ABD’nin Afganistan ve Irak işgalleri, yüz binlerce insanın katledilmesine neden olmuştu. Ortadoğu’da yaşanan bu yıkımın ardından Washington’un desteğiyle Gazze, bugün kan gölüne dönmüş vaziyette. Aynı zihniyet, Latin Amerika’da da baskı politikaları ve askerî tehditlerle kendisini hissettiriyor. Venezuela yönetimine göre bu tabloyu besleyen asıl güç, Siyonist ağ ve onun en büyük destekçisi olan ABD’dir.
Maduro’nun yıllar önceki uyarısı
Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro, geçmiş yıllarda yaptığı bir konuşmada Siyonist Yahudilerin tehlikesine dikkat çekmişti. Maduro’nun o konuşmadaki ifadeleri şöyle:
“Bugün de aynı. Filistin halkını yok etmek istiyorlar. Dahası, tüm Arap halkını, tüm Müslüman halkını yok etmek istiyorlar. Bir nefret ideolojisi ektiler, baskın ideolojisi. Bunu 75 yıldır Batı'nın desteğiyle ekiyorlar. Beni dinleyen iyi niyetli dünyaya sesleniyorum, dikkat! Amerika Birleşik Devletleri'nin, Avrupa'nın ve dünyanın kadınlarına ve erkeklerine sesleniyorum, dikkat! Nazi ideolojisinden daha tehlikeli bir ideoloji ektiler. Önce Filistin halkına karşı. Baskın, imha, soykırım, atom bombaları. Sonra da tüm Arap halkları, tüm Müslüman halklar geliyor. Ve ondan sonra da biz Hristiyanlar, Katolikler için gelmek istiyorlar. Soykırıma zamanında dur diyelim. Siyonist soykırıma zamanında dur diyelim, sevgili halkına karşı.”
Yıllar sonra yeniden gündemde
Gazze’de aylardır süren soykırım, Maduro’nun bu sözlerinin yeniden hatırlanmasına yol açtı. O dönem bir uyarı olarak dile getirilen ifadeler, bugün yaşanan gelişmelerle birlikte küresel ölçekte kendini gösteriyor. Aynı Siyonist ağ bugün elini Venezuela’ya da uzatıyor. ABD, farklı bahaneler üreterek Caracas’a baskı kuruyor, bölgeye askerî müdahale zemini hazırlamaya çalışıyor. Latin Amerika’nın bağımsız çizgisi hedef alınırken, Gazze’de işlenen katliamlarla aynı güç merkezinin imzası öne çıkıyor.
Venezuela, Gazze’de yürütülen operasyonları “soykırım” olarak tanımlıyor ve uluslararası toplumu harekete geçmeye çağırıyor.
Küresel çağrı
Maduro’nun yıllar önceki çıkışı, bugünkü şartlarda yalnızca bir hatırlatma değil, aynı zamanda küresel bir çağrı niteliği taşıyor. Filistin’de akan kanın durdurulması için uluslararası toplumun sessiz kalmaması gerektiği vurgulanıyor. Tüm dünyanın her yönüyle çirkin, ahlaksız, hain, sahtekâr, korkak ve düzenbaz katil Yahudiye karşı teyakkuzda olması gerekiyor. Çıfıt Yahudi insanlık düşmanı olarak yaşamını sürdürüyor ve gözlerini yalnızca Filistin’e değil, dünyanın her köşesine dikmiş durumda.




