28 Şubat ile alakalı çalışmaların yapılmakta olduğunu fakat özellikle bürokrasi ve medya ayağına dokunulması gerektiğini belirten Gazeteci-Yazar Yakup Köse, “28 Şubat’ın sivil ayağının yargılanmaması darbecilere cesaret veriyor.” dedi.

28 Şubat ile alakalı yeni çalışmalar yapılıyor mu?

28 Şubat ile alakalı yasaklar gerek bürokraside gerek kamunun birçok yerinde başta başörtüsü serbestliği olsun, o dönemden kalan bazı kalıntılar olsun Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde kaldırılıyor. Fakat burada en önemli noktalardan biri o dönemde fişlenen insanların hâlâ bu dönemde bu fişlemelerin karşısına çıkması. Şu anda 28 Şubat mağdurlarının sorunlarından bir tanesi. Bunun giderilmesi gerekiyor. Mesela o zaman bir gösteriye katılıp da gözaltına alınan, tutuklanan veya cezaevinde yatan ve beraat eden birçok insanın karşısına hâlâ 28 Şubat’ın problemleri çıkıyor. 

Mesela Nuray Canan Songür geçtiğimiz günlerde “Beni okuldan ihraç eden kişi hala görevde” demişti. Bu gibi sorunlar düzeltilmedi mesela.

28 Şubat’ın mimarları veya 28 Şubat’a hizmet edenlerin hala görevde olması bir nevi darbeci zihniyete cesaret veriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aylar önce bir açıklaması vardı. Hala 28 Şubat’ın artıklarının medya içerisinde var olduğunu ve bu varlığın da aslında darbecilere karşı olan medya mensublarının ayıbı olduğunu söylemişti.

Mesela o dönemde başörtülü öğrencileri domuza benzeten, ağza alınmayacak hakaretler eden Fatih Altaylı gibiler bugün hala aynı zihniyetle ana akım medyada yön verebiliyorlar. Yine İsmail Saymaz “11-12 yaşındaki çocuklar Kabe’nin etrafında tavaf etti, bu ne çağ dışı bir harekettir.” gibi açıklamalar yapabiliyor. Yine Özgür Özel bir Kur’an kursunun fotoğraflarını çekip “Çağ dışı zihniyete son verilmeli, bu çocukların ne işi var camide, Kur’an kursunda.” diyebiliyor. İşte bu söylemlerin neticesi şuraya çıkıyor; hâlâ 28 Şubat zihniyeti ayakta tutulmaya çalışılıyor. Buna nazaran 28 Şubat'ı konuşmamak için ellerinden geleni yapıyorlar. 28 Şubat geçmişte kaldı, bitti, sonuçlandı diyorlar.

Hayır, 28 Şubat darbelerin anasıdır ve 28 Şubat’ın medyasıyla, ekonomi ayağıyla, sermayedarlarıyla tam olarak hesaplaşırsak ancak 28 Şubat ile hesaplaşmış oluruz. Ancak böylece gelecek darbelerin de önüne geçebiliriz. Net söylüyorum; 28 Şubat darbecileriyle tam olarak mücadele etmiş olsaydık ne 17-25 olurdu ne de 15 Temmuz olurdu. Bu sebepten bu gerek medya içerisinde gerek bürokrasinin içerisinde bu zihniyetin toptan temizlenmesi gerekiyor.

Toptan temizlenme olmadığı için şu an hala 28 Şubat üzerinden cezalar veriliyor veya geçmiş Müslümanların peşini bırakmıyor.

Kesinlikle dokunulması gerekiyor ki, Erdoğan’ın da iradesi bu yönde. 28 Şubat darbecilerinin sadece askeri ayağı değil medya ve bürokrasi ayağının da hesap vermesi gerektiğini düşünüyorum. Zaten bizim için 2023 bu yüzden önemli. Bunu bildikleri için Kemalistler tam anlamıyla savaşıyorlar.

Röportaj: M. Taha inci