Karadeniz’in kuzeyinde, Batılı bütün güç odaklarının gözü önünde Rusya pervasızca Ukrayna’yı işgâl ediyor ve başlattığı bu harekâtın nereye varacağı şimdilik kestirilemiyor. Rusya ile Karadeniz’de kıyıdaş olduğumuz gibi, Suriye’deki iç savaşa Beşar Esad lehine müdahil olduğu günden beri Akdeniz’de de kıyıdaş ve sınırdaş konumunda bulunuyoruz.

Gerek aktüel konjonktür gerekse tarihî ilişkiler açısından bakıldığında, Rusya’nın hareketlenmesine karşı Türkiye’nin antenlerinin açık olması ve karşı tarafta meydana gelen en küçük bir kıpırdanmada bile aksiyona geçmek üzere her zaman hazır bulunmasının aynı zamanda bir beka meselesi olduğu rahatlıkla anlaşılabiliyor.

Şimdi, bırakalım küçük bir kıpırdanmayı, Rusya, Ukrayna’yı işgâl girişimini başlatmış bulunuyor. Bu işgâl girişiminin Suriye’de, Kafkaslar’da ve Balkanlar’da nelere vesile olabileceğini kestirmek ise güç.

Tabiî şartlar içinde, böylesi bir vaziyet vukuu bulduğunda, iktidar sahibi bir hükümetin derhâl silahlı kuvvetleri ve istihbaratı daha önceden belli olan olağandışı bir alarm seviyesine geçirmesi, bu seviye gereğince de Türk Deniz ve Hava Kuvvetlerinin Karadeniz ve Akdeniz’de tatbikatlara başlaması, Kara Kuvvetlerinin ise bilhassa Suriye sınırı ve Trakya’da büyük tatbikat ve manevralara girişmesi, istihbaratın ise yeni vaziyete göre yeni belirlenmiş hedeflere yönelik harekete geçmesi beklenir. Yine bununla beraber, yarım kalmış bulunan Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı, Bahar Kalkanı Harekâtlarını fırsat bu fırsat deyip önceden belirlenmiş hedeflerine vardırmak için fırsat kollamaya başlaması icab ederdi.

Peki, Millî Savunma Bakanlığı, MİT ve TSK ne yapıyor? Haberleri televizyondan mı, yoksa sosyal medyadan mı takip ediyor?

Hadım edilmiş, Türkiye düşmanı NATO ile muhtelif kırtasiye işlerini sürdürmekten başka ne yapıyor?