Suudi Arabistan ve İran, yedi yıldır kapalı duran büyükelçilikleri yeniden açarak diplomatik ilişkileri başlatma kararı aldı. Bu kararın ardından, İsrail’de tartışmalar başladı. Bir süredir protestoların gölgesinde yaşayan İsrail'de, muhalefet Başbakan Netanyahu’yu ‘iç meselelere dalıp, ülke güvenliğini tehlikeye atmakla’ suçladı.

Geçen aylarda Irak’ın arabuluculuğunda bir dizi görüşme gerçekleştiren Suudi Arabistan ve İran, normalleşme adımını Çin’in ev sahipliğinde attı. Riyad ve Tahran’ın 7 yıllık aranın ardından diplomatik ilişkileri yeniden başlatma kararı İsrail’de siyasi tartışmaları körükledi. Muhalefet, Başbakan Binyamin Netanyahu’yu “İran’a karşı kaybetmekle” suçladı.

ESKİ HÜKÜMETTEN SERT ELEŞTİRİ

Büyükelçiliklerin iki ay içinde karşılıklı olarak açılmasını öngören Riyad-Tahran anlaşmasını “İsrail için ciddi ve tehlikeli bir gelişme” olarak niteleyen eski Başbakan Naftali Bennett, “Bu, İran’a karşı bölgesel koalisyon kurma çabalarına ölümcül bir darbe indiriyor” dedi. Anlaşmanın “İran için siyasi bir zafer” olduğunu kabul eden Bennett, gelinen noktadan ötürü Başbakan Netanyahu’yu suçladı ve “Anlaşma, Netanyahu hükümetinin başarısızlığını, ülkenin genel zayıflığını ve iç çatışmasını yansıtıyor” yorumunu yaptı. İsrail’de yasama süreci devam eden ve hükümetin yargı üzerindeki denetimini arttıran düzenlemelere karşı binlerce kişi haftalardır, Netanyahu hükümetini protesto ediyor. Netanyahu, tüm dikkatini “yargıyı ele geçirmeye” verdiği için dış politika konularını ihmal etmekle suçlanıyor.

‘TEHLİKELİ BİR BAŞARISIZLIK’

İsrailli muhalefet lideri Yair Lapid, “Anlaşma, hükümetin dış politikada tam bir başarısızlığı” açıklamasını yaptı ve Suudi Arabistan-İran anlaşmasının, İran’a karşı bölgesel savunma duvarını ortadan kaldırdığını ifade etti. “Ülkenin karşı karşıya olduğu muazzam güvenlik sorunları arttı” diyen eski Savunma Bakanı Benny Gantz da iktidardaki koalisyonu sert bir dille eleştirdi. Gantz, “İsrail ve vatandaşlarının Netanyahu tarafından terk edildiğine inandığını” söyledi.

İSRAİL-SUUD İLİŞKİLERİ NASIL ETKİLENİR? 

Tahran-Riyad anlaşması, Suudi Arabistan yönetiminin aynı anda İsrail’le de ilişkileri yumuşattığı bir döneme rastlıyor. Yorumculara göre, Suudi Arabistan’ın İsrail’le yaptığı “hassas diplomatik dengelere” şimdi bir de İran dengesi eklendi. Sözde Filistin meselesi çözülmeden İsrail’le ilişkileri normalleştirmeyeceğini ilan eden Suudi Arabistan, son iki yılda İsrailli gazetecilerin ülkeye girişine ve İsrail uçaklarının ülke hava sahasını kullanmasına izin vermek gibi bazı önemli adımlar atmıştı. Eylül 2020’de ABD arabuluculuğunda "İbrahim Anlaşması"nın imzalanmasından bu yana başta Birleşik Arap Emirlikleri olmak üzere Arap ülkeleri ile ilişkilerini normalleştiren İsrail, İran’ı “yalnız bırakmak” için Suudi Arabistan’la da benzer bir anlaşma yapmayı umuyordu.

TÜRKİYE’DEN TEBRİK MESAJI

- Türkiye Dışişleri Bakanlığı, “Ortadoğu’da bir süredir hâkim bulunan yumuşama ve normalleşme süreçleriyle uyumlu adımdan ötürü” Suudi Arabistan ve İran’ı tebrik etti.

- Birleşmiş Milletler de anlaşmayı memnuniyetle karşıladı, “Körfez bölgesinin istikrarı için hayati önemde” olduğunu vurguladı.

- Anlaşmaya arabuluculuk eden Çin’den ise “Bu, diyalog için bir zafer, barış için bir zafer” açıklaması geldi.

NE OLMUŞTU?

Vehhabi Suudi Arabistan ile Şii İran ilişkileri her zaman gergin olmuştur. İslâm dünyasısnı ifsad etmek için doğrudan yahut direkt olarak desteklenen bu iki devlet emperyalistlerin bölgeyi kontrol edebilmesinin ve dengede tutabilmesinin iki önemli unsurudur. Son olarak Yemen krizi yüzünden 2015’te gerilen Riyad-Tahran ilişkileri, ertesi yıl Suudi Arabistan’da aralarında Şii din adamlarının da bulunduğu 47 kişinin ‘terör’ suçlamasıyla idamı üzerine kopmuştu. Bu tarih itibariyle Batılı emperyalistler, Suud'u İran sopasını göstererek sürekli terbiye edip her istediğini yaptırdı.