Batı düşünce tarihinin temellerini atan Yunanlar, felsefî temellerini Sokrates, Eflatun ve Aristoteles vasıtasıyla sistemleştirip kitabî olarak muhafaza ettiler. Yunan tarihinde önemli bir mevkie sahip olan “Helenistik Dönem”, Yunanların Doğu kültürleri ile temasa geçip birbirilerini etkileme dönemi olarak kabul edilir.

Bu yazıda bu karşılıklı etkileşimin keyfiyetine değinilecek ve Batı aklının “yegane kurucusu” sayılan Yunanların yanında, Doğu kültürlerinin de bu aklın teşekkülünde hissedar oldukları beyan edilecek...

Büyük İskender’in Asya seferleri vesilesiyle Doğu'ya ulaşan Yunan kültürü, Doğu uygarlıkları ile karışarak Helen kültürünü ortaya çıkardı, Büyük İskender'in galip geldiği bölgelerde krallıklar kuruldu. Bu krallıklar vasıtasıyla Doğu'da intişâr eden Yunan dili, bir zaman sonra Orta Asya ve Hindistan'da resmî dil hâline geldi. Yunan dili, bu zaviyeden bakıldığında Helen Kültürü’nün kilit taşlarından biri sayılabilmektedir. Batı'da hâlâ büyük öneme sahip olan Yunan dili, birçok bilimsel araştırma için bilinmesi şart koşulan bir şeydir. Dinler tarihi, bilim tarihi ve felsefe ile uğraşanların bu dili bilmeden pek fazla derinleşemeyeceği söylenir.

Büyük İskender'in kurduğu bu söz konusu krallıklar da yerel kültürden ve uygulamalardan etkilenmiştir.

Persler yenildiklerinde Yunan krallıkları, Pers saray kültürünü; yani saray giyimini, tören uygulamalarını ve saygı sunma tarzlarını benimsemiştir.

Heredot Tarihi müellifi Herodotos ile başlayan Batı-Doğu ayırımı, Helen Kültürü’nün teşekkülüyle ortadan kalkmış oldu. Büyük İskender'in bir Baktriya prensesi ile evlenmesi ve ondan çocuk sahibi olması hem Asya kıtası hem de Avrupa kıtasını sembolik olarak birleştirmiş oldu. Bu Doğu-Batı kaynaşması en ileri seviyede Grek-Hint Krallığı’nda görüldü. Yunan kültürü Hint kültürüne öyle etki etmişti ki, bu tesir sanat alanında bariz bir surette kendini gösteriyordu.

Örneğin Gandhara döneminde yapılan bazı Buda tasvirlerinde, Buda adeta Herakles'in himayesinde gösterilmektedir. Budist-Yunan sanatı, Helen Kültürü’nün bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır.

Helen Kültürü’nün yayıldığı yerlere, Anadolu-Yunan felsefesi etki ederek özellikle Doğu uygarlıklarında hâkim olan dinî inançlara felsefî fikirlerin karışarak yeni bir düşünce biçiminin oluşmasına sebep olmuştur. Mamafih Doğu inançları, Batı'ya tesir ederek Avrupa'da pagan kültürünün intişarı ile sonuçlanmıştır.

Helen Kültürü’nde ontolojik ve epistemolojik fikirlerden ziyade aksiyolojik fikirler ön plandadır; yani Helen felsefesinin ahlâk felsefesi olduğunu söylesek yeridir. Ahlâk felsefesinin öne çıkış sebebi ise Doğu inançlarında yaygın olarak bulunan pagan ve ahlâkî erdemlere dayanan spritüal tasavvurlardır.  

Septisizm, Stoacılık ve Epiküroscu hazcılık gibi felsefî akımlar da bu dönemde, yine Doğu inançların tesiriyle ortaya çıkmışlardır. 

Doğu kültürlerinin etkisi sadece felsefe alanında kalmayıp şiir, düzyazı türleri, tiyatro, mimarî, yönetim, toplum kurumları, eğitim, yaşama biçimi, yontu gibi değişik alanlarda da olmuştur. Bu gelişmelerin hepsi Helenistik dönemde vuku bulmuştur. 

Batı tarihçilerinin Helenistik Dönemi, Yunan medeniyetinin gelişmesinde bir duraklama dönemi olarak görüyor olması, Yunan aklının oluşmasında Doğu düşüncesinin ehemmiyetli bir rol oynadığını, Batı merkezci bir dünya tasavvurundan dolayı kabul etmek istememelerinden kaynaklanmaktadır.


Baran Dergisi 680. Sayı