Bugün dünya çok güçlü, çok hızlı bir jeopolitik dinamiğe tanık oluyor ve en tehlikelisi de dönüştürücü (transformative) olmasıdır. Ukrayna bu değişimin merkezinde yer alıyor. Bu nedenle ve Ukrayna savaşı nedeniyle dünya, her büyüklükteki kuvvetlerin en büyük konumlandırma sürecine tanık oluyor. Bu konumlandırmada ülkeler stratejik kararlarını almakta, kendilerini beklenenlere hazırlamakta ve bu stratejilerin başarısını sağlayacak araçları güvence altına almaya çalışmaktadırlar. Japonya böyle davranıyor. Güney Kore de Filipinler de böyle davranıyor. Bu ülkelerin hepsi, ABD ile ittifak halinde ve ortak korkuları Çin’in yükselişi. Jeopolitik yazar Antonio Colibasano’ya göre Güney Çin Denizi, bu hizalanmanın ekseni ve ana nedenidir. Yazar ayrıca, Güney Çin Denizi’nin çok önemli bir jeopolitik düğüm noktası (Node) oluşturduğunu düşünüyor.

Diğer yandan Avrupa’da tablo, Doğu Asya’daki hizalanmadan farklı değil. Ukrayna’da savaş kızışıyor. Burada yeni silahlar ve askeri sistemler test ediliyor, savaş taktikleri tasarlanıyor. Bu savaşta özel sektör savaşın gidişatını değiştirmeye doğrudan müdahil oldu. Elon Musk, Ukrayna’ya ‘Ukrayna komuta ve kontrolünü güvence altına alan’ uydu iletişim araçlarını vermedi mi?

Avrupa bu savaş nedeniyle, Soğuk Savaş sırasında bile bilmediğimiz bir şekilde toparlandı ve konumlandı. Bu savaş nedeniyle Almanya değişti. Bu savaş nedeniyle Finlandiya pozitif tarafsızlık ilkesini terk etti ve NATO’ya katıldı. Bu savaş nedeniyle Avrupa kıtasının ağırlık merkezi batıdan doğuya, Polonya’ya kaydı...

Yazar Colibasano’ya göre devam eden bu çatışmada Karadeniz’in çok önemli bir jeopolitik düğüm noktası (Node) olduğu düşünülüyor. Rusya, bu denizle Akdeniz’e girişini güvence altına alıyor. Baltık Denizi’nde Finlandiya’nın NATO’ya katılımından kaynaklanan deniz ablukasının düğümü çözüldü. İsveç de Türkiye’nin uyguladığı ‘veto’ kaldırıldıktan sonra onu takip edecek.

Jeopolitikte en önemli şey konumdur (location). Bu konuma, bir ülkedeki mevcut zenginliğin önemi ve küresel ekonomide zenginlik üretmedeki rolü eklendi. Son olarak, bu devletin mevcut küresel sistemin dinamiklerinde oynadığı rol var. Yani bu jeopolitik üçgendeki hiyerarşi (konum, zenginlik, rol), bir ülkenin küresel sistem yapısındaki yerini ve sıralamasını yansıtıyor ve bunun birçok örneği bulunuyor. Örneğin ABD, bu üçlü içinde en şanslı olarak kabul ediliyor. Doğu ve batıda (Atlantik ve Pasifik) iki okyanus arasında, kuzeyde Kanada ve güneyde Meksika olmak üzere iki barışçıl ülke arasında yer alıyor. Sayısız zenginliğe sahiptir ve küresel sistemin ana oyuncusudur. Şimdiye kadar eşitleri arasında birinci oldu.

Sudan ise değişken ve istikrarsız bir ortamda bulunuyor. Özellikle kabile, etnik köken ve geniş alanı olmak üzere iç bileşimi, merkezi devletin asli rolüne yardımcı olmuyor. Sudan’ın yönetimi ve istikrarı, Irak’ın yönetimi gibi, merkezi devletin çevreyi kontrol etmesini gerektiriyor. Ama merkezin çevreyi kontrol etmesi ve istikrarı dayatması demir yumruğun hakimiyetini gerektiriyor.

Sudan, birçok doğal kaynağa sahip. Nil Nehri’nin (beyaz ve mavi) sularına ek olarak altın, uranyum ve demir cevheri ile tarım arazilerini içeriyor.

Ancak mevcut jeopolitik oyundaki en önemli şey, Sudan’ın 750 kilometre boyunca Kızıldeniz’e uzanmasıdır. Kızıldeniz bugün dünyanın en önemli denizlerinden biri. Babülmendep ve Süveyş Kanalı olmak üzere iki deniz geçidine uzanıyor. Cibuti’deki dünyanın en büyük askeri üssüne (sembolik olsa bile) de bakıyor. Cibuti’de Fransız askeri varlığı ve diğer kuvvetlerin yanı sıra ABD ve Çin toprakları dışındaki en büyük Çin askeri üssü bulunuyor.

Kızıldeniz’deki Sudan kıyılarının uzunluğu 750 kilometredir. Doğuda, 12 kıyı Suudi şehri ile bin 600 km uzunluğundaki Suudi kıyısı bulunuyor. Port Sudan ile Cidde arasındaki mesafe yaklaşık 300 kilometredir. Suudi Arabistan petrol üretiminin yarısı Doğu-Batı boru hattı üzerinden Kızıldeniz’e (Yenbu) akıyor. Neom şehri de (Veliaht Prens’in 2030 Vizyonunun mihenk taşı olan şehir) Kızıldeniz’e bakmaktadır.

Kasım 2021’de Devlet Başkanı Putin, Sudan’da nükleer enerjiyle çalışan gemileri barındırabilecek bir deniz üssü kurulmasına onay verdi. Peki Putin, Rus donanmasının varlığı aracılığıyla üç denizi (Karadeniz, Akdeniz ve Kızıldeniz) birbirine bağlamayı mı planlıyordu? Ayrıca Putin, Kızıldeniz’in kalbinde yer alarak, Çin ile ABD arasında Hint- Pasifik bölgesinde kızışmakta olan 21. yüzyılın büyük oyununda kilit bir ortak mı olmak istiyor?

Şarkul Avsat