Selâm ve Duâ ile,
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin yıkmasının akabinde, Amerika “mutlak cihan hâkimiyeti” peşindeyken, asıl kavganın henüz başlamakta olduğundan habersizdi. Birinci Dünya Savaşı’nın kazananı hanesine kendi adını yazdıran ve İkinci Dünya Savaşı’ndan da zaferle ayrılan ABD ve İngiltere; devlet, cemiyet ve fert planında Müslümanları boğduğuna ve bir daha doğrulmasına imkân kalmadığına kanaat etmişken, kadim düşmanını bir ânda karşısında buluverdi.
90’lı ve 2000’li yıllar, İslâm’ın kapısından kovulduğu dünya siyaset sahnesine bacadan girişine şahitlik etti. Taraflar kendilerini İslâm’a göre konumlandırırken, insan meselesine çözüm getirdiği iddiasındaki sahte ideolojiler de bir bir ayıklandı. Nihayet hak ve batıl olmak üzere dünya yeniden iki merkez kutup etrafında ayrıldı. Bu sefer geçmişten farklı olarak, bölünme coğrafî değil zihnî oldu; her ülke, bölge ve dünyada çeşitli taraflar belirli alanlara yığılmadı, bunun yerine zihinler belli merkezler etrafında toplandı.
Nihayet, böylesine bir sürecin akabinde, Türkiye’den başlayarak bütün dünyada hâkim olan Batılı-Batıcı nizamın paradigmaları bir bir iflâs etti ve İkinci Dünya Savaşı’ndan beri teorisyen yetiştiremeyen Batı’nın maskeler altına gizlenmiş çaresiz suratı görünüverdi.
Batı ve Bâtılın paradigmalarının iflas etmiş olması, tek başına bizim paradigmalarımızın yürürlüğe girmesi anlamına gelmiyor elbet; fakat, Büyük Doğu-İbda’nın örgüleştirdiği fikir, hak kutbu aksiyonerlerinin elini tarihin pek az sayfasında görülebilecek kadar güçlendiriyor.
Zamanın ruhunu okuyabilenler için taraf belli, okuyamayanların ise tarih çöplüğündeki yeri...
Kapağımızı bu mevzu etrafında şekillendiriyor ve “1923’ün Tüm Paradigmaları Çöktü! Yeni Çağın Kurtarıcı Sistemi: İslâm’a Muhatap Anlayış” manşetini atıyoruz. Kapak mevzumuzu Faruk Hanedar “İslâm Üzere Şekillenen Yeni Paradigma” başlıklı yazısıyla kaleme alıyor.
Fatih Turplu, “Yeni Dünya Düzeni’nin Şifresi: İslâm’a Muhatab Anlayış” başlıklı yazısında kapak mevzumuzu başka bir veçheden ele alıyor.
Çakal Carlos (Salim Muhammed) bu hafta Mısır’daki son hâdiselerden ve 15 Ağustos 1994’te CIA ve Mossad tarafından kendisine operasyon yapılarak Sudan’dan Fransa’ya kaçırılmasından bahsediyor. Yazısının başlığı “Mısır ve Sudan Vesilesiyle”...
Sezâi Kırlangıç, “Üçbin Aile ve PKK Kıskacındaki Kürtler” başlıklı yazısında bugün Kürt meselesi çerçevesinde gelişen hâdiselerin müsebbibinin Batı’nın içimizdeki uzantısı oligarşi olduğunu söylüyor.
Bu hafta sizler için İlhami Işık ile bir söyleşi gerçekleştirdik. İlhami Işık, “Ak Parti’nin vitrinini yenilemesi lâzım” diyor.
Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun dergimizde tefrika edilen eseri Ölüm Odası B-Yedi’nin 276. Sayısının alt başlığı “Dünya Tarihi (Derviş Muhammed)”…
Gülçin Şenel, “Yeni Bir Düşünce” başlıklı yazısında ABD’li fizikçi Fritjof Capra’dan bahsediyor.
Abdullah Kiracı, “Çin’de Vakıflar” meselesini işlemeye devam ediyor.
Bahattin Yeşiloğlu, “Kadim Ortadoğu: Büveyhîler” yazısıyla dergimizde.
Sayfalarımızda sizler için derleyip yorumladığımız haberleri de bulabileceksiniz.
Gelecek sayımızda görüşmek dileğiyle…