Derya Yanık inanç, kabiliyet ve birikimi itibariyle ülkemiz için Aile Bakanlığı yapmaya layık bir kadın değildir.

Laik bir düşünceyle büyümüş,

Bekar bir hayat yaşıyor,

Toplumun hassasiyetlerine yabancıdır.

Bu toplum mevcut sistemle yaşamak zorunda bırakılsa da sistemin laiklik üzerinde İslam dini ile bir cedelleşme halini yaşaması kabul edilemez. Gel gör ki hukukçu diye geçinen kimi işgüzarlar bu haksız ilkenin ve bu ilke gereği ülkemizde yapılan yasal ve anayasal değişikliğin arkasında duruyorlar.

Batı menşeli bu ladini ve seküler yasalar İslam hukuku ile karşılaşınca çöpe atılacak normlardan ibarettir.

İlahi öğreti, Veda Hutbesi ve Birinci meclisimizin ruhu ile barışık bir düzen varken Roma hukuku ile idare edilmeyi savunmak ancak bir kompleksli, özgüven yoksunluğu ile açıklanabilir, işte bu kadında aynen bu ruh mevcuttur ve batı normlarını kabullenmiş gözüküyor dolayısıyla bu kadından bu ülkeye hayır gelmez!

Bu kadın bekardır, aile hayatını yaşayamamış, karı koca arasındaki nikah akdi ile Allah adına oluşan manevi bağdan haberi yok, sözüm ona hukukçu da olunca Nikahı sıradan bir sözleşmeden ibaret biliyor.

Annelik duygusunu yaşayamamış ki anne evlat ilişkisini bilsin. Herkes bildiklerinin tesirinde yaşar, onun da bildiği batı menşeli yasalar ve akımlar ona göre hareket ediyor, adam tercih ediyor, insan harcamaktan da çekinmiyor tıpkı Diyarbakır Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Rifai Yıldırım'ı harcadığı gibi.

Toplumun hassasiyetlerini bilmiyor, Namus kavramına yabancı, ayrı bir dünyanın insanı. Ne zinanın serbestiyetine karşı bir derdi var ve ne LGBT’nin orada burada “ben varım” dediğinden bir rahatsızlık duyuyor.

O batı kültürüne ve batının özgürlük anlayışına göre yorum ve değerlendirmeler yapıyor. Başka bir ifade ile bu toplumun bay bayan herkesin bu cinsel sakpın kimselere karşı hoş görülü olması gerektiğini savunuyor LGBT’ye karşı “ben nefret duygusun normal olmadığını savunuyorum” demesinin anlamı budur. Karanlık bir akıl Müslümanların en kalın çizgilerini çiğnemek için harekete geçmiş Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık da buna çanak tutuyor, bu insanlıkla bağdaşmayan, gayretüllaha dokuna bu fiilin faillerine kolaylık sağlanması gerektiğini söylüyor.

KADEM’in rahleyi tedrisatında olgunlaşan bu kadın bu ülkeye bir fayda sağlayamaz, benden söylemesi.

Bunun bir an evvel bu Bakanlıktan alınması lazımdır, elzemdir, vaciptir.

Derya Yanık bu bakanlıkta kaldığı her gün, her saat bu ülkeye zarardır, ziyandır.

Bakan mı arıyorsunuz buyur ben Bakanlık yapayım,

Aile huzuru nasıl oluşur? tüm dünya gıpta ile görsün. Üstelik iki maaşta almam, 8 BİN liralık emekli maaşımı da Bakanlığım süresince tamamını her ay yetimlere hibe edeceğim, sadece bu davranışım toplum yarısına huzur verecek, mutlu olmasına neden olacak.

Ben bir yandan 8 yıl Medrese tahsilini görmüş Arapça bilen bir İslam hukukçusu, diğer yandan da Kimya fakültesini okuyup 27 yıl muallimlik yapmış pozitif bilim insanıyım.

Ben 40 yıllık evliyim,

Ben 3 kız, üç 3 erkek tamamı üniversite mezunu 6 çocuk babasıyım,

Ben eğitimci yazarım, şimdiye kadar 1500 makale 500 şiir yazdım. Ayrıca Manevi Danışmanlık sertifikası sahibiyim.

Ben insan hakları aktivistiyim,

Hepsinden daha önemlisi ben Müslümanım.

Tekrar ediyorum, Derya Yanık bir an evvel bu Bakanlıktan alınmalı ve benim kendi adıma sıraladığı vasıflara haiz bir erkeğin bu makama getirilmesi lazımdır.

Ailenin annesi var da babası yok mu? Niye hep kadın seçiliyor? Bir de iyi bir aile babası Aile Bakanı olsun, belki Aile bakanlığını daha iyi yapacak, değil mi?

Şimdi birileri diyecek ki bak bak nasıl da kendi reklamını yapıyor, yahu ben konuşmuyorum derdim konuşuyor, ben halimden razıyım ama ülkem her geçen gün aile ve değerleri konusunda kan kaybediyor.

Ben Türkiye Aile Meclisi Güney Doğu Bölge Başkanıyım, içim yanıyor içim. Ben dert etmeyeyim de kim dert etsin!?

Allah beteri beterden saklasın, amin demeniz dileğiyle.

KAYNAK: Eyüphan KAYA, Akasyam Haber