Ruhlarımızı terk etmenin cezası olarak Gazze’yi sadece izliyor olmak hepimize yeter. Şu anda hangi sensen ve hangi cemiyetsen kendine gel ve bu tarihin üzerine yıktığı ihanet yükünü omuzlarından at. Borcumuzu ödeme zamanı geldi ki, şu anda buradayız. Yenilenmesi gereken de öncelikle bizim idraklerimizdir.

Asırlardır ki açıldı ve kapandı, neredeyse her asrın getiri ve götürüsü hesaplanarak yazıldı. Bundan sonra artık hiç kimseye Kemalizm’in bize getirdiği ve götürdüğünden bahsetmek istemiyorum. Artık ciddi anlamda sıkıldım. Mustafa Kemal kendi beyanatıyla ne götürdüğünü ve ne getirdiğini uygulamalı olarak gösterdi. Şimdi bunu görmezden gelip de zaten yaşanarak beliren hakikatleri uzun uzun anlatacak değilim. İhanet! Yakıcı bir sır olarak karşımızda duruyor. Bu kocaman gerçeği kendi içimizde fark etmeye çalışmanın zamanı geldi de geçiyor bile.

Birkaç gün önce, Allah’ın gölgesinin doğrudan düştüğü en yakın yer olan Gazze’deki hadiseleri izlerken içlerinde bir ihanet girişimi olabileceğini söyledim. Her ne olursa aslında kendime söylediğimi bilerek… Nihayetinde kendime anlatmaya ve anlamaya çalıştığım bu duyguyu hiçbir zaman tatmadım mı gerçekten diye düşünerek… Çünkü eğer bu hali ömrümde bir kere dahi yaşamışsam, oracıkta ölmüş olmam gerekiyor. Gazze’de gerçekleşen ihanetin sonucu da bu şekilde oldu. Gördük ki ihanet edenler öldürüldü. Burada yazarak kime seslendiğimi düşünüyorum zannediyorsunuz? Elbette ki kendime, tıpkı siz okurken kendinize anlattığınız gibi. Evet ihanet etmek için bir sürü sebep ve çıkmazlarımız var değil mi? Orada savaşan insanlar, ailelerini bombaların altına bıraktılar ve kendileri yerin altında kalarak hayatta kalmaları gerekiyor. Öyleyse hiç kimse ailemi kaybedeceğim korkusuyla ihanet edemez. Ederse içinde bulunan bu hali yani bu haini hemen öldürsün. Tarihi okuduğumuzda bize yaşatılanları değil, geleceğimize kast edileni görüyoruz. Biz bugünde ve buradayız.

İçimizdeki haini derhal öldürdüğümüze göre kendimizle beraber ailelerimiz ve sevdiklerimizi de bir gaye uğruna öldürmüş olduk. Artık kazanmamız gereken bir savaş dışında kaybedecek hiçbir şeyimiz yok. Bu da demek oluyor ki ikmallerimizi Kemalizm’in gaipten gelen seslere inanmadığını söyleyerek tersinden varlık atfettiği gayba gerçekten inanmamız gerekiyor. Hayat planında gerçekleştirdiğimiz ne varsa iddiamız ondan ibarettir ve yaptıklarımız her zaman yapabileceklerimizin en az teminatıdır. Nereden kestik ihanetin çarklarını? Yüz yıldır kendimize ve iddiasında bulunduğumuz davaya ihanet ederek kimin neye ihanet ettiğini anlatıyoruz? Ben iyi insanım ya da daha fenası Müslümanım diyerek bunu yapanlara sesleniyorum. Çünkü bu ikisinden biri olduğumu muhakkak iddia etmek zorundayım. Bulunduğumuz an ve şartlarda, bizi oluşturan gerçekler içerisinde atamadığımız adımları, yüksek sesle birilerine bağırarak kimden saklayabiliriz? Şu anda ne iş yapıyoruz ve bu iş içerisinde ayırdığımız mana, davamızın ne kadarına hizmet ediyor? Söyleyeyim, şu halde bile bize yaşattıkları ve yaşatmak istedikleri iğrenç hayatın üstesinden gelerek onu sırtımızdan devirebiliriz. İş eninde sonunda Allah’ı tanımaktır. Bu aynada yaptığımız işleri izlersek her bir alandan ve bin bir koldan bu sistemin çıkarlarına zarar verebiliriz. Nasıl ve niçin mi? Ailesini bombaların altında bırakarak kendileri yerin altında birkaç saat de olsa güvende kalmak zorunda olanların kurmak istediği sisteme yol açmak için…

Artık uyanıyoruz! Ruhlarımızı terk etmenin cezası olarak Gazze’yi sadece izliyor olmak hepimize yeter. Şu anda hangi sensen ve hangi cemiyetsen kendine gel ve bu tarihin üzerine yıktığı ihanet yükünü omuzlarından at. Borcumuzu ödeme zamanı geldi ki, şu anda buradayız. Yenilenmesi gereken de öncelikle bizim idraklerimizdir. Şov peşinde değiliz. Ciddi bir şeyler yapmamız gerekiyor. Bu da bizi taşıyacak olan vasıta bir pratik sistemin acil bir şekilde inşasıyla mümkündür.

Bunun yanında özellikle Filistin meselesini varlık sebebi olarak gören Müslüman kişi ve kurumların gayet tabi olan hareket şuurunu izleyen karşı irade, bu durumda muhakkak teyakkuzda olacak ve her türlü engelci tutumu sergileyecektir. İçimize kadar sirayet edecek ve Filistin'le birlikte ruh ve akıl planımızda ateşlenen yangını tersine çevirmek için ajan faaliyetleri yürütecektir. Şahsiyet olabilmeyi kendisine borç edinmiş esaslı Müslümanın üzerinde bulunduğu iş hangi alan ve şartlardaysa mutlaka tetikte olmalıdır. Yok olmak için Gazze sınırları dışında belki de sadece bir kıvılcım bekleyen İsrail'in içimizdeki hainleri de işlerinin başında olacaklardır. Özellikle bir fikir etrafında toplanmış olan her bir şahsiyet kendine dikkat etmelidir. Çünkü düşman, fikrin yok edilemeyeceğini çok iyi bildiğinden, fikir sahibini ortadan kaldırmanın peşine düşecektir. Tabi bu da hareket üzerinde olanlar için gerekli bir uyarıdır. Yerli yerinde durup işin felsefesinde ve emniyetinde olan küstah benliklere karşı düşman hiçbir tehdit belirtmez. Zaten bizden istedikleri format da işin felsefesini ve edebiyatını yapmaktır.

Kendimize rehber belirlememiz gereken hareket planımızın en büyük hatta tek mana başlığı sevgidir. Eğer biz diyebiliyorsak HAKİKİ sevgiden uzakta olmak mümkün olamaz. İşte taklidi olmayan samimiyetin kaynağı olan sevgi, içimizdeki hainin kim olduğunu da meydana çıkaracaktır. Sevgisini hissetmediğimiz hiç kimseye güvenmemek ve sevgi göstermekten imtina ettiğimiz insanlara karşı bunu niçinini kendimizde sorguladıktan sonra hüküm vermek zorundayız.

Artık insanın varlık sebebinin fikir olması gerekiyor. Yeni hadiseler de zamandan yenilik istiyor. Geçen gün Çekmeköy’de gençlerle çalışırken yılların müptezeli bir arkadaş bir şiir yazmış, öğretmen olan bir diğer gencin koca ömründen çok daha güzeldi. Hayatın kendisi şiir olmalıdır.

Öğretim… Büyük düşünür, derin şair, nobelli romancı falan eskide kaldı. Bunların hepsini gerçeklerde yaşayanlar bize bunları zaten yazdılar. Artık yeni bir fikir ve pratiğimiz varsa insanız. Sonrasında o fikirle göstermek istediğimiz insana inanmalıyız. Anlama hassasıyla şahsiyet...
 

Fikir etrafında kurulan bir hayatın içinde birlikte hareket etmek zorunda olduğumuzu unutmama şartıyla daha önceden işin raconu çizilmiş ki, racon bunun yanında sahte bulunmuş ve bütün raconlar tahttan indirilmiş. Tavrın en şiddetlisi de fikre ihanet edenedir. Sevgi…

Sevgi olmadan bir arpa boyu yol alamayız. Yolsuz kalmak isteyen sevgili birini henüz görmedim. Ben seven insanın kendine her daim inandığını gördüm. Kendine ve fikrine inanmış biri, sevginin ilk halidir. Sevgiyi gördüm. Detay toplamaya çalışmanın bizde açtığı basit ve yıkıcı detay, sevgisizlik…

Son olarak da birlikte yürüdüğümüz fikir varsa -ki yürüyorsak- sevgi etrafında buluşmayanın orada yeri yoktur. Bu harekât döngüsünün kurulabilmesi için zemin olarak sevgiden başka bir çaresini, insanlık olarak bulamadık. Yalancı tesellilerin ve kalbi ölmüşlerin günü kurtarma dilini sevgi olarak kabul edecek haysiyetsizliğe lanet olsun.

İnsan olmadığına inanan, sevgisizliği seçsin ve kendisini çöpe atsın. Dava…
Madem ki biz varız, bu dava var…
 

Aylık Baran Dergisi 22. Sayı Aralık 2023