Sizin Büyük Osmanlı Tarihi isimli gerekli bir eseriniz var. Bu kitap etrafında bir giriş yapsak neler söylersiniz?
Efendim; 8 cilt büyük boy sayfa, 4000 sahifeden meydana gelmiş “Büyük Osmanlı Tarihi” adlı kitabıma yönelik sorunuza müteşekkirim. Efendim, bendeniz, ailece 1908’den beri çocuklarını sanat okullarına gönderen Hasırcızadelerden biriyim. Pederim Balkan harbi esnasında Edirne sanat okulunda son sınıf talebesiyken, mektep Bulgarların saldırısına uğramış ve dünya çapında bir ressam olan okul müdürü Hasan Rıza Bey, şehid edilmiş, birkaç öğretmende mecruh kılınmış. Devlet ise, bu okulu Edirne’den, Beyrut’a nakletmiş. Peder merhum mektep oradayken mezun olmuş. Bilahare İstanbul’a gelmiş, ailede 1928’den bu tarafa doğanlar hep erkek çocuktu. Ağabeylerim, ben, oğullarım ve torunum hep sanat okulunda okuduk. Yani sanayii hamlesinin önemini idrak etmiş kimseler olduğumuzdan,1945’de kurulmuş bulunan “Milli Kalkınma Partisi” ve onun genel başkanı Osmanlı Devleti Maliye müfettişliğinden müstafi Mehmet Nuri Demirağ’ın sanayii hamlesi olan uçaklar yapması ve pilot okulu açıp, pilot yetiştirmesini muhabbetle karşıladık ve siyasi partisini kurduğunda da, Şemseddin Yeşil Efendi’nin, gerekse Beşiktaşlı Hacı Cemal Öğüt (Alasonyalı Hacı Cemal Efendinin) 1946 seçimlerinde Milli Kalkınma Partisi İstanbul listesinde müstakil mebus adayı olduklarından dolayı ne CHP’yi, ne de DP’yi desteklemeyip, bu iki değerli zatın partisini desteklemiştik. Sene 1969’a geldiğinde de merhum Hocamız Prof. Dr. Necmeddin Erbakan’ın Beşiktaş’ta bir kahve konuşmasında ifadatı arasında demir filizi sözü geçti. Malzeme dersi en sevdiğim ders ve demir filizi ise, sanayiin en büyük ihtiyacı olan metallerin içinde yer aldığı malzeme olduğu gibi o güne kadar hiç bir genel başkanın ağzından duymamıştım. Böylece Erbakan Hoca beni Milli görüşe celp etmiş oldu. Daima Erbakan Hoca’yı ve ayak izlerini takip ediyor, mahdumunun babasının el atamadıklarına el atacağına inanıyorum. Anlayışımı ifadeden sonra Osmanlı Tarihini objektif bir zaviyeden değil, Milli Görüş zaviyesinden yazdım. Etyemez Davutpaşa’da 25. İlkokulundayken, merhum Müdürümüz Pertev Topuzoğlu’na dehşetli sorular sorardım. Bir gün bana, “sen müverrih olacaksın!” demişti.  Müverrih olamadık ama Osmanlı devletini ve devlet adamlarını onore eden bir tarzı anlatan tarih kitabı yazmaya çalıştım. Daha önce Ahmet Rasim Bey’in Osmanlı İdadilerinde (lise) okutulmak üzere 1890’larda yazdığı 4 ciltlik tarihini Osmanlıcadan çevirdiğimden adeta staj yapmıştım. İlkokuldan beri pire kadar küçük yazılarla topladığım notlardan çok istifade ettim.
Şunu söyleyeyim ki, dünyada bir tek mukaddes devlet vardır, o da bizim devletimizdir. Hz. Peygamber(s.v.s) Nebilik verildiği m. 610'da akşam manevi İslam devleti teşkil olunmuş, 622 yılında da Mekke’den Medine’ye hicret, Devlet-i İslâmiyetin ete kemiğe bürünmesidir. 1393 miladi yıldır, hicri yıl olarak da 1436. senesi devriyesi içindeyiz. İslam devleti, ayet, sünnet, kıyas  ve icma ile istişare Osmanlı devleti öncesi devletlerin fetih ve çöküşlerini iyi bilmeye çalışması ve çok samimi ve son derece hürriyet içinde akd edilen istişareler sayesinde devr-i saadet ve dört büyük halife döneminden sonra en muazzam İslam devleti namına layık olmuştur.
 
Geçtiğimiz aylarda “Ermeni meselesi” yine gündemdeydi. Selçuklulardan itibaren Müslüman Türklerle yakın ilişkiler içinde bulunan, Osmanlı Devleti’nde Müslümanlarla ilişkileri mükemmel biçime ulaşan Ermeniler, Osmanlı’nın gücünü kaybetmesiyle birlikte gerek İngiliz gerekse de Ruslar eliyle Müslüman Türk milletine düşman edildi. O günden bu güne dışımızdaki milletler yeri ve zamanı geldiğinde Ermenileri bize karşı koz olarak kullandı. Sizce Ermeni meselesi aynı karışıklık içerisinde sürer mi; çözülme imkânı var mı?
Ermeniler ile alakalı sorunuzda temel olarak var olan husus, Hak ile Batıl arasındaki kavga kıyamete kadar sürecektir tespitinde yatmaktadır. Bütün dinlerin mensupları Allah’a inanmış olsalar dahî ki Hz. Muhammed Efendimiz’e inanmamakla Yunus Emre’nin dediği gibi: “Yolun varmazsa Muhammed’e, kalktı kervan kaldın dağlar başında!” dizesi, ekferin “Allah’a inandım” sözünün, olsa olsa İslam dışında kalmasıdır. Geçmiş olayların ihtilaf ve gerginlik sebebi olması, diplomasinin gereğidir ve meselenin günü geldikçe ele alınması başka bir hususa atlama kurnazlığıdır diye düşünüyorum.
 
Siyasî olarak karışık bir süreçten geçiyoruz, şu anda koalisyon görüşmeleri sürüyor; öncesi ve sonrasıyla Türkiye’nin içinde bulunduğu politik süreci kısa bir değerlendirmeye tâbi tutarsanız nasıl bir manzara tasvir edersiniz?
Bu sualinize ben İlk kültür bakanı Talat Halman’ın kaleme aldığı meşhur ve mahut: “Milli Görüş üçe bölünmelidir” makalesi, “Türkiye’nin doğu ve güneydoğu sınırlarında dinler, mezhepler, milletler haritası değişecektir!” ifadatını söyleyen Prof. Dr. Siyonist Bernard  Levis ve onu müteakiben hayli yıllar sonra Kondelesa Rays’ın beyanı olan “22 İslam ülkesini dizayn edeceğiz,” Margareth Thatçer’in “Nato’nun düşmanı yeşil kuşak yani İslâmdır “nitelemesi, yaşadığımız günlerde Siyonist planların tatbike koyulduğunu gösteriyor. “Siyonizm’in merhameti yoktur” diyen Necmeddin Erbakan Hocamız, “onlar ancak kuvvetten anlar” demişti. Bugün iktidarını 13 yıldır sürdürenler, D-8’leri güçlendirme yoluna gitmemesi,1976’dan bu tarafa Milli görüş ve merhum Erbakan Hocamız hariç olmak üzere, gidilmekte olan akıbette her biri mesuldür.
Emperyalizme alet olanlar, talepte bulunamazlar, ancak önlerine konanı millete nasıl anlatacaklarını düşünürler çare söylemeden geçmeyelim. Milli mutabakat hükümeti kurmalılar ölçü, vatanseverlik ve birliği muhafaza etmek olmalıdır.
 
Son zamanlarda okuduğunuz eserler ve yazarlar hangileri?
Gençlere diyeceğim okuma alışkanlığı olanlar devam ettirmeli, olmayanlar bu alışkanlığı kazanmaya bakmalıdır. Şu sıralar Türk deniz adamlarının ve bunların biyografilerine çok alaka gösteriyorum. 540 sayfaya yükselttiğim “Bitmeyen Mücadele Erbakan” kitabım ile Milli görüş zaviyesinden 1974 Kıbrıs Barış harekâtı kitabımı Tarih ve İnsan adlı programımda A9TV’de gündüz 15.00’de izleyicilerime anlatmaya çalışıyorum.
Teşekkür ederiz Metin ağabey.
Ben teşekkür ediyorum.