Bahçelievler Yenibosna Çobançeşme Mahallesi’nde yer alan ve vakit namazlarında birçok kişiyi ağırlayan Aksa Camii, yan tarafındaki Medipol Bahçelievler Hastanesi inşaatı sebebiyle hasar aldı ve derin çatlaklar meydana geldi.

2014 yılından beri inşaatı süren Medipol Bahçelievler Hastanesi, camide dev yarıkların oluşmasına sebep oldu. Camiyi ortadan ikiye ayıran dev yarıkların çelik levhalarla kapatılarak gizlendiğini söyleyen bölge halkı caminin bu durumundan rahatsız.

Caminin yanına hastane yapılması, caminin hasar görmesi veya herhangi bir rant olayının var olup olmadığı meselesi bir yana bizim dikkat çekmek istediğimiz yıkılacak olan caminin yerine modern Dubai binaları tarzında ucube bir yapının ihdas edilecek olması. Yerine yapılacak yapının camiyle hiçbir alakası yok. Minaresi minareye benzemiyor ve kubbesi kubbe değil.

İstanbul, yabancı mimarilerle kimliksizleştiriliyor

Mimari alanda denetim eksikliğinden ve ‘isteyen istediği binayı diksin’ anlayışı hâkim olduğundan dolayı Batılı mimarilerle ve modern Dubai binalarını andıran ucube yapılarla İstanbul kimliksizleştiriliyor. Geleneksel mimariye aykırı inşa edilen yapılar İstanbul’la birlikte kültürümüzü de bozuyor.

Tamamen estetik ve zevkten uzak, kültürümüzle bağdaşmayan ve Klasik üsluba yabancı bu camiler kaba bir madde yığınını andırıyor. Selimiye, Süleymaniye, Sultanahmet gibi asaletli, heybetli, vakarlı ve zevk veren camilerin olduğu bu şehre, modern anlayışın getirdiği bu zevksizlik yakışmıyor. Osmanlı Klasik Mimarisi’ni aşamadığımız sürece ya Klasik üslupta ya da Klasik üsluba yakın formlarda yapılması gerekiyor. Yoksa mimarisi, üslubu ve formu uygun olman bu tip yapılar, İstanbul’un sembolü olan güzelim anlayışı da yerle yeksan ediyor.

Mesele maddeyi öne çıkarmak değil, maddeyi manaya gidecek araç kılmak olan İslam mimarisinde bile zihinler Batıcı bir anlayışla çalışıyor. Hatta bu yapılar "rezidans konforunda" diye sunuluyor.

Denetim olmadan hiçbir cami yapılmamalı

Avrupa’da, bir bina yapılacağı zaman, çevresinin rengi, dokusu, yapısı, konumu, kültürü ve kimliği ele alınarak yapılmak zorunda. Hatta kimse evinin dış cephesini keyfine göre de boyayamıyor. Fakat Türkiye’de “parayı veren düdüğü çalar” zihniyetinden dolayı yer yer AVM tipi, uzay aracı tipi, Dubai yapıları yahut Amerikan cam mimarisi tipinde yapılar inşa edilerek çirkin bir görüntü meydana geliyor.

Halbuki, bir toplumun kimliği, o toplumun mimarisinden başlar. Medeniyet ve kültür, mimari üslupta belirir. Toplumlar dillerine, kültürlerine; medeniyetler de mimari üsluplarına göre ayrılırlar. Haliyle her medeniyetin kendine has bir mimari yapısı bulunurken, geleneksel mimarimizi hor kullanıp ruhsuz yapıları bünyemizde barındırmak toplumsal intihardan başka bir şey değildir.

Haber: M. Taha İnci