İstanbul'un en ehemmiyetli yerlerinden biri olan İstiklal Caddesi'nde 13 Kasım Pazar günü bombalı saldırı gerçekleştirildi. Patlayan bomba, 2'si çocuk 6 kişinin ölümüne sebep oldu. Saldırıda 81 kişi de yaralandı.

50 F16 ve 20 SİHA, PKK-PYD’yi vurmak için havalandı

Saldırının ardından Türkiye Suriye ve Kuzey Irak'a hava harekatı tertipledi. Milli Savunma Bakanlığı sosyal medyadan 'Hesap Zamanı' diyerek bir paylaşımda bulundu. Türk savaş uçakları eş zamanlı olarak başta Ayn-el Arab olmak üzere Tel-Rıfat ve çevresinde bulunan Ayn Dakna, Marenez ve Minag hava üssündeki PKK-PYD’lileri vurdu. Harekatın; bugüne kadar yapılan en büyük hava operasyonu olduğu belirtildi. Operasyonda 50'nin üzerinde F-16, 20'nin üzerinde de SİHA kullanıldı. PKK-PYD de boş durmadı. Önce Kilis, daha sonra Gaziantep PKK-PYD’lilerin hedefi oldu. Gaziantep-Karkamış ilçesine onlarca roket fırlatıldı. Roketler Karkamışilçe merkezindeki bir lise ve iki ev ile Karkamış Sınır Kapısı yakınındaki bir tıra isabet etti.

Gaziantep Valisi Davut Gül, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Fırat'ın doğusundan Karkamış ilçe merkezine 5 havan-roket atıldığını belirterek, "Sivil yerleşim merkezlerine saldırıda 2 hemşehrimiz vefat etmiştir. 2'si ağır olmak üzere 6 vatandaşımız yaralanmıştır." ifadelerini kullandı. İçişleri Bakanı Soylu ise roket saldırısında 2 kişinin hayatını kaybettiğini, 1 kişinin ise durumunun ağır olduğunu açıkladı.​​ Hayatını kaybedenler bir öğretmen ve bir de öğrenciydi…

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin hava harekâtına dair Katar dönüşü gazetecilere konuştuğunda, “Hava harekâtıyla sınırlı kalmayacak” diyerek, kara harekâtının başlamasının an meselesi olduğunu kaydetti. Rusya ve ABD tarafı da bu sabah Türkiye’nin operasyonlarına “sivil kayıplar”ı bahane ederek karşı çıktığını duyurdu. Suriye ve Irak’ın bu hâzin hâlde olmasını sağlayan suçlular Türkiye’nin operasyonlarına karşı çıkıyor.

Tüm bu gelişmelerin ardından, bölgeyi iyi bilen Gazeteci-Yılmaz Bilgen’in görüşlerini aldık. Bilgen, 410 kilometrelik (70’i Tel Rıfat hattı) bir PKK hattının Türkiye’nin hedefinde olduğunu söyledi: “Bu hat, Türkiye’nin aldığı her nefeste göğsüne batıyor. Bu hat varoldukça, Türkiye tehdit altındadır. PKK-PYD, son iki senede 270 saldırı gerçekleştirmiş. Sızma, bombalama, taciz ve saire… Türkiye’nin içerisindeki sorunların da kaynak noktası PKK-PYD bölgeleridir. Mesela İstiklal Caddesi’ndeki ve Mersin’deki saldırı… İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da Mersin'deki ve Taksim'deki saldırının Münbiç'ten gelenler tarafından yapıldığını söylemişti.”

Münbiç, Ayn el-Arab ve Tel Temir temizlenirse…

Türkiye’nin Suriye’de kurulması beklenen yeni rejimde aktör olmasının zorlaşğını belirten Bilgen, “2015’ten önce Türkiye kurulacak yeni rejimde söz sahibi olabilirdi. 2015’ten sonra işler daha da zorlaştı. Çünkü Suriye’deki hâdiseler uluslararası boyut kazandı. Türkiye’nin yeni rejimde baş aktörlerden olması mevcut şartlara bakınca pek olası gözükmüyor. Esad kalacak ise bir şekilde PKK’nın büyük bir tehdit olduğunu anlatmak gerekecek. Buna ikna edilecek, Şam rejimiyle bir işbirliği yapılacak, kazan-kazan mantığında görüşülecek öyleyse. ABD ve PKK’ya karşı oluşturulacak bir yapı, güç birliği mi olacak? Adına ne derseniz deyin artık. En kötü ihtimal bu PKK-PYD yapısını bu temizler. Tabiî ki, Münbiç, Ayn el-Arab, Tel Temir gibi yerler temizlenirse, nereden baksanız tehlike potansiyelinin yüzde 30-40’ı ortadan kalkar. Ama diğer yüzdelik kesim yine kalır… PKK orada kaldıkça sorun var demektir. Amaçları, Irak’taki gibi bir Kürt yapısı kurmak ve haritayı tamamlamak yâni…” dedi.

İran, her açıdan Türkiye’yi rakip olarak görüyor!

Sadece Münbiç, Ayn el-Arab ve Tem Temir’in temizlenmesinin Suriye’deki sorunu çözmeyeceğini söyleyen Yılmaz Bilgen, “Oraya bir şer harcı çoktan atıldı. Komple kazımadan olmaz. Gelinen nokta itibarıyla Şam ile yapılacak yahut girilecek ilişki trafiği de çok önemli. Nasıl olacak bu? Esed’i, ‘Bak bu bize de, sana da tehlikedir’ diye ikna etmek lâzım. İran bunu gördü. İran, PKK’yı kullanıyor. Şu anki İran’daki hâdisenin merkezinde Kürtler var. Türkiye, İran’ı ikna edebilir mi? Çok zor buna rağmen… Çünkü, İran hem tarihî hem dinî olarak bize karşı. Bizim kazanımlarımızı, kendisi için kayıp görüyor her açıdan. Her açıdan biz onlar için bir rakibiz.” dedi.

“Türkiye, 2015’ten sonra Suriye’de hiç olmadığı kadar güçlü”

İran’da halkın ayaklanması, Rusya-Ukrayna savaşı ve ABD ve Rusya’nın savaşla meşgul olmasının, Türkiye için bir fırsat olduğunu hatırlatmamız üzerine konuşan Bilgen, “Türkiye, 2015’ten sonra hiç şimdiki kadar güçlü olmamıştı Suriye’de. İsveç’in NATO’ya girmeye çalışması, Türkiye’nin burada ve Rusya-Ukrayna savaşındaki arabulucu rolü bize pozitif etki yaptı. Mesela, geçtiğimiz günlerdeki hava operasyonuna NATO’dan da Şam’dan da itiraz gelmedi. Demek ki bazı şeylerin zemini diplomatik olarak da dolduruldu. Kısa süre zarfında bir şeylerin hemen değişeceğini düşünmüyorum ama Türkiye’nin bu kadar sözü yerde bırakmaması lâzım. Sınırdaki tehdidi bertaraf etmek zorunda Türkiye. Yoksa böyle Karkamış’ı, Kilis’i, Azez’i vurmaya devam ederler. Bunu da istemeyiz. PKK’nın kolunu bacağını kırmak lâzım.” ifadelerini kullandı.