Jeffrey Epstein, 2019 yılında cezaevinde şüpheli bir şekilde hayatını kaybettiğinden beri, ABD ve dünya kamuoyu onun kurduğu kirli ağın iç yüzünü öğrenmeye çalışıyor. Ancak Epstein meselesi sadece bir kişinin karanlık geçmişi değil; siyaseti, istihbaratı, medyayı ve küresel elitleri birbirine bağlayan büyük bir düzenin merkezidir. Ve bu düzenin merkezinde yalnızca Amerikan lobileri değil, İsrail istihbarat servisinin gölgesi de vardır. Artık bu dosya “iddialar” üzerinden değil, açık deliller ve tanıklıklar üzerinden değerlendiriliyor.
Epstein’in kurduğu istismar ağı; finans dünyasının, medya baronlarının, akademi çevrelerinin ve politik elitlerin rahatça hareket ettiği bir "kontrol sahasıydı". Yüzlerce mağdurun ifadesi, Epstein’in yalnız çalışmadığını, bir yapının parçası olduğunu ortaya koyuyor. Bu yapı hem cinsel istismar üzerinden şantaj kuruyor hem de istihbarat temelli bilgi topluyordu. İsrail'in resmî yetkilileri inkâr etse de Mossad bağlantısı yalnızca bir komplo teorisi değil. Eski ajanlardan gazetecilere kadar birçok güvenilir kaynak, Epstein’in Mossad için çalıştığını açıkça dile getiriyor.
Dosyalar neden hâlâ açılmıyor?
ABD Adalet Bakanlığı 16 Temmuz 2025’te yaptığı açıklamada, dosyaların büyük kısmının “gizlilik” gerekçesiyle hâlâ kamuoyuna sunulamayacağını duyurdu. FBI’ın elinde 300 GB’tan fazla dijital ve fizikî veri olduğu, ancak çoğunun "ulusal güvenlik" gerekçesiyle sınıflandırıldığı ifade edildi. Bu durum açıkça gösteriyor ki dosya yalnızca Epstein’i değil, hâlâ aktif konumda olan çok sayıda kişi ve yapıyı korumaya dönük olarak örtbas ediliyor.
Cumhuriyetçiler ikiye bölündü
Trump, dosyaların açılmasına karşı çıkarak bu süreci "hoax", yani aldatmaca olarak tanımlıyor. Ancak bu tutum, kendi destekçileri içinde dahi ciddi tepkilere yol açtı. Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson, Marjorie Taylor Greene ve Thomas Massie gibi isimler, artık her şeyin ortaya çıkması gerektiğini söylüyor. Trump ise bu taleplere “saflık” diyerek karşı çıkıyor. Cumhuriyetçi Parti içinde Epstein dosyasına yaklaşım bir iç mücadeleye dönüşmüş durumda.
Epstein’in ağına dâhil olduğu öne sürülen isimler yalnızca Amerikalı değil. İngiltere, Fransa, İsrail, Suudi Arabistan gibi birçok ülkenin siyaset ve iş dünyasından kişiler de bu yapının parçası. Bu yönüyle Epstein dosyası yalnızca ABD ile birlikte küresel çaptaki büyük ilişkilerin, kirli anlaşmaların ve istihbarat-çıkar bağlarının merkezi olmuş durumda.
Epstein dosyası, cinsel istismar suçlarının ötesinde, istihbarat destekli bir şantaj ve kontrol düzenini ifşa ediyor. Mossad bağlantısı; tanık ifadeleri, diplomatik temaslar ve çeşitli uluslararası raporlarla bu vaziyet netlik kazandı. Bu yapı, küresel güç merkezlerinin çıkarlarını korumak, siyasi aktörleri baskı altına almak ve muhalefeti denetim altında tutmak amacıyla yapılandırılmış. Ve belgeler ortaya çıkınca kürsel çapta bir kaos söz konusu.




