İsrail'de Gazze Savaşı'nın geldiği çıkmaz, yalnızca diplomasi ve uluslararası kamuoyunda değil, artık bizzat ülke içinde de ciddi bir krize dönüşmüş durumda. Ailelerin kurduğu çatı platform tarafından yapılan açıklamada, Başbakan Binyamin Netanyahu hükümetinin müzakere heyetini geri çekme kararı kınanarak, bunun esir yakınlarına ihanet olduğu belirtildi.

Platformdan yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Hayali bir zaferin yanlış bir tasvirini sunma yönündeki hiçbir çaba başarılı olmayacaktır. Yakınlarımızı geri almak için mücadelemiz sürecek. Birinin aklını başına toplayıp herkesi geri getirecek cesur ve doğru kararı vereceği umuduna sarılacağız.”

Netanyahu’nun Doha’daki müzakere heyetini 20 Mayıs’ta geri çağırmasının ardından, orada kalan grup üyeleri de çekildi. İsrail'in, ABD baskısıyla şekillenen süreçte kalıcı bir ateşkesi değil, yalnızca geçici bir “aralık” stratejisini benimsediği ve Hamas’ın taleplerine ciddi karşılık vermediği ifade ediliyor.

Savaşa Askerden İtiraz: "Bu Savaşın Kendisi Güvenliği Tehdit Ediyor"

İsrail’in Gazze’ye dönük saldırıları yalnızca sivil kayıplarla değil, aynı zamanda ordu içindeki disiplin krizleriyle de gündeme geliyor. Son olarak, 270 gün görev yaptıktan sonra yeniden yedek olarak çağrılan Yüzbaşı Ron Feiner, emre itaatsizlik gerekçesiyle 20 gün hapse mahkûm edildi. Ancak cezadan çok, verdiği demeçler dikkat çekti:

“Esirler artık hükümetin önceliği değil. Birliğimdeki askerler yorgun, umutsuz ve bu savaşın siyasi bir hesap olduğunu görüyor. Onları cepheye gönderemem. Bu savaşın kendisi artık İsrail’in güvenliğini tehdit ediyor.”

Feiner’in bu çıkışı, İsrail'de kurulan "Esirlerin Askerleri" adlı grubun da desteğini aldı. Grup, Feiner’in cezasının “halk desteği tükenmiş bir savaşın üzerini örtemeyeceğini” vurguladı.

İsrail Ordusu İnsan Kaynağı Kriziyle Yüz Yüze

İsrail ordusu, Gazze'deki yeni kapsamlı saldırı için on binlerce yedek askere celp gönderdi. Ancak artan sayıda yedek asker, saldırıların artık esirlerin hayatını tehlikeye attığı ve siyasi bir manevra haline geldiği gerekçesiyle göreve gitmeyi reddediyor. Özellikle ultra Ortodoks Haredi erkeklerinin orduya katılımı da istenilen düzeyin çok altında kaldı. 19 bin celpten sadece 200’ü silah altına alındı.

İsrail Savunma Bakanlığı, zorunlu askerlik hizmetini tamamlayanların 41 yaşına kadar yedek olarak göreve çağrılabileceğini belirtiyor. Ancak bugün gelinen noktada ne ordunun celp sayısı açıklanıyor ne de reddeden askerlerin oranı kamuoyuyla paylaşılıyor.

Edep tanımazlığa hapis cezası: Kanun sadece onlara değil, tüm ifsat odaklarına uygulanmalı!
Edep tanımazlığa hapis cezası: Kanun sadece onlara değil, tüm ifsat odaklarına uygulanmalı!
İçeriği Görüntüle

Tüm Bu Güce Rağmen Sivil Katliam: Sessiz Bir Yenilgi

İsrail’in on yıllardır en gelişmiş savaş teknolojisine sahip ordusu, son aylarda yoğun hava saldırıları, topçu atışları ve insansız hava araçlarıyla Gazze'yi hedef almaya devam ediyor. Ancak askeri üstünlüğe rağmen, sahada elde ettiği “zafer” olarak lanse edilen başarılar yalnızca sivil ölümleriyle ölçülüyor. Son 24 saatte Gazze’de 107 Filistinlinin hayatını kaybettiği bildirildi.

Bu tablo, İsrail’in propaganda organlarında zafer olarak gösterilmeye çalışılsa da, sahada karşılaştığı direniş ve artan uluslararası tepkiyle birlikte, askeri zafer söyleminin içinin boş kaldığını ortaya koyuyor. Yüksek teknolojiyle yürütülen bu savaş, esirleri kurtaramıyor, hükümet krizini çözemiyor, toplumu birleştiremiyor ve artık askerlerini bile ikna edemiyor.

İsrail, en gelişmiş silah sistemleriyle yürüttüğü bu saldırılarda askeri olarak zafer ilan edemez hâle gelmiş durumda. Çünkü savaş artık sadece cephede değil; toplumun vicdanında, askerlerin zihninde ve uluslararası kamuoyunun nezdinde kaybediliyor. Her sivil ölümü, her ret edilen celp ve her protesto açıklaması, bu savaşın teknik olarak değil ama ahlaki ve stratejik olarak iflas ettiğini gözler önüne seriyor.