Suriye’de yıllardır süren savaş, Aralık 2024’te yaşanan büyük devrimle yeni bir aşamaya geçti. Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) öncülüğünde birleşen muhalif güçler, rejimin son kalelerine karşı peş peşe zaferler kazanarak Şam’a girdi ve Beşşar Esed rejimini devirdi. Esed, devrimin ardından ülkeyi terk etmek zorunda kaldı.
Yeni yönetimin başına geçen Ahmed el-Şaraa, yaptığı ilk açıklamalarda, Suriye’nin yeniden inşası ve halkın refahı için devrimin bir fırsat olduğunu vurguladı. Ancak, bu fırsatın gerçeğe dönüşmesi için hükümetin desteklenmesi ve dış müdahalelere karşı korunması gerekiyor. Çünkü Suriye’yi bir kaos girdabına çekmek isteyen güçler, her cepheden harekete geçti.
Dört Bir Yandan Gelen Tehditler
Yeni Suriye Hükümeti, sadece içerden gelen krizlerle değil, emperyalizmin bölgedeki uzantıları tarafından dört koldan kuşatılmış durumda.
- İsrail, Golan Tepeleri’nden işgali derinleştirmeye çalışıyor ve Dürzileri yeni bir kart olarak sahaya sürüyor.
- ABD ve PKK/YPG, Halep’te kaos çıkararak yeni hükümeti istikrarsızlaştırmak istiyor.
- İran, Lazkiye ve Tartus’ta eski rejim kalıntılarını örgütleyerek Şii milisleri devreye sokuyor.
- Rusya, Lazkiye ve Tartus hattında eski Baas unsurlarını tekrar organize ederek iç savaşın fitilini ateşlemek istiyor.
Tüm bu tehditler, Suriye’de tam anlamıyla bir istikrar sağlanmadan çözülmeyecek. Türkiye ise bu kuşatmayı kırabilecek yegâne aktör konumunda.
İsrail’in Golan Tepeleri’ndeki Oyunları
İsrail, Aralık devriminden sonra, Suriye’nin parçalanması için düğmeye bastı. Tel Aviv yönetimi, Golan Tepeleri’ndeki Dürzi toplulukları için 1 milyar dolarlık bir yatırım paketi açıkladı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, “Dürzi kardeşlerimizle bağımız var, onları koruyacağız” diyerek, Suriye’de bir azınlık hareketi örgütlemeye çalıştıklarını açıkça ilan etti.
Bununla da yetinmeyen İsrail, işgal ettiği topraklarda Suriyeli Dürzilerin çalışmasına izin vererek, bu toplulukları Suriye’nin yeni yönetimine karşı bir koz olarak kullanmaya başladı. Golan tepelerini işgal eden İsrail hem fiili işgale hem de Dürzi kartını devreye sokarak, Suriye’yi içeriden bölmeye hazırlanıyor.
Lazkiye’de Esed Kalıntıları Hareketleniyor
Suriye’nin sahil bölgelerinde, özellikle Lazkiye ve Tartus’ta, devrik Esed rejimine bağlı unsurlar ayaklanmaya başladı. 6 Mart’tan itibaren Esed artığı Nusayri milisler, kamu binalarına saldırıp güvenlik noktalarını hedef aldı. Yeni Suriye Ordusu, bölgeye takviye birlikler göndererek operasyon başlattı. Şam yönetimi, Lazkiye ve Tartus hattında sokağa çıkma yasakları ilan ederek durumu kontrol altında tutmaya çalışıyor.
Halep’te PKK/YPG’nin Başkaldırısı
Suriye’nin ticaret başkenti olarak yeniden inşa edilmesi gereken Halep, ABD destekli PKK/YPG’nin hedefi hâline geldi. Şeyh Maksud ve Eşrefiyye mahallelerinde yuvalanan PKK/YPG terör örgütü, devrim sonrası süreçten faydalanarak şehirde karışıklık çıkarmaya başladı.
Suriye güvenlik güçleri, PKK/YPG’nin saldırılarını püskürtse de örgüt keskin nişancılar ve suikastler ile halka terör estiriyor. Son iki ayda, PKK/YPG’nin keskin nişancıları tarafından en az 65 sivil öldürüldü. Halep’teki ticaret ve ulaşım ağlarını kontrol altına almaya çalışan örgüt, esnaftan haraç topluyor, çocukları kaçırarak zorla silah altına alıyor.
PKK/YPG'nin bu hamlesi, Batı'nın ve ABD'nin Suriye'yi kaosa sürükleme planının bir parçası olarak okunmalı.
Şimdi Değilse, Ne Zaman?
Türkiye için mesele sadece Suriye’de bir hükümetin ayakta kalması değildir. Şayet sırf "ulusal menfaatler" göz önüne alınırsa Türkiye’nin sınır güvenliğinden bölgesel istikrarı ciddi bir tehdit altında. Geniş perspektifte ise Suriye'de bir anda açan çiçeğin Türkiye tarafından korunması gerekliliğidir. Şayet bu sağlanamazsa ileriye dönük hem Türkiye'ye yönelik tehditler hem de Suriye halkı için olumsuz şartlar baş gösterecektir.
Suriye’deki yeni yönetimin istikrarı, Türkiye’nin çıkarlarıyla doğrudan örtüşmektedir. Bugün atılacak adımlar, yarın bölgede nasıl bir düzen kurulacağını belirleyecek. Eğer Türkiye tarihî misyonunu üstlenmezse, emperyalist güçler Suriye’yi parçalayacaktır.
Şartlar Türkiye’yi tarihî bir karar almaya zorluyor. Bu karar ya bölgenin kaderini şekillendiren bir liderlik olacak ya da Türkiye’yi de içine çekecek yeni bir kaos dönemi başlayacak. Şimdi değilse, ne zaman?
Kaynak: Baran Haber





