Resmi makamların açıklamaları ve ülke medyasına yansıyan bilgilere göre, İran'ın bu adımı atmasının arkasında stratejik özerklik ve güvenlik endişeleri yatıyor. GPS sisteminin ABD ordusu tarafından kontrol edilmesi, olası bir kriz anında hizmetin kesintiye uğratılabileceği veya manipüle edilebileceği endişesini beraberinde getiriyor. Son yıllarda ülke genelinde yaşanan ve konum verilerinde büyük sapmalara yol açan GPS sinyal kesintilerinin de bu kararda etkili olduğu belirtiliyor.
Bu çerçevede İran, ilk adım olarak Çin ile stratejik bir iş birliğine giderek Beidou navigasyon sistemini kullanmaya başladı. İki ülke arasında yapılan anlaşmalar neticesinde İran'ın, hem sivil hem de askeri alanda Beidou altyapısından faydalanmasının önü açıldı. Beidou sisteminin, özellikle Asya bölgesinde GPS'e kıyasla daha yüksek hassasiyet sunması ve sinyal karıştırma gibi dış müdahalelere karşı daha dirençli yapıda olması, Tahran'ın bu tercihinde önemli bir faktör olarak görülüyor.
Ancak İran'ın nihai hedefi, kendi ulusal uydu navigasyon sistemini kurarak bu alanda tam bağımsızlığı sağlamak. İran Uzay Ajansı'nın yürüttüğü çalışmalar bu yönde ilerliyor. Ülkenin kalkınma planlarında, yörüngeye kendi konumlandırma uydularını gönderme hedefi açıkça yer alıyor.
Son yıllarda "Nour", "Pars-1" ve "Soraya" gibi yerli üretim uyduları "Kasıd" ve "Simurg" gibi fırlatma araçlarıyla başarıyla yörüngeye yerleştiren İran, uzay programında önemli bir yetkinlik kazandı. Bu tecrübenin, gelecekte kurulması planlanan ulusal navigasyon sistemi için temel oluşturacağı ifade ediliyor. Yetkililer, Beidou sistemine geçişi, yerli sistem tam olarak faaliyete geçene kadar GPS'e olan bağımlılığı ortadan kaldıracak bir ara çözüm olarak değerlendiriyor.





