Verçin, gayrimenkul, finansal varlıklar ve yastıkaltı altınlardan oluşan servetin; 28 milyon konut, ek konutlar, işyerleri, tarım arazileri ve diğer varlıklarla hesaplandığını; gayrimenkulün 3,42 trilyon dolarlık, yastıkaltı altının 340 milyar dolarlık, finansal varlıkların ise 505 milyar dolarlık bir paya sahip olduğunu belirtiyor.
Buna ek olarak, hisse senetlerinin yaklaşık 150 milyar dolar daha servete eklenmesiyle toplam rakamın 4 trilyon 415 milyar dolar olduğu ifade ediliyor.
Ayrıca, kredi kullanımının GSYH ile orantılı olarak artabileceğine işaret edilen yazıda, şirketlerin ve bankaların kredi hacmini üç katına çıkarabileceği, fakat bu artışın kredi teminatı olan servetin mevcut dağılımını değiştirmediği vurgulanıyor.
Mehmet Ali Verçin, Türkiye’nin geniş kredi kapasitesine rağmen servetin, toplumun büyük kesimlerine eşit dağılmadığını ve bunun siyasi söylemlerde yoksul kesimlerin yaşadığı zorluklar üzerinden vurgulanmasının tartışmalı olduğunu belirtiyor.
Sonuç olarak, Türkiye ekonomisinin güçlü kredi altyapısına ve yüksek finansal varlıklara sahip olmasına rağmen, servetin adaletli dağılımı konusunda ciddi sorunlar bulunduğu ortaya konuyor.
Verçin, bu durumun sadece toplumun en zor durumda olan %5’inin yaşadığı geçim sıkıntıları üzerinden siyasette gündeme getirildiğini, oysa ülkenin genelinde varlıklarını koruyup artırabilecek geniş bir kesimin bulunduğunu belirtiyor.
Kaynak: Servet gelir ve yoksulluk siyaseti - Mehmet Ali Verçin