LEVHA: 17 Nisan 1983… Gökyüzüne bakıyorum… Aman!.. Bir bulut, ama balık şeklinde son derece güzel ve şeffaf kuyruk ve kanatları var… Dikkatimi teksif etmiş hayran hayran seyrediyorum… Evet; balık… Yerinde sabit duruyor… Rüzgâr’da bir tül gibi hafif hafif oynattığı kanatları ve kuyruğu ne güzel!.. Zevk içindeyim… Zevk içinde!..

*

HUT-Balık. Büyük balık. Şubat ayı içinde güneşin girdiği ve semanın güney yarısındaki Burc’un adı: 414: BÜRGÜT-Yakut Lûgatı’nda “Kartal” demek. (Nesr: Kartal. Akbaba. Arşı taşıyan meleklerden biri. Yarayı deşmek. Eti didiklemek. Ekl. Güneyde “Nesr-ül vâki’” denilen parlak bir yıldız. Batı’daki yıldıza ise “Nesr-ül tair” denir… Nesre: Büyük geniş gömlek. Hayvanın tiksirip burnundan sümük çıkarması. Menazil-i Kamer’den iki yıldız. Nesir olarak yazılmış yazı. Çoğaltmak sûretiyle… Kamer menzillerinden Nesre; Kef harfi, Allah’ın “Şekür” ismi ve Kürsî mertebesi ile ilgilidir… Abdülhakîm Koltuğu ile… İde-Fikir: 20: Kef harfinin ebcedi.)

*

Sene 2000, Kartal Cezaevi’nde Telegram işkencesi bir yanda, İdamla ve Metris hâdiseleriyle ilgili mahkemelerim öbür yanda, aynı arada kendimi asıp kesme fedaî eylemlerim, –çok şükür sağır sultanlar hariç sebebi biliniyor!–, Adlî Tıbb maceram… Ağustos 2000 senesinde, ben ya Adlî Tıb’da iken, yahud henüz Cezaevi’ne döndüğüm sıralarda, adıma açılmış bir internet sitesinde “Angeline-Melek” isimli genç bir kadının teessür ifâdesini, 2014 senesinin Ağustos sonunda yakınlarımın arşivinden öğrenmiş bulunuyorum. Katlanılan çilenin bir tarafının onlar gibi “gerçek imânı hak etmiş” olanlara âit olduğunu bildirmek isterdim - İnşallah o da İslâm’la şereflenmiş olanlardandır… Memleketi, Mauritius isimli bir ada, Cumhuriyetle idare edilen bir Devlet’in: Afrika’nın doğusundaki Madagaskar adasının biraz uzağındaki küçük adalardan, yâni HİND Okyanusu adalarından biri… İnternette İngilizce olarak da bildirilen durumumu öğrenince, ANGELİNA’nın yolladığı mesaj, Mary (Meryem) Stevenson isimli bir kadın şâirin AYAK İZLERİ başlıklı şiiri: Bir gece, bir adamın gördüğü rüyâ / Kumsal boyunda Tanrı ile beraber yürürken / Tam karşılarında sanki gökyüzünde bir sahne / Hayatından bölümler geçiyormuş / Farketmiş ki kumda iki çift ayak izi / Biri kendinin diğeri O’nun / Son sahne geçtikten sonra / Tekrar bakmış kumdaki izlere / Gördüğü hayatı boyunca pek çok yerde / Sadece bir çift ayak izi / Ve hayatının hep acı ve en zorlu günlerinde böyle / Karar vermiş sorup söylemeye / –“Tanrım senin yolunu takib edersem / bütün hayat yolculuğumda yanımda olacaktın / Oysa farkettim ki en çok ihtiyaç duyduğum zamanlar / Kumda yalnız bir çift ayak izi var / O zor ânlarda / Neden beni terkettin?”– / Cevab gelmiş / –“Ben seni seviyorum ve hiçbir zaman terketmem / Hayatının imtihan ve acı zamanları / Senin bir çift ayak izi gördüğün zamanlardır / Benim seni kucağımda taşıdığım ânlardır / Ki bu yüzdendi - daha derindi ayak izleri!”–

*

Pek çok, özellikle kadın şâirlerin yazdığı şiirlere ve birtakım hikâye yazarlarına ilhâm vermiş olan İncil’deki bir parçadan, bir de AYAK İZLERİ şiiri doğmuş. Allah’a güvenerek hayatlarını düzenleyenlere Allah’ın yardım edeceğine dair bu kıssada, Hazret-i İsâ’nın kastedildiği zannediliyor-muş. Yahud adaya ismi verilen “Mauritius” isimli “şehid” zencinin.

*

NUN-Balık. Kalem. Kılıç. Nur. İnsan. Yüksek dereceler. Simak. İki parlak yıldızdan biri: 106: HABLULLAH-Allah’ın ipi… Romen Lûgatı’nda, PEŞTE-Balık: 707: FİKİR Kahramanı… NUN harfinin ebcedi: 50: Mİ-Arnavut Lûgatı’nda, “Fare” demek. (Vavî: Tilki eniği. Kalb, gönül. Genç kız. Fare. Işık)… Romen Lûgatı’nda, PAR-Saç, kıl, tüy. Mi’ve. Armut ağacı. (Uygur Lûgatı’nda, Nün: Saç, kıl, tüy): 203: EBR-Bulut… EBERR-Çok faziletli, şerefli: 203: EBER-Akreb sokması… SULTAN AHMED: 203: MİRZA Mahzumoğulları.

*

TUVA Lûgatı’nda, DAVAN-Tabak. Ayak: 62: MEHDÎ… Tuva Lûgatı’nda, UON-On: 62: BİLEK-Çatal temrenli bir ok. (Kamer menzili “Örs” ve “Kîvan-Baca delikleri” olarak belirtilen Ye harfi)… AYAK İzi: 818: OSMANLI Hilâfet(i)… ŞIN-Tuva Lûgatı’nda, “muhakeme derinliği” demek. (Şın harfinin Kamer menzili, “Cebhet-ül Esed”; Aslan yüzü, Aslan alnı… Cebin: Cebhe. Ön. Karşı. Halef. Ele almak, mevzu etmek… Cebn-Alın. “Alınçı, taşkın adam”: 55: Necb-Kabuk soymak. Allah Sevgilisi’nin bir atının ismi… Ceban-Ürkek. Bulut, lâtif. Alın: 56: On-Allah Sevgilisi’nin doğum tarihini, Şeriat ve Sistem ile “Mehdi’yi Hamil On Süvari” mevzuu ve Esseyyid Abdülhakîm Arvasî Hazretleri’nin Onuncu oluşunu hatırla… Cebn-Alın. “Alınçı, taşkın adam”: 55: Necb-Üstadım’ın ismi. Allah Sevgilisi’nin bir atının ismi. Kabuk soymak… Cebhe-Kamer menzillerinden “Cebhet-ül Esed”, ismini dört yıldızdan almıştır. İkisi erken doğar ve göze benzetildiği için “tarf” adını almıştır. Tarf, “göz, bakış, nazar, göz ucu, soyu temiz kimse, her şeyin sonu. Gözkapaklarını yummak ve oynatmak” da demek. “Mehdi’yi Hamil On Süvari’nin, 9 ve 10.su hatırda”: 12: “Rüyâ’da gelen mânâ; 12 sığır yavrusundan biri, mûcize beyanıdır!”… Almanca, Stern: Alın… Gestirn: Yıldız. 21 yıldızlı “Sternbild” takım yıldızı: 731: Abdülhakîm Koltuğu… Gestirn: 741= 1740: Ek. Etek. Taşkın… Nusret-Fetih, üstünlük. Zafer, galebe: 740: Mütefekkir… Gestirn: Gest-İrn… İrin: Cerahat. İfraz. Kelm, kelime… Gest-Quest: Bir şeyi arama, takib etme. Ortaçağda, verilen zor vazifeyi yapmak için şövalyenin tâkib ettiği yol ve sürece denirdi. “Ferhat’ın dağı delmesi gibi”… Question: Soru, araştırma… Aynı kökten, Acquir: Tabiî şekilde dil edinme… Ve, Conquer: Fatih): 360: SİPAHSALAR-Serasker… ARS-Şimşekli ve yıldırımlı bulut: 360: ASR-Bir devrelik zaman. İkindi vakti. Gece ve gündüzün her biri. Yüz yıl. Suyunu çıkarmak için bir şeyi sıkmak. (Te harfi, Allah’ın “Kâabid-Sıkıcı, kısıcı” ismi, Esir mertebesi, Kamer menzillerinden Kalb.)

*

BUT-Yakutça’da AYAK demek: 408: TAZ-Koşma, koşuş… KARTAK-Kadife. Etekli kaftan: 408: GUZAT-Gaziler… TE’Z-Yara, kelm. Cenk edip dövüşürken birbirine yakın olup yoldaşını gözeten: 408: ZA’FERAN-Güzel kokulu bir ağaç. (Faran: İncil’de Mekke dağlarına verilen isim. İncil’de Allah Sevgilisi’nin Faran dağlarında zuhur edeceği bildirilmiştir!)… Tuva Lûgatı’nda, BULÇUK-Çıkık. (Bul-Çuk… Bul: Bol. “Boli”… Çü’k: Çuvaş Lûgatı’nda “Kurban Bayramı” demek… Salih Mirzabeyoğlu: 451= 1450: Şef’-Çift. Kurban Bayramı… İD-Tekrar gelen. Kurban Bayramı: 15: BD-İBDA… Ahmed-i Farukî-İmam-ı Rabbanî Hazretleri. “Hindî”: 450: Büyük ebcedle, Abdülhakîm… Pertev Naili Boralı’nın 50-80 sene önce derlediği “Anadolu Destanları” isimli eserde ismi bilinmeyen bir şairin “Destan-ı Zaman” isimli şiirinden: “Namını Hindî dedim, Mehdî dersem de beca / Çok garib oldu bize, Allah bilir o Hân gelir!”… Beca: Bol… Beca: Yerinde, münasib, lâyık, uygun, şayeste… Beca: Be-Ce… Be harfi, Allah’ın Lâtif ismi, “Cinler-Gizlilikler-Gizliler” mertebesi, Kamer menzillerinden Mukaddem min-ed delâl’e işaret eder; Takdim’e… Cim harfi, Allah’ın “Ganiyy-İhtiyaçsız, kimseye muhtaç olmayan, kimseye borçlu olmayan” ismine, Atlas mertebesine, Kamer menzillerinden TARF’a işaret eder… Mehdî’yi Hamil On Süvari’nin ilki “Ahmedî Farukî”, sonuncusu Abdülhakîm Arvasî Hazretleri… Rüya’da gelen mânâ: Bolu’da konvoyla ziyaretime gelen gruptan biri, “Kumandan’ın ayak bileği çıktı, üstünde bazı şekiller zuhur etti!” diyor. Bütün vücuduma da toprak rengi-kahverengi ile iskelet kemikleri çizilmiş… İngilizce, Skeleton-İskelet: 566: Seyyid Abdülhakîm Arvasî-Keremli Pîrlerin Gıbta Nazarları Üzerinde!): 147: ANGELİNA-Melek. (Süruş-Melek. Cebrail Aleyhisselâm: 566: Maunet-Allah’ın Salih kullarına inayeti. Yol yiyeceği. Yardım. İmdad. Azık… Fürfür-Semiz, besili koç. Kurban: 566: Seyyid Abdülhakîm Arvasî… Samiri’nin Öküzü’nü hatırla: Cebrail Aleyhisselâm’ın atının bastığı yeri gören ve oradan aldığı toprağı altun ve gümüş eriyiğine katarak yaptığı heykelin böğürmesine sebeb olan, sonra da bunun “İlâh” olduğunu iddia eden Samiri’nin, Öküzü… Cebrail Aleyhisselâm’ın bulunduğu yerde tecelli eden, Nasut: Ruhu kabul eden. İnsanla ilgili… Meryem anamıza, Allah’ın kelimesini –ruhu, hayatı– ilka’ eden O… Ayet-i Kerime meâli: “Allah, ruhu, dilediğinden kullarına ilka’ eder”… Allah’tan gelen herşey ruhtur… Doğrudan doğruya Allah’tan gelenle yapıp etmelerin sırrı, Meryem sırrına ilişiktir… Haş-Kalb. “İslâm kalbin yoludur”: 309: Serlevha-Yazıda başlık… KKM ve “Naslı-Han Kerimem” başlıklarını hatırla!)… Not: Nasut, “nefs”, ruh keyfiyetinden bir şubedir.
 

ARŞİV’DE
BÜTÜN FİKRİN GEREKLİLİĞİ

 
LEVHA: (…) Ağustos 2014… Evin içinde bir Arşiv odası varmış… Kitablar kâğıtlar… Duvarda bir delik görüyorum ve elimi sokuyorum; üzerinde Lâtince harflerle yazılmış Osmanlıca bir ismi olan kitabı çıkarıyorum… Kumandan’ın ilk çıkan kitabı imiş! —(Almanya - Mustafa Fişengçi)

*

Akad Lûgatı’ndan, SİBTUM-Ev, oda. (Sümer Lûgatı’nda, Dağ: Ev, oda): 524: EHADİS-Hadîsler… ÇİSTAN-Bilmece: 524: ENE MEN?-Büyük ebcedle, “Ben Kimim?”. (Arnavutça, Une-Ben: 63: Çin-Derleyen ve toplayan mânâsında ek… Arnavutça, Ene-Kab: 56: On-Nokta. Zirve. Bit)… EV: 7: SABİ’-Yedi, yedinci. (Sabi: Süt emen çocuk)… ODA: 11: ONBİR-(On-Pîr)

*

ARŞİV-Eski ve tarihçe kıymetli olan kayıt ve kâğıtların saklandığı yer. Bir mevzu hakkında toplanmış muhtelif vesikaların hepsi. (Arşiv: Arş-İv… Arş-Dam, çatı. Taht. Kâinat su ile kuşatılmış ve üstünü Allah Arş ile istiva etmiş, saltanatını kurmuştur: 570: Allah Sevgilisi’nin, milâdî doğum tarihi… İv: Eğim… Kıpçak Lûgatı’nda İv: Ev. Öv. “Medih”… Kıpçak Lûgatı’nda, İv: Acele. “Önce, evvel”… Arş da Muhammedî Nur’dan bir hisse olarak yaratıldı; O, Allah’ın “Sen olmasan Kâinat’ı yaratmazdım!” buyrulan… Ve, Allah’a duası: “Yarabbi, sen kendini sena ettiğin gibisin!”… Arş, Allah’ın “Kün-Ol” emrinin tecelli ettiği yer… Allah, İsra Sûresi’nde, İnsanı acele’den yarattığını buyuruyor… “Allah bir şeyin olmasını dileyince Ol der ve o şey hemen olur!”… Arş’tan evvel, Kün?.. “Kün’deki gizli Vav, Allah Sevgilisidir!”… İnsandan murad O… Kun: Netice. Sonra. Hâdis… İSRA Sûresi’nde, Miraç mucizesi; Allah Sevgilisi’ni bütün Peygamberler’den ayıran “Zâtî yakınlık” mertebesi, Allah’a “iki yay mesafede” duruş; kulluk… O, Allah’ın kendi nurundan yarattığı; başka bir şey bilmiyoruz… İsr-Ayak izi. Alâmet, nişâne. Başlamak, azimet etmek: 701: Esir-Bağlı. Tabi’ olan. Dört unsurun kendisinden yapıldığı ilk madde ve onu temsil eden unsur da Ateş… Uygur Lûgatı’nda, Yak: Yok… Esir mertebesi, Kamer menzilinde Kalb ile ilgili… Netice’de Arşiv, başvurulan veya başvurulabilir “eski zaman” kayıt ve vesikaları oluyor; anlattığımız derin mânâlara vesile bir mânâyla!): 517: HEME OST-Hepsi odur… YEVM-ÜL FURKAN-Kur’an günü. Bedr savaşı: 517: PİŞDAR-Kumandan. Öncü. “Allah Sevgilisi”… SEYYİD Fehim Arvasî: 517: BAYRAKDAR-Alemdar, bayrak taşıyan. Bir cemaatin başı, reisi… ARŞİV: Ar-Şiv… Ar: Haya… ŞİVE: Usul. Üslüb. Tarz. Söyleyiş… TARZ: Şekil. Yol. Hey’et.

*

DUVAR: 217: DÜVAR-Başını döndürmek. (Yevmiye: Efendi Hazretleri şöyle başını çevirdi, “sen şehîd olursun!” dedi. Çok şükür o nimeti de bana gösterdi!)… DELİK: 65: NECİB… BÜTÜN FİKR’İN GEREKLİLİĞİ-İlk baskısı 1979’da yapılan eserim. (Üstadım’ın hükmü: Mücerret fikir istidadı tamam… İsmim dolayısıyla, Yevmiye: Öyle başlamışsın, öyle devam ettirmen uygun olur!): 2154: MEHDÎ MUHAMMED… KADİM-Başlangıcı olmayan. Eski zaman. Uzun zamandan beri var olan. Evveli bilinmeyen hâl ve zaman: 154: MUKAYYED-Esir. Deftere geçirilmiş, kayıtlı. Elinde kelebçe bulunan. (Yıldızım Tag-ı Sagir… Tak: Köpek. Çevreyi iyi tanıyan ve iz süren. Köprü. Kemer. İcâd. İbda. Basar, sezgi, kelb, kalb… Arnavut Lûgatı’ndan, Qelb: İrin. Cerahat. Yaradan kan akmak… Cer: Yarık. Çatlak. “Berzah”… Ce’r: Tazarru etmek, yalvarmak, çağırmak… Cer’: Suyu yudumlayarak içmek… Cera’: Suyu sora sora içmek, eme eme içmek. “Üstadım: Akıl sormaya memur / Gökleri kalbur kalbur / Eliyorum!”… Cer’a: Kumlu yer - “Kumda ayak izleri?”… Ehat-Ehad: Pek keskin. Fely, şiirin ince mânâlarını toplamak. Bit, zirveler. Tek, yalnız. Birlere âit, birlere mensub… Ehat: Ucuz. Cilâlı, parlak… Ucuz: Zu-Cu… Zu: Sahib… Cu: Açlık… Zuhruf: Cilâlı, parlak… Zuhruf: Zu-Huruf… Harfler sahibi, kültür, kültürlü… Ehat: E-Hat… Elif hattı… Bütün fikrin gerekliliği!)


Baran Dergisi 410. Sayı