Türkiye’de süresiz nafaka uygulaması, yıllardır büyük bir tartışma konusu olmaya devam ediyor.
Türkiye Gazetesi'nden İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Fehim Üçışık, bu uygulamanın hem ulusal hem de uluslararası hukuka aykırı olduğunu belirterek, devletin sosyal güvenlik yükümlülüğünü şahıslara devretmemesi gerektiğini vurguladı.
Uluslararası ve Ulusal Hukuka Aykırı
Prof. Dr. Üçışık, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ne ve Avrupa Sosyal Şartı’na göre, muhtaç durumdaki kişilerin sosyal yardım hakkının devlet tarafından sağlanması gerektiğini hatırlattı. Ancak Türkiye’de boşanmış eşin, sosyal yardımlardan dışlanarak yıllarca eski kocasına bağımlı bırakılmasının büyük bir çelişki oluşturduğunu ifade etti.
1982 Anayasası’nda herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu belirtilirken, boşanan kadınların bu hakka erişimlerinin engellenmesi ve nafaka yükümlülüğünün süresiz hale getirilmesi, devletin kendi anayasasına aykırı hareket ettiğinin bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.
Dar Gelirli Erkekler İçin Büyük Bir Tuzak
Asgari ücretle geçinen ya da ekonomik olarak zor durumda olan eski eşlerin, yıllarca süresiz nafaka ödemeye mahkûm edilmesi, yeni bir aile kurmalarını da imkânsız hale getiriyor. Prof. Dr. Üçışık, sosyal güvenlik sisteminin devreye girmesi gerektiğini belirterek, “Devlet, sosyal güvenlik hakkını sağlama yükümlülüğünü boşanan kişilerin eski eşlerine devredemez” diyerek bu durumun düzeltilmesi gerektiğini ifade etti.
Nafaka Sisteminde Acil Reform Şart!
Türkiye’de süresiz nafaka zulmüne karşı giderek büyüyen bir toplumsal tepki var. Prof. Dr. Üçışık, nafaka konusunda şu önerileri sundu:
-
Süresiz nafaka uygulaması kaldırılmalı, belirli bir süre sınırı getirilmeli.
-
Boşanan ve geçim sıkıntısı çeken kişilere devlet tarafından sosyal yardım sağlanmalı.
-
Ekonomik olarak zor durumda olan erkeklerin, kısa süreli evliliklerden dolayı yıllarca nafaka ödemesi engellenmeli.
-
Boşanan kişilerin yeni bir hayat kurmasını engelleyen adaletsiz uygulamalara son verilmeli.
Süresiz nafaka sisteminin, adalet ve sosyal devlet ilkeleriyle çeliştiğini belirten Üçışık, devletin bu yükümlülüğü şahıslar üzerine yıkmasının kabul edilemez olduğunu vurguladı.
Türkiye’nin, sosyal güvenlik sistemini güçlendirerek bu adaletsizliği ortadan kaldırması gerektiği açıkça ortada.





