Sudan’da iç çatışma çıkmasından korkuluyor. Siyasi Hareketlerin ve halkın elinde 4 milyon silah olduğu tahmin ediliyor. 

Sudanlılar, “orduların” çokluğu, başkent Hartum’da konuşlanan eski milislerden eli silah tutanların ve barış anlaşmalarını imzalayan silahlı hareketlerin orduları yüzünden her an bir çatışma çıkmasından korkuyor. Barış anlaşmalarını imzalayan üç hareketin sıfatı isyancı hareketlerden “silahlı mücadele hareketlerine” dönüştürüldü ve komutanları geçiş hükümetine katıldı. Bununla birlikte Sudan Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Orgeneral Muhammed Hamdan Dakalu liderliğindeki Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) yanı sıra iki hareket daha barış anlaşmalarını hala imzalamadı. Öte yandan diğer güçlerin yakında Libya'dan dönmesi bekleniyor.

Darfur'dan gelen silahlı bir grup Olimpiyat Komitesi’nin binasını ele geçirirken, geçen hafta polisin kontrol altına aldığı silahlı bir grup içindeki çatışmanın ardından insanlar endişelenmeye başladı. Silahlı grubun Olimpiyat Komitesi’nin binasından çıkması için çağrı yapıldıktan sonra neredeyse bir kriz patlak veriyordu. Ardından HDK Komutan Yardımcısı Abdurrahim Dakalu öfke saçan açıklamalarda bulundu. Dakalu bu kuvvetlerin başkentin içinde ve dışında ne zaman isterlerse olmaları konusunda ısrar etti. Bazıları bunun “kabile” boyutu olduğunu söyledi.

Militanların ve vatandaşların elinde toplamda 4 milyon silah olduğu tahmin ediliyor. Bu da Birleşmiş Milletler’i (BM) uyarı çanlarını çalmaya itti. Bu durumu Sudan’daki demokratik geçişi sekteye uğratabilecek en büyük tehdit olarak gören BM, orduların sorununa çözüm bulunmasına yönelik çağrıda bulundu.

Ordu ve Milisler

Yarım yüzyıldan fazla bir süreden beri Sudan ordusuyla savaşan tek bir “milis” veya isyancı bir güç vardı. Bu, Sudan ordusunun komutanları tarafından kurulan güney Ananya güçleri ile başladı. Ananya güçleri bağımsızlıktan, 1972 yılında isyancı güçler ile merkezi hükümet arasında imzalanan Addis Ababa Barış Anlaşması’na kadar hükümet güçlerine karşı savaştı. Sudan Devlet Başkanı Cafer Muhammed en-Numeyri döneminde imzalanan anlaşma uyarınca savaş 10 yıllığına durduruldu ve bu güçler Sudan ordusuna alındı.

Ancak düzenli orduya alınan Ananya güçleri içindeki subayların, merhum Albay John Garang de Mabior önderliğinde Sudan Halk Kurtuluş Hareketi (SPLM) bayrağı altında isyan etmesiyle savaş tekrar patlak verdi. SPLM 1983 yılında Sudan hükümetine karşı savaş başlattı. Savaş 2005 yılında imzalanan Naivasha Anlaşması ile sona erdi. Anlaşma uyarınca SPLM adını taşıyan kuvvetler tanınarak liderleri merkezi hükümete alındı. SPLM lideri John Garang, Cumhurbaşkanı’nın ilk yardımcısı oldu. Garang ünlü bir uçak kazasında hayatını kaybettikten sonra yerine Güney Sudan'ın şu anki Devlet Başkanı Salva Kiir Mayardit geldi.

2003 yılında Darfur bölgesindeki bazı kişiler isyan etti ve iki silahlı hareket oluşturdular (Sudan Kurtuluş Hareketi (SLM/AM) ve Adalet ve Eşitlik Hareketi (JEM)). İki hareket İslamcıların rejim döneminde Sudan ordusuna karşı savaş başlattı. Daha sonra ikisi SLM/AM adı altında olmak üzere toplamda üç harekete bölündüler. Bu hareketlerin içerisinde bölünmeler devam etti ve onlarca silahlı grup doğdu. Bu hareketler 2020 yılının Ekim ayında Cuba Barış Anlaşması imzalanıncaya dek Sudan ordusu ile savaşmaya devam etti.

Bu hareketlerle imzalanan barış anlaşmasında, hareketlerin içindeki unsurların anlaşmanın imzalanmasından sonra 60 gün içerisinde Sudan ordusuna entegre edilmesi, tekrar eğitilmesi ve terhis edilmesi öngörülüyordu. Ancak merkezi hükümetteki yetkililer belirlenen süreye uymadığı için bu güçler, güvenlik düzenlemeleri tamamlanıncaya kadar tüm mühimmatları ve mekanizmalarıyla başkent Hartum’a akın ettiler. Bu, vatandaşların, şehirler içinde ve siviller arasında çatışmalar çıkma olasılığına ilişkin endişelerini artırdı.

Barış Dairesinin Dışındaki İki Hareket

Abdulaziz el-Hulu liderliğindeki Sudan Halk Kurtuluş Hareketi-Kuzey Örgütü (SPLM-N) ve Abdulvahid Nur liderliğindeki SLM/AM ekipmanları ve savaşçıları ile en büyük silahlı hareketler arasında kabul edilmelerine rağmen Cuba Barış Anlaşması’na imza atmadı.

SPLM, Güney Sudan'daki ana hareketin yanında yer alan ve güneyden ayrıldıktan sonra güçlerini koruyan Sudanlı savaşçılardan oluşuyor. SPLM daha sonra tekrar isyan etti ve halihazırda Güney Kordofan eyaletine bağlı Kauda bölgesini ve Mavi Nil eyaletindeki bazı bölgeleri kontrol ediyor. Darfur’daki SLM/AM’de kendi içerisinde bölündü. Darfur’un Marra Dağı’ndaki bazı bölgeleri kontrol eden kanatın liderliğini Abdulvahid Muhammed Nur üstleniyor. İslamcı örgütlerin içerisinde çatırdamalar başladıktan sonra Sudan’ın devrik cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir, HDK olarak bilinen teşkilatı kurdu. Teşkilatın kurulma amacı Darfur’daki silahlı hareketlerle mücadele etmekti. Beşir daha sonra düzenli ordu tarafından devrilme olasılığına dair şüpheleri gittikçe artınca teşkilatı kendisine bağlı güçler olarak kullanmaya başladı.

Ancak bu kuvvetler devrim ile birlikte Beşir’den vazgeçti. Askeri yönetime, değişim talep eden kitlelerin yanında yer almaları için baskı yapma noktasında önemli bir rol oynadılar. HDK’nin oynadığı bu rol, varlığı ve hatta bir dizi önemli tesisi “kontrol altına almasıyla” birlikte HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dakalu, Askeri Geçiş Konseyi üyeliğine ve ardından siviller ve askeri liderler arasında iktidar paylaşımını öngören anayasa belgesi imzalandıktan sonra Egemenlik Konseyi başkan yardımcılığına seçildi.

Bu hummalı atmosfer içerisinde başkent Hartum beşten fazla orduya ev sahipliği yapıyor. Bunlar; düzenli ordu, HDK, SLM/AM-Minavi kanadı, Cibril İbrahim (Maliye Bakanı) liderliğindeki JEM ve ana hareketlerden ayrılan hareketlere bağlı diğer güçler. Hepsi Hartum'un yollarında ve sokaklarında tam teçhizatlı bir şekilde 4x4 arabalarıyla dolaşıyorlar.

Hiç kimse Sudan’daki aktif savaşçı ve silah sayısını tam olarak bilmiyor. Ancak bazı tahminlere göre başta Libya olmak üzere alev almış komşu ülkelerden Sudan’a silah yapmasıyla sivillerin ve militanların elinde 4 milyondan fazla silah bulunuyor. Sudan’daki silahlı hareketlere bağlı Sudanlı savaşçılar Libya savaşına katılmıştı ve Libya Anlaşması’nın imzalanmasının ardından ülkeye geri dönmeleri bekleniyor.

Uyarı Çanları

Sudan’da BM Entegre Geçiş Yardımı Misyonu (UNITAMS) Başkanı Alman Volker Perthes BM Güvenlik Konseyi’nde verdiği ilk brifinginde uyarı çanlarını çaldı ve “Üç ordu varken Sudan’da barışın sağlanması mümkün değil” dedi. Aslına bakarsak Sudan’da üç ordudan daha fazla ordu bulunuyor.

Perthes’in uyarı çanı, çalınan tek uyarı çanı değil. Zira Hartum’daki “Tamazuj” hareketlerinin birinden ayrılan iki örgüt arasında yaşanan silahlı çatışma, karşılıklı ateş etmeleri, SLM/AM-Minavi kanadı tarafından Sudan Olimpiyat Komitesi ofislerine el konulması ve buna eşlik eden olaylar bir uyarı çanından daha fazlası sayılıyor.

Cuba Anlaşması

Emekli güvenlik uzmanı Tümgeneral Muhammed el-Emin İsmail el-Meczub, Cuba Barış Anlaşması’nın içinde yer alan güvenlik düzenlemeleri, geçiş hükümetine önceki rejimden miras kalan tüm güçleri ve milisleri kapsadığı ve birleşme ve terhis süreçlerine dahil olan güçlerin sayısı ve toplanma alanları belirtilmediği için anlaşmada temel bir eksiklik olduğunu söyledi.

Emekli güvenlik uzmanı sayıları ve yerleri belli olmayan bu kuvvetlerle birlikte güvenlik düzenlemeleri için mali kaynak sağlanamamasının, anlaşmada öngörülen birleşme ve terhis süreçlerini -anlaşmanın imzalanmasından sonra 60 gün içerisinde başlatılması öngörülüyordu- geciktirdiğine inanıyor. Meczub “Bu orduların Hartum’a gelmesi hükümeti oldu-bittiye getirdi” dedi.

Yönetimin Hartum’da bu güçlerin var olma olasılığından korktuğunu reddeden Meczub, yalnızca bu güçler arasında çatışmalar çıkma ihtimaline karşı uyarıda bulunarak “En güvenli başkentler arasında sınıflandırılan Hartum’da güvenlik sızıntıları ve ihlalleri ortaya çıkmaya başladı. Ancak yönetimin endişe ettiği şey bu ordular değil. Bu milisler ve başka düzenli kuvvetler arasında bir çatışmanın patlak vermesinden korkuluyor” dedi.

Meczub’a göre kuvvetlerin üyeleri arasında genel çatışmalara evrilebilecek bireysel çatışmaların patlak verme ihtimali tehlike oluşturuyor. Meczub bununla mücadele etmek için Güvenlik ve Savunma Konseyi’nin vakit kaybetmeden bu kuvvetlerin toplanma merkezlerinin belirleneceği ve gerekli para sağlanamasa bile acilen güvenlik düzenlemelerine başlanacağı bir toplantı düzenlemesinin önemini vurguladı.

Meczub şu anda yaşanan bazı karışıklıkları Cuba Barış Anlaşması ile ilgili bir eksiklik ve zayıflığa bağlayarak “Anlaşma pek çok kompliman içeriyor. Bu yüzden birçok detay çözümsüz bir şekilde bırakılmış. Anlaşmayı uygulama zamanı gelince ayrıntılar şeytanı ortaya çıktı” dedi.

Ülke dışından gelenler de dahil olmak üzere Hartum’a giden kuvvetlerin sayısındaki artışa dikkat çeken Meczub “Lübnan’dan Sudan’a doğru giden kuvvetler var. JEM, SLM/AM ve Tamazuj hareketlerini takip ediyorlar. Şu anda Hartum’da bulunan JEM, SLM/AM ve Tamazuj hareketlerinin ordularının yanı sıra Libya’dan bu hareketleri destekleyerek gelen gruplar var. Buna ek olarak da Abdulaziz el-Hulu ve Abdulvahid Nur’un gruplarının orduları var” dedi.

Bununla birlikte ordunun bu kuvvetleri içine alma gücüne güvenen Meczub “Silahlı kuvvetler, krizleri meydana gelmeden önce tahmin etmelerini sağlayacak şekilde Genel İstihbarat Teşkilatı ile koordineli olarak istihbarat hazırlığı yaptığından, aralarına katılacak herhangi bir gücü içine almaya ve eğitmeye hazır” dedi.

Askeri güvenlik kurumları tarafından güvenlik düzenlemelerinin uygulanmasını hızlandırmanın önemini vurgulayan Meczub, kendisine göre başarısız olan Naivasha Barış Anlaşması’na işaret ederek güvenlik düzenlemelerinin siyasi müzakerecilere bırakılmamasını söyledi. Meczub “Naivasha anlaşmasını zayıflatan şey, müzakere heyetinin siyasi olması ve buna rağmen güvenlik düzenlemelerini uygulamasıydı” dedi.

Meczub ordu içinde hızlı müdahale fırkası veya özel kuvvetlere dayandırılarak HDK’yi entegre etmede askeri zorluklar çıkacağını düşünmüyor. Ancak böyle bir adımda karşılaşılacak tehlike HDK komutanlığının akıbetinde gizli. Meczub “Komutanlık nereye gidecek?” dedi.

Meczub “sızıntıları” bazı silahlı mücadele hareketlerinin entegrasyon düzenlemelerini HDK entegrasyonu ile ilişkilendirmesine ve aynı şekilde Hartum’dan çıkışlarını da HDK’nin çıkışı ile ilişkilendirmesine bağladı.

Meczub silahlı kuvvetler ile HDK arasında ittifak kurulmasının mümkün olmadığını çünkü HDK’nın ideolojisinin bu hareketlerle mücadele etmeye dayandığını söyledi.

Şarku'l Avsat