Washington'un ekonomik yaptırımları ülkelere karşı silah olarak kullanması üzerine Çin, Hindistan, Suudi Arabistan ve Rusya gibi ülkelerin yedek planları devreye sokması dedolarizasyon için hızlandırıcı bir etken oldu. ABD’nin Avrupa’daki geleneksel müttefikleriyle, Rusya ve Çin uluslararası finans piyasalarındaki dolar hakimiyetinden rahatsız. Küresel finans krizleri dahi Amerikan Dolarına fayda sağlıyor. Misal 2008 yılında ABD’de başlayan küresel ekonomik kriz, paradoksal bir şekilde küresel bir güvenli liman olması bakımından Amerikan Dolarının hakimiyetini daha da güçlendirdi. Avrupalılar yıllar sonra avro bölgesindeki borç krizinde bunu yapamadılar. ABD yaptırımlarının gücü, Amerikan Dolarının küresel ödeme sistemindeki merkeziliği ile bağlantılıdır. Bu nedenle, NATO yayılmacılığı korkusundan dolayı Ukrayna'yı işgal eden Rusya’ya karşı ABD tarafından başlatılan yaptırımların hızla devreye sokulması, para piyasasında darbe etkisi oluşturdu. SWIFT ile ABD ve Avrupa finansal sisteminden dışlanmasıyla birlikte Rusya yardım için gözünü Güney'e ve Doğu'ya çevirdi. Amerika'nın Rusya'ya verdiği tepkinin aksine Venezuela veya İran'a uyguladığı yaptırımlar ülkeleri ticaret için alternatif para birimlerini kullanmayı düşünmeye zorlamamıştı. Çin, ticaret savaşını körükleyen ve Çin'e gümrük tarifeleri uygulayan Trump yönetimi döneminde elindeki Amerikan tahvilleri hakkında endişelenmeye zaten başlamıştı. Çin Tayvan'a yönelirse, Asya devi, ABD'nin yaptırımlarıyla karşı karşıya kalabilir. Bu nedenle, Çin için uzun vadede, Amerikan Doları kullanmak potansiyel bir tehlikedir. Rusya'nın Ukrayna'daki saldırısına karşı bir önlem olarak, tüm G-7 ülkeleri Rusya'nın döviz rezervi varlıklarını dondurmak için harekete geçti. Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinden önce, ülke kendisini yaptırımlardan korumak için yaklaşık 500 milyar Amerikan doları döviz rezervi varlığı topladı. O para donduruldu. Yaptırımlar da Rusya'nın iki millî varlık fonunu da hedef alıyor: Rusya Millî Refah Fonu ve Rusya Doğrudan Yatırım Fonu (RDIF).

Millî varlık fonları, kamu emeklilik fonları ve bir dereceye kadar merkez bankalarındaki rezerv yöneticileri gibi kurumsal yatırımcılar, dedolarizasyon eğilimlerinin gelişmelerini izliyorlar.

Çin'in erken hamleleri

Çin devi, doların nasıl bir dünya rezerv para birimi haline geldiğini inceledi ve öğrendi. Çin, petrolün de dahil olduğu emtia piyasasını, doların rezerv para birimi statüsünün sigortası olarak görüyor. Petro-dolar, Amerikan Dolarının ve ABD hükümetinin on yıllar boyunca daha ucuz oranlarda daha fazla borç almalarını sağlayan, dolayısıyla hayalini gerçekleştirmede önemli bir katalizördü. Küresel petrol satışlarının yaklaşık %80'i Amerikan doları cinsinden yapılmaktadır. 1990'lardan 2010'lara kadar Çin, dünyanın atölyesi olarak ve büyük bir döviz rezervi yığını oluşturmakla meşgul oldu. Çin'in Dünya Ticaret Örgütü'ne (DTÖ) kalıcı girişi ve döviz uygulamaları, Çin'in son yirmi yılda büyük zenginlikler üretmesini sağladı. 2010'larda Asya devi Çin, Tek Kuşak-Tek Yol projesini (şimdi Kuşak ve Yol Girişimi – BRI olarak bilinir) teşvikiyle para birimini daha fazla pazara sokmak için erken adımlar attı. 2016'da Çin yuanı IMF'nin özel çekme hakları (SDR) sepetine almayı başardı. SDR'ler IMF'nin rezerv varlığıdır ve Amerikan doları, euro, sterlin, yen ve Çin yuanı veya renminbi ile değiştirilebilir. Yavaş yavaş, yabancı merkez bankaları RMB döviz rezervlerini tutmaya daha istekli ve ikili ticaret anlaşmalarında RMB'yi kullanmaya daha açık. 2018'de Bloomberg, Barclays Küresel Toplam Endeksi'ne Çin RMB cinsinden hükümet ve politika bankası menkul kıymetlerini ekledi. Aynı yıl Çin, Petro-yuan olarak bilinen Şanghay'daki yuan cinsinden petrol vadeli işlem sözleşmelerini devreye sokmaya başladı. Çin Rusya ve İran'dan ham petrol ithalatı için yuan ödemeye başladı bile (2012'nin başlarında). Eski Orta Doğu cephesinde, Çin bu gibi durumlar için Angola, Rusya ve Venezuela ile petrol için kredi anlaşmaları yapıyor.

Nixon yönetimi

Dünya Savaşı'ndan sonra, ABD doları İngiliz sterlinini kaideden düşüren ana küresel rezerv para birimi oldu. 1974'te ABD Başkanı Richard Nixon, enflasyonun düşmesi ve ABD borsasının çökmesiyle ABD ekonomisinin çıkmaza girdiğini gördü. Nixon yönetimi, OPEC kartelinin etkili üyesi Suudi Arabistan ile gizli görüşmeler yaptı. Nixon, Suudi Arabistan'la yapılan anlaşmanın başarısız olması durumunda Sovyetler Birliği'nin Arap petrol üreten ülkelerle daha fazla ilerleme kaydedebileceğinden büyük endişe duyuyordu. Bununla birlikte, ABD'nin Suudi Arabistan'dan petrol satın alacağı ve krallığa askeri teçhizat ve petrol paraları için güvenli bir liman sağlayacağı anlaşmayı tesis edebildi. Karşılığında Suudi Arabistan milyarlarca petro-doları Hazine'ye taşıyacaktı. ABD bu fırsatı diğer Körfez ülkelerine de sundu. Suudi Kralı Faysal bin Abdulaziz Al Saud, krallığın Hazine alımlarının kesinlikle gizli kalmasını talep etti ve ABD hazinesinin Orta Doğu ülkelerinin Hazine varlıklarını açıklamaması Obama yönetimine kadar uzun bir zaman sürdü. ABD Başkanı Trump, Suudi Arabistan ve müstakbel kralı Prens Muhammed Bin Selman ile arasını düzeltmeyi başardı. Trump yönetimi İran nükleer anlaşmasını-Ortak Kapsamlı Eylem Planı'nı (JCPOA) reddetti, İran'a yönelik yaptırımları artırdı ve Irak ve Suriye'nin bazı bölgelerinde IŞİD’i yendi.

Biden yönetimi

Ancak Biden yönetimi şu ana kadar Suudi Arabistan ile bağlantı kuramadı. Suudi Arabistan, Amerikalıların 2014'te başlayan Yemen iç savaşına destek vermemesinden rahatsız olmaya devam ediyor. Yemen İç Savaşı, 2014'ün sonlarında ağırlıklı olarak Abdurabbu Mansur el-Hadi liderliğindeki Yemen hükümeti ile Husi silahlı hareketi arasında, destekçileri ve müttefikleriyle birlikte başlayan çok taraflı bir iç savaştır. Suudi Arabistan, Biden yönetimi sırasında ABD'nin Afganistan'dan çıkışına ve Biden'ın İran nükleer programıyla ilgili bir anlaşmayı yeniden canlandırma teşebbüsüne de şahit oldu. Biden’ın başkanlık için kampanya yürüttüğü 2020'de, Suudi Arabistan'ın 2018'de Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesinden dolayı dışlanması gerektiğini söylemesi pastanın kreması oldu. Biden'dan bağımsız olarak, ABD'nin bir süredir Orta Doğu petrolüne daha az muhtaç olmak isteği de biliniyor. ABD, dostlukları sayesinde dünyanın en iyi petrol üreticisiydi. 1990'ların başında ABD günde yaklaşık 2 milyon varil Suudi petrolü ithal ederdi. Aralık 2021'de bu sayı günlük 500.000 varilin altına indi.

Çin ve Hindistan'a bakmak

Suudi Arabistan, daha büyük petrol alıcıları haline gelen Doğu'daki Hindistan ve Çin'e bakıyor. Son 40 yıldır Çin büyük miktarda petrol ithal ediyor. Çin Gümrükler Genel İdaresi verilerine göre ülke, 2021 yılında, günde 1,76 milyon varil ile Suudi Arabistan’dan en çok ham petrol tedarik eden ülke oldu. Rusya, Çin'e günde 1.6 milyon varil satarak ikinci sıradaki ülke konumunda. Çin, Suudi Arabistan'dan petrol ihracatının %25'inden fazlasını satın alarak Suudi Arabistan'dan en büyük petrol alıcısıdır. 2013 yılından bu yana Çin dünyanın en büyük net petrol ithalatçısı haline gelmiştir.

Millî Kalkınma ve Reform Komisyonu (NDRC) Direktör Yardımcısı Lian Weiliang 9 Mart 2022'de South China Morning Post tarafından yayınlanan bir basın brifinginde "Covid-19 salgını, büyük ekonomilerin para politikası kayması ve özellikle jeopolitik çatışmaların artması gibi birden fazla faktörün etkisiyle, bu yılın başından beri uluslararası emtia fiyat hareketleri daha şiddetli, karmaşık ve belirsiz hale geldi." dedi.

Tüm bu faktörler, Suudi Arabistan'ın petrol için yuan ödeme kabul etmesi tezine katkıda bulunuyor. Orta Doğu'nun yuanı kabul etmesi, Çin'in daha fazla yuan cinsinden tahvil sağlarken ihtiyaç duyduğu para miktarını artıracaktır. Çin, Suudi Arabistan'a askeri cephede ve nükleer güç cephesinde de yardım ediyor.

Şimdilik, Suudi Arabistan petrol anlaşmalarının çoğunu ABD doları cinsinden yürütüyor, ancak bu son faktörler dedolarizasyon eğilimlerinin hızlanabilmesine neden olabilir. Bu durum ABD ekonomisi üzerinde daha güçlü bir etkiye sahip olacaktır. Bu analiz sadece itibari para birimlerine odaklanmıştır ve kripto para birimlerinin yükselişini ve daha geniş tüketici kitlesine ulaşması, iş dünyasının ve hükümetlerin kripto paraları kabulü tarafını ele almamıştır.

Kaynak: Swfinstitute

Tercüme: Abdulkerim Kiracı