LEVHA: 23 Temmuz 1985… Birileri ile arabaya binip çatışmadan kaçıyoruz… Dönüşte, ÜSTADIM’ı bize âit bir afişin önünde yorgun bir vaziyette görüyorum… Elinde ok gibi bir kamış bizim afişimizi müdafaa etmiş… Koluna giriyorum… İçinde iltifat hissi duyduğum bir sitem ediyor… Müthiş duygulanıyorum… Neredeyse ağlayacağım… Ben büyük bir haz içinde olduğum hâlde güya Üstadım’ın siteminden üzülmüş gibi aktarırken, bir arkadaş işin öbür tarafına dikkat çekiyor ve onun iltifatını belirtiyor… Sonra… Boğaz Köprüsü gibi bir köprü üzerinde yığınlar birbirleriyle savaşıyorlar ve birbirlerine kamışlar ve kamış okları atıyorlar… Attıkları okların öldürmediğini görüyorum!
*
Süryanice, FURUS D’CEBRO-Boğaz Köprüsü: 566: SEYYİD Abdülhakîm Arvasî. (Derviş Muhammed Semerkandî: 277: Manzur-u Nazar-ı Piran-ı Kiram-Efendi Hazretleri’nin mühür olarak kullandığı yüzüğün üç kaşından birinde yazılı, “Keremli Pirlerin Nazarlarına ve İltifatlarına Mazhar” terkibi… Derviş Muhammed “Semerkandî”-442 mührü: 1523: Kelime-i Tevhid… Çocuk-“Baba’nın sırrıdır”: 118: Pons-Lâtince, “Köprü”… Süryanice, Fehdo-Çocuk: 95: Sad-Yüz sayısı… Miat-Yüz. Yüz sayıları: 1440= 441: Teslis-Üç. Üçleme… Kısakürek-Necib Fazıl: 441: Salih Mirzabeyoğlu… Tahattüm-Hatem, mühür, yüzük takınmak. Ariflerin gönlüne Allah’ın vurduğu mühür: 1441: Devlet-Başyücelik Devleti)
*
BOĞAZ KÖPRÜSÜ. (Lâtince, Munitor-Köprü yapan: 712: Şroro-Süryanice, “Hakikat”… İbranice, Sehel Yaşar-Ortak Akıl. Kollektif şuur: 612: Maktab Zabno-Süryanice, “Tarih” demek): 1316: ŞAVZEB-Süryanice, “Muhafaza etmek. Korumak”… Süryanice, ŞAYO-Büyük Şeref: 317: MUSARİ-İbranice, “Ahlakî”… Süryanice, ŞOQO-Ayak. “Amel”. (Nun: Balık. Kalem. Kılıç… Balık Burcu, yıldızı Müşteri, vücutta tesir yeri Ayaklar, simya’da Yansıtma safhası): 317: SULVERİ-Gürcü dilinde, “Canlı, hareketli, görüş ve fikirlerle dolu”… ŞUQO-Pazar. Çarşı. (Rüya’da gelen mânâ: Pazar yerinde, 40 yaşlarında, zayıf, Şah-ı Nakşîbend Hazretleri ve kucağında 2-3 yaşlarında bir çocuk): 1317: TARTACESRO QENYONE ZCURO NOS-O DMİRO ŞUDOCO-Süryanice, “12 sığır yavrusundan biri, mucize beyanıdır!”; rüyâda gelen bir mânâdır.
*
Boşnak dilinde, PLAKAT-Afiş: 534: MÜSTE’CEL-Belirli bir vakte kadar tehir edilmiş. Muayyen bir zamana kadar geciktirilmiş olan… MEFTUH-Fethedilmiş, açılmış. “Tez”: 534: VESTANCENJE-Sırpça, “Adlî Tıbb”… En küçük ebcedle, DERVİŞ MUHAMMED SEMERKANDÎ-442 mührü: 534: MEHDÎ Salih  İzzet Mirzabeyoğlu… Boşnak dilinde, PLAKATA-Plâket: 1534: CAFTAN-İngilizce, “Kaftan”. (Bolu Dağı Kaftanı: 690: Mehdî Kaftanı… Salih-Karayılan: 1690: Mehdî Kaftanı-Mehdî sıfatı… Levha: “…” Mayıs 2006… Birinin önünde “Münşeat-Bayramlık, Önsöz” isimli kitab var, ona bakıyor. Sonra kitabı kapatıp, “Salih Mirzabeyoğlu’na Bolu Dağı Kaftanı giydirildi!” diyor — Neslihan Erdiş… Koç Burcu, unsuru Ateş, tabiatı Sıcak-Kuru, türü Önemli-Hareketli, yıldızı “Merih-Mirruh”, vücutta tesir yeri Baş-Beyin, cinsiyeti “Erkek-Fail”, simya’da Kül Etme safhası)
*
KÖPRÜ: 1234: FÜNDAK-Hesab defteri… MUSADDAK-Tasdik eden. İmzalayan. Mühürleyen. Doğruluğunu kabul eden: 234: Musaddık-Doğruluğu tasdik edilmiş. İmzalanmış. Mühürlenmiş. Doğruluğu kabul edilmiş… RİCL-Ayak. Kadem. Uğurlu. Yürüyüş: 1233: PEYGAR-Savaş, muharebe, kavga… Kürtçe, PIR-Köprü: 212: BİR-Kürtçe, “Hatırlamak”… PÎR-“Gençlikle köprü başı: Akıncı Güç-1979”. (Yevmiye: Elime bir genç geçti, pîr geçti!): 212: PÎR-Süryanice, “Maden ocağı, kuyu”… İ’MAK-Derinleştirme. Derinliğine varma: 212: MUAKKİB-Ardına düşen, takib eden, derinleştiren… RİBBÎ-Büyük kalabalık: 212: FASİS-Süryanice, “Zuhur”… AFİŞ: 391: MEŞHUM-Cesaretli, sözü geçen kimse, akıllı. Allah’tan korkan. Korkutulmuş. Vadini yerine getirmesi istenen. Hayl, çok güzel hareketli at. (Süryanice, Yosfeno-At: 212: Somnium-Lâtince, “Rüya”… Rüya Tabir Etmek: 1673: Mehdî Derviş Muhammed)
 
MUTFAK KISMI
(MEHDÎ DERVİŞ MUHAMMED)
 
LEVHA: 14 Temmuz 2016… Kumandan’ın evinin mutfağındaki masada, sırtım pencereye dönük oturuyorum. Mutfağın duvarları, tavanları, koridorun duvarları, küçük GÜVELER’le dolu; neredeyse aralarında boşluk yok gibi, hiçbiri uçmuyor. Nasıl temizleneceğini düşünüyorum. O ânda eşim Fatma, yeğenim Neslihan, kızım Esma veya Betül, hangisi hatırlamıyorum, şaşkın şaşkın dolaşıyor. (Talât Duman)
*
MATBAH-Mutfak. Yemek pişirilen yer. “Bir şeyin sunulmadan önce hazırlandığı yer, arka plân, görünmeyen yer ve kısım”: 651: RİMAYET-Ok, gülle, kurşun gibi şeyler atmada mahir olma. Atıcılık. (Tanazul-Birbiri ile oklaşmak: 1281: Naka-i Salih-Kendisinde “Fütuhî” hikmet tecelli eden Salih Aleyhisselâm’ın, kavmindeki kâfirlerin istemesi üzerine Allah tarafından ona mûcizesi, bir kayadan deve çıkarması hadisesi. Deve, kayadan çıkar çıkmaz yavrulamış, ancak kendilerine deveye bakmaları istenen kâfirler, neticede onu öldürmüşlerdir… Sahr: Kaya,  maden kütlesi. Büyü. “Kendinden hareketli, kendinden zuhur”… Davasının isbatı hâlinde, bu mânâda, başkasının nefsiyle ilgilenmekten rahat bulan!)… Süryanice, QROBO D’HURORO-Kurtuluş Savaşı: 1651: RİŞONO FRİŞO MALQUTO-Süryanice, “Başyücelik Devleti”… Süryanice, FASTO MCAS-Avuç içi titremesi: 651: NTAR-Süryanice, “Muhafaza etmek”… Süryanice, ETRİM-Yücelme: 651: D’METRO-Süryanice, “Yağmur damlası”. (Süryanice, Şuşo-Solucan. “Yere sızan yağmur damlası. Meyan kökü. Miyan kökü, beyin kökü”: 612: DERVİŞ MUHAMMED)
*
MUTBAH-Mutfak: 156: UKOLİCA-Boşnak dilinde, “Etraf”. Kuşatan… BÜTÜN FİKRİN GEREKLİLİĞİ: 2154= 156: KAYYUM-Herşeyin onunla varlık kazandığı ve var kaldığı Allah’ın bir sıfatı. Kulda, eşya ve hadisenin teshirinde onun marifetine eren ehl-i kalb. (Ululuk rengi siyah, Zuhal yıldızı sembolü ve Allah’ın “Kayyum” ismi ile ilgilidir!)… Lâtince, NİLOS-Nil nehri. (Süryanice, Mayqo-Nil: 62: Mehdî): 156: NİNUM-Sümerce, “Bir dokuma tezgâhı”… GONK: 156: KUMİ-“Kalk!” mânâsında… UKUS-Akisler, yankılar: 6150= 156: GAZYUNO QESO-Süryanice, “Ölüm Odası”.
*
GÜVE-Kumaş, odun ve kürkü kemiren böcek ve kurtçuk: 37: EZEL-Evveli bilinmeyen zaman. Kadim zaman. “Her ân olmamaya meyleden şimdinin ve nakşı varlığın katıldığı, geleceğin de zâhirî olduğu zaman; ezel ve ebed, Kayyum Allah’ın isbatı hâlinde, İnsan’da birleşti”… Lâtince, BLATTA-Güve: 1833: BLUE Night Dress-İngilizce, “Mavi Gecelik”. Kelime-i Tevhid Nuru. (Sad harfi, Allah’ın “Mümit-Ölümü yaratan” ismi, Toprak mertebesi ile ilgilidir… HMD’da Sad harfinin karşısında, Sad Sûresi’nin 1. Âyeti - “Meâli: Kasem olsun o zikir –şeref, nasihat, beyan– sahibi Kur’an’a”: 2229: Hakîm Mehdî Muhammed)… VAHDET-İ Vücud + VAHDET-İ Şühud: 833: DERVİŞ Muhammed. “Büyük Ebcedle”… Süryanice, TAYOYO QAZORO KUSTO-Kaptan Kusto Müslüman: 833: TAİRİNUS-Lâtince, “Boğaya âit olan”. (Sevr-Boğa, Boğa Burcu: 706: Fikir Kahramanı - ve aynı ebcedle Aktör)
*
Boşnak dilinde, MOLJAC-Güve: 77: MÜZİLL-Zelil kılan, Zelil, “ezel” kökünden, İnsan’ın yaradılışı, uzağa atılışıdır. Tarikat’ta “Ezel” mertebesi, ayak kaymaların çok olduğu, “o taraftan bakınca Hak, bu taraftan bakınca kendi” göründüğü netameli bir yer olarak bilinir. Muhyiddin-i Arabî Hazretleri, Zürafa boynu sırtı benzetmesini yapar. (Zel harfi, Alllah’ın “Müzill-Zelil kılan” ismi “Hayvanlar-Bedenler, dirilik” mertebesi, Kamer menzillerinden “Sa’du’l Suud”a işaret eder; Derece almak, Mübarek, Mübarek yıldızlar’a işaret eder: 1731: Abdülhakîm Koltuğu… Ahlâk: 732: Âyet-el Kürsî… Arnavutça, Azel-Küçültmek. Kısmak. Kısaltmak: 732: Mehdî Muhammed Şuuru… Arnavutça, Kalter-Mavi. “Kelime-i Tevhid nuru ile ilgilidir”: 732: Teferruat Şuuru-Kelime-i Tevhid’te cem olan… Tatarca, Kürsetme-Talimat verme: 732: Şbihuto-Süryanice, “Azamet”. Zıddına yer vermeyen… Beraat-Azamet. Metanet. İlim ve fikirde yegâne: 1673: Mehdî Derviş Muhammed… Rüyâ Tabir Etmek-Uykuda görülen suretleri ve gerçek denilen gölge âlemi tâbir etmek: 673: Tecris-Doğru Fikirli Etmek… Süryanice, Targo Mraymo Qatmuto-Başyücelik Devleti: 1732: Âl-i Osmanlı)
*
Almanca, MOTTE-Güve. “Bit. Pire. Nokta. Sıfır. Beş. On”: 851: DAİN-Doğruluk. Maden. Asıl… Süryanice, MAŞLMONO SAFONO KUSTO-Kaptan Kusto Müslüman: 851: METAHET-İbranice, “Metal”… Süryanice, METALUN-Maden: 3525: SEYYİD Taha Cizro + SEYYİD Fehim Arvasi + ESSEYYİD Abdülhakîm Arvasî + NECİB Fazıl Kısakürek + SALİH Mirzabeyoğlu… Süryanice, ŞUROYO-Takdim: 525: TNONOYO-Süryanice, “Halihazır”.
*
İspanyolca, POLİLLA-Güve: 109: MA’AZİN-İbranice, “Alan. Kabul eden. Ses alan alet”… Süryanice, SEMBO-Nur. Kendine katan. “Herşey galibine tâbidir”: 109: HMAS-Süryanice, “Düşünce. Düşünmek”… Süryanice, MADNHO-Doğu: 109: PRALİSTATİ-Boşnakça, “Yapraklanmak. Yaprak yaprak oluşmak”. (Yunanca, Anatolia-Doğu’da. Anadolu: 1499: List-Yaprak. “Yel, ruhî tesiri, muvazene içinde anı anına alan; hakikatin hakkıyla görünmesi”… Metin-Metanetli. Kuvvetli: 500: Qust Diya-Süryanice, “Muhafız”… Süryanice, Cetiristoti-Dörtyüzüncü. “İslâm’ın 1400 Hicri yılı seneleri”: 500: Süryanice, Estaqbel-Olmak. “İstikbal”... Ebcedi 400, Te-Allah’ın “Kaabid-Kısıcı, sıkıcı, kısaltıcı” ismi, Esir mertebesi, Kamer menzillerinden “Kalb”e işaret eder… “İstikbâl İslâmındır!”: 1980: Şeriat… Seyyid Abdülhakîm Arvasî + Necib Fazıl Kısakürek: 1983: İzzet Erdiş)… Farsça, HEM ZANUN-Dizdize oturup konuşma, yanyana oturma: 109: DERVİŞ MUHAMMED SEMERKANDİ-332 mührü. “Büyük ebcedle”… Fransızca, PAPILLON DE NUIT-Güve: 502: BEŞR-Müjdeli haber veren… GÜVA-Şâhid. Delil: 26: İKBAB-Yüzüstü düşme, kapanma. Birşeyin üstüne fazla düşme. Olması için aşırı çaba harcama.
 
ŞÂHİD
(ŞEHÎDLER)
 
LEVHA: (…) Haziran 1983… Bütününe yakın bir kısmı dolu olan stadyum… Tribünlerin üzerinde siyah renkle örtülmüş ve yüksekçe bir KÜRSÜ… Kürsü’de sakalsız hâliyle ÜSTADIM… Aşağıda grublar ve sıralar arasında dolanan, tertib komitesinden AHMED Kabaklı… Elinde kâğıtlar var… Büyük Millet Meclisi temsilci grubları tamam mı? Beliren sayfada grub ve fertlere dair isimler… Orada bulunanlar gösteriliyor ve “şunlar yok!” deniliyor… Bunun üzerine Üstadım, beni kastederek orada bir konuşma yapıyor. “Ressamımızın çizgileri henüz yeterli olmasa da, neleri nelere çevirdiğimizi…”…  O bunları söylerken, pankart üzerinde buna dair yazıyı görüyorum… Arka taraftaki pankartlarda da, gelmeyenleri sembolize eden kurukafalar… Pankartların önünde omurgaları tamamlanmış bir sandal… Tribünlerdeki kalabalığın arka saflarından gayet cılız sesler geliyor: “İnanmıyorum bana öğretilen tarihe!”… Genel bir ölülük… Topluluk keyfiyeti yerine, sanki tek tek cansız cesetler… Üstadım, kürsüden teşvik etmek için heyecanlı bir tavır ve ses tonuyla, “İnanmıyorum bana öğretilen tarihe!” diyor. O ânda birden heyecanla öne atılıyorum ve sağ yumruğum havada haykırıyorum: “İnanmıyorum bana öğretilen tarihe!”… Kalabalığı kışkırtıcı birkaç tekrar… Tesiri görülüyor… Kısım kısım, canlı ve gür ses veren grublar: “İnanmıyorum bana öğretilen tarihe!”… Bunlar, ölü kitleden ayrılan grublar… Üstadım, kürsüden hafif sarkarak bana bakıyor… Ben, yumruğum sıkılı bağırırken, heyecandan ağlamak üzereyim… Kendimi kaybetmiş bir hâlde öne atılıyorum ve yumuşak bir siyah yatağa yüzüstü düşüyorum… Sonra… Muhyiddin-i Arabî Hazretleri’nin “Fütuhat-ı Mekkiye” isimli eserini mütalâa ediyorum!
*
RASİM-Resim yapan, çizgi çizen. Akar su. (Re harfi, Allah’ın “Musavvir-Şekil ve Suret veren” ismi, 5. Sema tabakası, Kamer menzillerinden “Gafr-Örtü, perde, silme”ye işaret eder… Arnavutça, Gaffure: Yengeç. “İlk Kalem mertebesi, Allah’ın Mübdî ismi ile ilgili”. Leysî. Sıfır. Beş. On): 5296 = 301: NAS Sûresi’nin bütün ayetlerinin toplamı… Noktalı harflerle, KAPTAN Kusto Müslüman: 302= 1301: MEHDÎ Muhammed-İSÂ. (İsa: Dört büyük Peygamberden biri… İsa: Bir şeyin işlemesini deruhte etmek. Vasiyet, sipariş ve nasbetmek… İsa’: Zenginleştirmek ve zenginleştirilme, genişletme… İsa’: Teselli verip, sabra irşad etme)… Noktasız harflerle, DERVİŞ MUHAMMED: 1301: MÜHRBEND-Mühürlü.
*
AFİŞ-Duvar ilânı. (Pankart: Büyük afiş): 1391: SUVER-İ ALTUN-Altun boynuz. Haliç’in bir ismi. (Adalet Mutlak’a)… KURUKAFA-Kafatası. (İngilizce, School-Skul-Okul, ekol… Skull: Kafatası): 494: İSABET-Rastlamak. Matluba uygun iş işlemek. Doğru düşünmek: 494: FÜTAHA-Hükmetmek. (Nefyederken davasını isbat etmek)… TA’YİD-Bayram etmek: 494: TA’ZİZ-Bir adamı azîz kılmak.
*
BERHABE-Döşek, yatak, minder. Aynı döşekte beraber yatılan kimse: 816: TEŞVİK-Şevklendirmek. Şevke getirmek. Kışkırtmak. Cesaret verme… HODRU-Kendiliğinden: 816: İSTİNŞAD-Bir kimseden şiir okumasını isteme. (Üstadım’ın “Muhasebe” isimli şiirinden- “İnanmıyorum bana öğretilen tarihe / Sebeb ne mezardansa bu hayatı tercihe!”… Birinci mısraın ebcedi: 2487: Celcelutiye-Hazret-i Ali’nin cifr ve ebced hesabiyle tertib edilen ve “istikbal”den haber veren kasidesi. Süryanice, “Bedi’” demek… Ta’biye-Askerlerin muharebede yerleştirilme düzeni: 487: Seyyid Fehim Arvasî-“Manzur-u Nazar-ı Piran-ı Kiram”, Li Küllî Emrin Fehim… Lî: İle… Keremli Pirlerin Nazarlarına, Küllî Emr anlayışı ile görünen… Mümtaz-Müstesna. Diğerlerinden ayrı tutulmuş, üstün, seçilmiş: 1487: Mehdî Salih Mirzabeyoğlu… Aynı ebcedle; Telmih: “Lâyıkıyla keşfedip, nazara arzeden”… Üstadım’ın “Çilesi”nden: Nizam köpürüyor, med vakti deniz / Nizam köpürüyor, tâ çenemde su / Suda bir gizli yol, pırıltılı iz / Suda ezel fikri, ebed duygusu!”… Dördüncü mısraın ebcedi. “En büyük ebcedle, Muhammed” 1552: Sebeb ne mezardansa bu hayatı tercihe-“Muhasebe şiirinden alınan beytin ikinci mısraı”… Beytin toplam ebcedi: 1037: Ezel)
*
TEKVİS-Yüzüstüne düşürme: 496: FETVA-Şer’i hüküm… CÜNU’-Yüzü üstüne düşürmek: 59: MEHDÎ… İNKİBAB-Yüzü üzerine düşme: 76: SAYE-Gölge. Himaye, arka çıkma, yardım. “Avn-i Şeriat”… NUK-Kuş gagası. “Öncü”: 1076: MEHDÎ Salih Mirzabeyoğlu… GÜVA-Şâhid. Şâhidin mübalağalısı, “Şehîd”. (Çocuk hikmetini hatırla!): 26: İKBAB-Yüzüstü düşme, kapanma. Birşeyin üstüne fazla düşme. Aşırı çaba harcama
 
HASRET
(ŞATRANC-I UREFA’DAN)
 
Şatranc-ı Urefa’nın 53. Kabı, HASRET-Özleme, bekleme. Olması istenen şey. (Hasr: Birşeyin içine alma. Yalnız bir şeye mahsus kılma. Askerle etrafını kuşatma. Kısaltma. Kısma. Kamer menzillerinden Kalb… Hasr: Keşfetme. Yorulma. Kesel… Üstadım’ın rüyâ’da gelen Gölge dergisinde yazılı “Keseller” ithafını hatırla… Yevmiye: Gölge dergisinden bir takım, elinizde bulunsun!): 668: ECZAHANE-Adlî Tıbb… İngilizce, BASTARD-Veled. Çocuk: 668: MDRUDUTO-Süryanice, “İhtilâl”… Süryanice, NEŞRO D’NUNE-Balık Kartalı. “Hakikat avcısı”: 1668: LEŞONO NUĞROYO-Süryanice, “Yabancı Diller”. Tasarrufa alınan. 


Baran Dergisi 498. Sayı