Rusya, “Ukrayna’nın NATO’ya üye olma ihtimali” ve “ülkede Rus kökenli vatandaşlarının bulunduğu argümanı” dışında hiçbir bahane göstermeksizin Ukrayna’yı işgale girişti. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, açıklamalarında bilhassa Türklerle olan tarihî mücadelelere atıflarda bulundu.

Çemberin dar halkasında Yunanistan, Ermenistan ve diğerlerinin Türkiye’nin ayağının tökezlemesi için her şeyi yaptığı, geniş halkada ise Rusya ile beraber ABD’nin Türkiye’yi dört bir yandan askerî olarak kuşattığı ve topyekûn Batı’nın Türkiye’ye başta ekonomi olmak üzere tüm sahalarda azami zararı vermeye çalıştığı düşünülürse, Türkiye’nin de açık bir hedef olduğu rahatlıkla anlaşılabilir. Hatta bu ifademiz gören göz için malûmun ilâmından başka bir şey değildir.  

Hâl böyle iken, Batıya hayranlıklarından dibi düşenler her ne kadar “aman biz hiçbir şeye karışmayalım, Suriye’den çekilelim, Libya’yı terk edelim, Afrika ülkelerine asker göndermeyelim” deyip eski CHP Genel Başkanı M. Kemal’in sözüne sarılsa da, “yurtta sulh cihanda sulh” ifadesinin bir safsatadan ibaret olduğu Rusya-Ukrayna savaşıyla bir kez daha ortaya çıkmıştır.