Filistinliler acı çekerken, dünya İsrail’in uluslararası hukuku ihlal etmesine karşı hesap sormayı reddediyor.

İsrail'in 19. ayına giren Gazze soykırımı, kuşatma altındaki bu topraklarda tüm yaşamı yok etmeyi ve hayatta kalmanın temellerini sökmeyi amaçlıyor.

Gazze'deki insanlar füze saldırıları, hastalık, açlık ya da çökmüş sağlık sistemi yüzünden ölüyor; bedenleri acı içinde zayıfladıkça hastalık onları ele geçiriyor.

Gazze'de her yol ölüme çıkıyor. Ölüm o kadar sık ve sıradan hale geldi ki, Filistinliler aynı anda birden fazla ölüm şekliyle yüzleşebiliyor; örneğin, açlıktan korunmak için yardım mutfakları önünde sıraya girip beklerken İsrail uçaklarının bombardımanına maruz kalıyorlar.

Bunun son örneği, güneydeki el-Mavasi bölgesinde yaşandı. Bir gönüllü Middle East Eye’a şöyle anlattı:

"Çocuklara yemek dağıtmakla meşguldüm... Bir göz açıp kapayıncaya kadar her şey altüst oldu. Her yer kanla doldu, çocukların ve kadınların çığlıkları yükseldi, yemek dolu tencereler etrafa saçıldı, mutfak bir anda ateş topuna döndü."

Yerel medya raporlarına göre, Ekim 2023'te başlayan savaşın ardından İsrail, Gazze'de 26 yardım mutfağını ve 37 yardım dağıtım merkezini hedef aldı.

Bu mutfaklar genellikle sadece mercimek, fasulye ve pirinç gibi temel yiyeceklerden oluşan düşük kaliteli yemekler sağlasa da, Filistinliler bir tabak yemek alabilmek için saatlerce kuyruklarda bekliyor. Bu, Gazze’deki insani felaketin ne durumda olduğunun göstergesidir.

Birçok aile, asgari düzeyde bile yiyecek temin edemez oldu. Kalabalık yardım mutfakları, açlığa karşı son sığınak haline geldi.

Felç Edici Abluka

Bu kalabalıklar yeni felaketler de doğurdu. Örneğin Ocak ayında, beş yaşındaki Abdul Rahman Nabhan, Nuseyrat Kampı’ndaki bir barınakta kaynar bir yemek kazanına düştü. Ağır yanıklar aldı ve daha sonra hayatını kaybetti.

İsrail’in imha savaşıyla birlikte Gazze genelinde yardım mutfakları yaygınlaştı. Gönüllüler ve hayır kurumları tarafından yürütülen bu mutfaklar, yaygın yoksulluk ve açlığı hafifletmeye çalışıyor. Ancak İsrail’in Gazze’ye temel gıda maddelerinin girişini engelleyen ablukası nedeniyle bu çalışmalar büyük ölçüde sekteye uğradı.

Mart ayı başından bu yana İsrail, Gazze'ye tek bir gıda tırının girişine izin vermedi. Tüm fırınlar, yakıt ve un eksikliği nedeniyle kapandı. Çoğu yardım kuruluşu faaliyetlerini durdurdu veya sınırladı. İki milyonluk Gazze nüfusu tam bir felaketle karşı karşıya.

Aynı zamanda, on binlerce çocuk ağır yetersiz beslenme tehdidi altında. Bu durum, çocukların gelecekteki gelişimi açısından da büyük bir risk oluşturuyor.

Filistin Yönetimi'nin İsrail ve ABD'ye bağımlılığı
Filistin Yönetimi'nin İsrail ve ABD'ye bağımlılığı
İçeriği Görüntüle

Bushra al-Khalidi (Oxfam Bölge Politikası Sorumlusu), MEE’ye verdiği demeçte şunları söyledi:

"Çocuklar günde bir öğünden az yemek yiyor ve bir sonraki öğüne ulaşmakta zorlanıyor. Herkes sadece konserve gıdalarla hayatta kalmaya çalışıyor... Gazze'de yetersiz beslenme ve kıtlık koşulları hızla yayılıyor."

Açlık Siyasi Baskı Aracı Yapılamaz

Tüm bir halka -erkek, kadın ve çocuk- karşı açlığı siyasi baskı aracı olarak kullanmanın hiçbir gerekçesi olamaz. Ancak İsrail, bu politikayı cezasız bir şekilde sürdürmeye devam ediyor. Aşırı sağcı bakanlar, Gazze'ye "bir gram gıda ya da yardım" bile sokulmaması gerektiği yönünde soykırımcı söylemlerini artırıyor.

İsrail, dünyanın uluslararası hukuku ve insani ilkeleri koruma konusunda ciddi bir iradesi olmadığını gördü. Müttefikleri, Gazze’deki toplu cezalandırma politikasına karşı sağlam bir duruş sergilemiş olsaydı, İsrail en azından kendi çıkarlarına ve uluslararası ilişkilerine zarar gelmesinden korkarak geri adım atmak zorunda kalabilirdi. Ancak bu hiçbir zaman olmadı.

Dolayısıyla Gazze’deki açlıktan sadece İsrail sorumlu değil. İsrail’i ekonomik, siyasi veya askerî olarak desteklemeye devam eden herkes, bu suçun bir parçasıdır.

Ayrıca sessiz kalanlar da, Siyonist savaş suçlularına suçlarını daha da ileri götürmeleri için yeşil ışık yakmaktadır.

Ahmed Abu Artema, Middle East Eye