Hindistan, 20 Ağustos’ta Bengal Körfezi kıyısındaki Odisha’daki bir test sahasından 5 bin kilometre menzilli, nükleer kapasiteli Agni-V balistik füzesini başarıyla denediğini açıkladı. Sanskritçe’de “ateş” anlamına gelen Agni-V, 17,5 metre uzunluğunda, 50 bin kilogram ağırlığında ve bin kilogramdan fazla nükleer ya da konvansiyonel yük taşıyabiliyor. Saatte 30 bin kilometreye varan hızıyla, dünyanın en hızlı balistik füzeleri arasında gösteriliyor.

Ankara’dan Karadeniz’de ‘güvenli rota’ hamlesi: Rusya ve Ukrayna temsilcileri Bakanlığa çağrıldı
Ankara’dan Karadeniz’de ‘güvenli rota’ hamlesi: Rusya ve Ukrayna temsilcileri Bakanlığa çağrıldı
İçeriği Görüntüle

Bu deneme, Pakistan’ın geçtiğimiz günlerde yeni bir Ordu Roket Kuvvetleri Komutanlığı (ARFC) kuracağını duyurmasının hemen ardından geldi. Uzmanlara göre bu adım, Mayıs ayında yaşanan dört günlük çatışmada ortaya çıkan savunma boşluklarını kapatmaya yönelik bir girişimdi.

Güney Asya’da tırmanan rekabet

Hindistan, Mayıs ayındaki çatışmada Pakistan karşısında kayıplar yaşadığını kabul etmiş, buna rağmen özellikle BrahMos seyir füzeleriyle ciddi zararlar verdiklerini iddia etmişti. 500 km menzile sahip BrahMos’un düşük irtifadan hedefine ulaşabilme özelliği, Pakistan için ciddi bir tehdit unsuru olarak öne çıkıyor.

Pakistan ise kısa süre önce 750 km menzilli ve hem konvansiyonel hem de nükleer savaş başlığı taşıyabilen Fatah-4 seyir füzesini tanıtarak yarışa yeni bir boyut ekledi. ARFC’nin kurulması da bu stratejinin bir parçası olarak değerlendiriliyor.

ABD’nin sessizliği

Washington yönetimi Hindistan’ın denemesine sessiz kalırken, Pakistan’ın füze programı konusunda daha ihtiyatlı bir yaklaşım sergiliyor. ABD’li yetkililer, Pakistan’ın kabiliyetlerinin Güney Asya dışına taşması durumunda endişelerin artacağını belirtiyor. Buna karşın Hindistan’ın adımları, Batılı güçler tarafından bölgesel güvenlik gerekçesiyle örtülü şekilde destekleniyor.

Bölgenin geleceği

Hindistan-Pakistan arasındaki füze yarışı, yalnızca iki ülkenin askeri dengesini değil, Güney Asya’nın geleceğini de doğrudan ilgilendiriyor. Tarafların nükleer caydırıcılığa dayalı stratejileri, bölgeyi her an sıcak bir çatışmaya sürükleyebilecek bir risk unsuru olmaya devam ediyor.

Kaynak: El Cezire