İ. Başbuğ Kuzguncuklu… Kayınvalidesi ve tabiatıyla karısı, ben demiyorum Yalçın Küçük diyor, Yahudi… Kuzguncuk için “küçük Kudüs” derler. Başbuğ bir de “etme eyleme” denmesine rağmen demokratik oylama diye tutturmuş ve Fetöcülerin “devlet sırlarını” almalarına izin vermiş. Gel de Fetöcü veya Fetö aklına uyan demeyin ona!

Bitmiyor tabii burada, Kuzguncuk dedik, GKB İstihbaratının patronu Korgeneral İsmail Hakkı Pekin’den, onun naklinden ve bu nakli bıçkın fetösavar Üçok’tan yaptık, böyle bir zincir ve zincirin Pekin tarafına bakalım!

İsmail Hakkı Pekin generalin nesli, “Karabekir’in yetimleri” gibi, meşhur CHP eski genel sekreteri ve İT üyesi Memduh Şevket Esendal’ın “yetimleri”nden! “Esendal’ın yetimleri”nden kimse bahsetmez, bir biz bahsederiz. Esendal Bakü’den dönerken savaş esnasında kimsesiz kalmış çocuklardan seçiyor ve yüz civarındakini Ankara’ya getiriyor. Direkt askeriyeye sokuyor! Gayet güzel aslında. General Pekin’in babası da bunlardan. Tabii Esendal ailesiyle de her daim görüşen biri; aileden biri ve zaten nezaketli tarafının gelişimi de “edebiyatçı aile”den. Tesadüf işte, görüştükleri de Kuzguncuk’ta! Buyrun! Başbuğ da, Pekin de Kuzguncuk irtibatlı! Buradan Fetöcü çıkar mı, zor ama bitmedi.

İsmail Hakkı Pekin’in Fetöcü subaylar için, üstelik 15 Temmuz sonrası sözleri var, video halen izlenebilir. Orada ne diyor, “Çalışkanlar, anında mükemmel iş yaparlar, bir komutanın isteyeceği kadrolardır.” diyor. Hain çıktılar da diyor tabii ve “TSK’da nasıl yükseldi bunlar?” sorusunun cevabını da veriyor. Bu da dursun.

Memduh Şevket Esendal ailesi ile Cevat Rıfat Atilhan ailesinin akraba olduğunu bilen var mı peki? Yazdık bunu seneler önce ama cısss mevzu galiba kimse bakmadı, tekrarlayalım o halde. Peki Cevat Rıfat Atilhan’ın oğlunun, İzmir’in meşhur Fetöcüsü vere Gülenisti olduğunu bilen var mı? Bunu da yazdık seneler önce, cısss mevzu galiba yine kimse bakmadı, tekrarlayalım o halde!

Tekrarlayalım:

“- Fetöcü olmaktan kastedilen, “Fetöcü olmak veya Fetöcü akla hizmet etmek” olarak ayrılıyor ve tabii son tahlilde birleşiyor ve Fetöcü damgası olarak muhatabının alnının çatına vuruluyor!”

Yukarıdaki her şeyi bu son yazdığımız üzerinden şimdi tekrar okuyun deme hakkına sahibim herhalde değil mi? T. Ertürk, İ. Başbuğ, İ.H. Pekin ve elbette onun sözleriyle hareket eden Ahmet Zeki Fetösavar Üçok Fetöcü’nün iki anlamından birinden birine oturmuyor mu?!

Bylock var mı Bylock

İçki içen, Rockefeller’den “taş gibi manita yapan” ve utanmadan ona “maklube” de yaptıran Fetöcüler varsa, kim, “Hayır komutanlarımız Fetöcü değildir, onlar Kemalist aydınlanma kölesi kahramanlardır!” lafına inanabilir?! Zemin yok ki! İlk havacı GKB olsun diye komuta kademesi tarafından kendisine hiçbir yetkisi olmayan makam icat edilerek beklemeye alınan Akın Öztürk, damattan Fetöcü ve darbenin 1 numarası yapıldıysa… “Kadir inanır bile inanmaz!” dediğimizin tersine veya en azından “makul şüphe” oluşur!

Ama başka kriterler icat edildi değil mi?! Kızkardeşinin kocası, yani kayınbiraderi ki tesadüfe bakın o da denizci, darbeden ağırlaştırılmış müebbet ve Fetö üyeliği almış meşhur amiral Cihat Yaycı’nın icat ettiği Fetömetre var, hoş kendisi takılmamış kayınbiraderine rağmen garip tabii, o olmadı, Bylock var, o olmadı Ankesör/Ardışık arama “kriterleri” var, var oğlu var, hatta Fetösavar Üçok’a göre “Ramazan” da var ki oraya girdiğine göre elde bir şey kalmamış, taaa 1984’e iniyor ki “Ramazan”ın hangi ifadesini söylüyor acaba, herifin 6-7 ifadesi var, hepsi birbirinden farklı ve tezat!

Muhtıracı amiral tekaütlerinin Fetöcü olmanın iki anlamından birine dahil olduklarına dair ithamlar var dedik, o halde hazır bu amiraller soruşturuluyor, Bylock var mı, ankesörlü arama olmuş mu diye de bakmanın mahzuru olmamalı. Ankara cumhuriyet başsavcısı Ahmet Akça muhakkak bunlara da bakıp gerçeği ortaya çıkarmalıdır.

Bylock sadece Fetöcülere ait masalına inananlardansanız gülerim hatta siz de gülün kendinize, gözlüklü ve göbekli ve inşallah yakında kurtuluruz ümidini taşıdığım (bu soruşturmaya biraz da orayla da bakmalı) birinin Bylock’u göklere çıkarması ile başlayan furyada gözaltına alınan biri, “ne fetösü oğlum, ben keçi katiliyim, bütün muhterem keçi katili kardeşler güzel program ve güvenlik diye Bylock kullanıyor” demişti, bildiğin dümdüz mason yani ve Loca harekete geçti ki kimse alınmadı sonradan…

Bylock deyip geçmeyin yani, illa Fetöcü kullanacak diye kaide yok, güvenliği sağlamsa, kullanılır. Bugün bile ÖKK’da falan mesela “görev bildirimi”, kendi mesaj programları üzerinden değil de whatsup eliyle yapılıyor ise, whatsup grupları kurulmuş ise, TSK’nin haline AĞLAYALIM!

Fazla uzadı. Fetöcü olmanın iki anlamı varsa ve bunu anti-Fetöcüler bas bas bağırarak söylüyorsa ve denizciler arasında çok yaygınsa Fetöcüler, o halde bildiri yazan amirallerin Fetömetre’den geçirilmesi, Bylock ve Ankesör araştırılmasına tabi tutulmaları gerekmektedir ki savcı Akça bunu yapacaktır umarız.

Unutmadan, Ali Koç karantinadan ne zaman çıkacak acaba?!

Notlar:

1) Ahmet Zeki Fetösavar Üçok röportajı:

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/aytunc-erkin/30-bin-kripto-fetocu-tsk-icinde-hala-aktif-3732211/

Haber-Yorum: İbrahim Haceviç