Türkiye’deki en önemli Özbek alimlerinden Alisher Tursunov Hoca, geçtiğimiz Çarşamba günü evinden, Emniyet güçleri tarafından “torba soruşturma dosyası” gerekçesiyle gözaltına aldı. Uzun süren ifadesinde Tursunov’a herhangi bir suç isnadı yöneltilmedi. Ancak, İslami çalışmaları ve Özbekistan’ın rahatsızlık duymasıyla alakalı sorularla karşı karşıya kaldı.
İfadesinin ardından, hakkında adli işlem yapılmaması sebebiyle Tursunov, Göç İdaresi’ne teslim edilerek sınır dışı edilmek üzere hazırlandı. Cuma günü, acil bir şekilde yapılan sınır dışı işlemi sonrası, konu sahiplenilince Edirne’ye sevk edilen Tursunov, Edirne Göç İdaresi bünyesinde istihbarat kontrolüne alındı.
Cumartesi günü İstanbul’a geri getirilen ve yasal bir süreç işletilmeden kayıplara karışan Tursunov, usulsüz bir şekilde Özbekistan’a teslim edildi.
Özbekistan’da İslam âlimi sayısının oldukça az olduğu bir dönemde, Tursunov’un kaybıyla gelen daha da azalma tehlikeleri nereye varacak? Türkiye’deki mevcut hukuki süreç ve uygulamalar, Tursunov hadisesiyle beraber de rezaletin resmini tekrar çizmiştir. Kıbrıs'ta Türkiye'yi 3 kuruşa satan Özbekistan'a bu jestin yapılmasında kimin çıkarı olabilir?
Kendisine sığınanı geri iade etmek, ne dinen ne vicdanen caiz değilken; iltica en temel insan haklarından değil midir? Boraltan Köprüsü ve emsalleri her daim mahkemelerde ve vicdanlarda yargılanmalıdır.
