Terörist Binyamin Netanyahu’nun Hamas lideri Halid Meşal’i ortadan kaldırma girişimleri, daha önce de başarısızlıkla sonuçlanmıştı. İlk deneme 1997’de Ürdün’de yaşandı. Mossad ajanları, Kanada turisti kılığında Amman’a sızarak Meşal’e hızlı etki eden bir zehir enjekte etmeye çalıştı. Meşal ağırlaşınca, Ürdün Kralı Hüseyin, terörist İsrail’den panzehir istedi ve aksi hâlde ilişkileri koparacağını ilan etti. ABD Başkanı Bill Clinton’ın baskısıyla panzehir gönderildi ve Meşal hayatta kaldı. Bu süreç, Hamas’ın prestijini artırırken terörist İsrail için diplomatik bir hezimete dönüştü.
Doha’da tekrarlanan suikast
Salı günü Katar’ın başkenti Doha’da terörist İsrail uçakları Hamas müzakere heyetini hedef aldı. Ancak Hamas’ın uyguladığı güvenlik prosedürleri sayesinde heyet son anda kurtuldu. Terörist İsrail yanlış binayı vurdu. “Ateş Zirvesi” adı verilen operasyon, aslında Hamas ile yürütülen müzakereleri ortadan kaldırmayı amaçlıyordu. İlk anda “olağanüstü bir operasyon” diye sunulan girişim, kısa sürede ağır eleştirilerin hedefi oldu.
Müzakereleri sabote eden saldırı
Siyaset bilimci Menachem Klein, saldırının terörist İsrail’in diplomasiyi terk ederek yalnızca zorbalığa dayalı bir siyaset izlediğini gösterdiğini belirtiyor. Operasyon, Gazze’deki esirlerin serbest bırakılmasını da tehlikeye attı. Hamas heyeti ortadan kaldırılsaydı, müzakere yürütecek merci kalmayacaktı. Netanyahu daha önce de defalarca müzakere süreçlerini sabote etmişti.
Bölgesel yansımalar
Saldırı, ABD’nin bölgedeki güvenilirliğini de zedeledi. Trump yönetimi saldırıyı durdurmadıysa, Hamas’a verilmiş hiçbir teminatın geçerliliği kalmadı. Körfez ülkeleri doğrudan hedef hâline geldi. Suudi Arabistan, BAE ve Bahreyn’in terörist İsrail’le işbirliği politikaları içeride daha da tartışmalı bir hâl aldı.
Bu gelişmeler, ABD’nin güvenlik şemsiyesinin artık bir anlam taşımadığını ve terörist İsrail’i tanımanın barış getirmediğini ortaya koydu. Gerçek çözüm, terörist İsrail’i diplomatik ve ekonomik olarak tecrit edecek bölgesel bir güvenlik ittifakının kurulmasından geçiyor.
David Hearst, Middle East Eye