İki ülke arasındaki enerji işbirliği Haziran 2025'te yeni bir ivme kazandı. 25 Haziran'da Libya Ulusal Petrol Kurumu (NOC) ile Türkiye Petrolleri (TPAO) arasında, 4 açık deniz sahasında jeolojik ve jeofizik çalışmalar yapılmasını ve 10 bin kilometrelik iki boyutlu sismik veri toplanmasını öngören bir Mutabakat Zaptı (MoU) imzalandı. Anlaşma kapsamında toplanacak verilerin yaklaşık 9 ay içinde işlenmesi hedefleniyor.
Bu gelişmenin hemen ardından, 26 Haziran'da İstanbul'da bir araya gelen iki ülkenin enerji bakanları, imzalanan MoU'yu "stratejik bir ortaklık" olarak nitelendirdi. Toplantıda, Türkiye'nin sonbahar aylarında ilk sismik araştırma gemisini Libya açıklarına göndermeyi planladığı teyit edildi.
LİBYA'DA TAM MUTABAKAT: "EGEMENLİK HAKKIMIZ"
Ankara-Trablus hattında atılan bu adımlar, Yunanistan'ın "yasa dışı" suçlamalarını beraberinde getirirken, Libya'daki her iki siyasi kanattan da anlaşmaya tam destek geldi. 29 Haziran'da hem Trablus merkezli hükümete bağlı NOC hem de Bingazi merkezli Doğu Libya yönetimi ortak bir duruş sergiledi. Yapılan açıklamalarda, anlaşmanın "uluslararası hukuka dayalı ve Libya'nın uzun vadeli çıkarlarına uygun" olduğu vurgulanarak, bunun Libya için "bütüncül bir egemenlik hakkı" olduğu belirtildi. Bu ortak tavır, Atina'nın sıkça dile getirdiği "Libya içi meşruiyet krizi" argümanını boşa çıkaran önemli bir gelişme olarak kaydedildi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar'ın daha önceki beyanlarına göre, sismik araştırma fazının tamamlanmasının ardından TPAO'nun Abdülhamid Han veya Kanuni sondaj gemileriyle 2026'nın başlarında ilk deneme kuyularını açması öngörülüyor.
YUNANİSTAN'DAN DİPLOMATİK VE ASKERİ BASKI HAMLELERİ
Türkiye ve Libya'nın enerji hamlelerine tepki gösteren Yunanistan ise diplomatik ve askeri kanallar üzerinden karşı adımlar atmaya çalışıyor. Atina, 17 Haziran'da Türkiye'nin yeni deniz mekânsal planına "Yunan yetki alanlarını gasbettiği" iddiasıyla resmi protesto notası verdi.
23 Haziran'da ise "Doğu Libya'dan artan göç dalgasını" gerekçe göstererek iki fırkateynini Libya açıklarına sevk etme kararı aldı. Diplomatik kaynaklar, bu hamlenin asıl amacının Türk-Libya enerji yakınlaşmasına karşı "caydırıcı bir işaret" göndermek olduğunu değerlendiriyor.
Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, 26 Haziran'daki AB Liderler Zirvesi'nde de konuyu gündeme taşıyarak Sonuç Bildirisi'ne "2019 Türk-Libya MoU'sunun yasa dışı olduğu" yönünde bir ifade eklenmesini talep edeceğini açıklamıştı.
SAHADA VERİ ÜRETEN TARAF AVANTAJLI
Uzmanlar, gelinen noktada Doğu Akdeniz'deki sürecin "sıcak bir çatışma" riskinden ziyade, "jeopolitik bir hukuk savaşı ve enerji rekabeti" şeklinde ilerlediğini belirtiyor. Haziran 2025'te imzalanan NOC-TPAO mutabakatının, 2019'da çizilen deniz yetki hattını ilk kez fiili bir keşif-üretim aşamasına taşıdığına dikkat çekiliyor.
Türkiye-Libya ikilisinin sahada somut adımlar atarak veri üretmesi, hukuki ve teknik tartışmalarda ağırlık merkezini Trablus-Ankara koordinatına kaydırıyor. Atina'nın AB platformları ve sınırlı askeri hamlelerle süreci yavaşlatma çabalarına karşın, Türkiye ve Libya'nın kararlı duruşuyla Doğu Akdeniz'de statükoyu kalıcı biçimde değiştirebilecek yeni bir harita gerçeği yaratma potansiyeli taşıdığı ifade ediliyor.