Trump döneminde gündeme gelen ve sonrasında Biden yönetimiyle devam ettirilen değerli madenler anlaşması, Ukrayna’nın egemenliğini tam anlamıyla Batı’ya devretmesi anlamına geliyor. Görünürde Ukrayna için ekonomik bir hamle gibi sunulan bu süreç, aslında ABD’nin bölgedeki kaynaklar üzerinde mutlak hâkimiyet kurma planının yeni bir adımı.

Zelenskiy’nin açıklamasına göre, anlaşmanın detaylarında “tam egemenlik” talep eden Ukrayna ile “kaynakların kontrolü”nü isteyen ABD arasında son pazarlıklar yürütülüyor. Anlaşma, imzalanması halinde ABD’ye Ukrayna’daki nadir toprak elementleri ve kritik mineraller üzerinde doğrudan söz hakkı tanıyacak.

Dijital teknolojiden savunma sanayiine kadar birçok alanda kilit rol oynayan nadir toprak elementleri, sadece bilimsel değil, aynı zamanda siyasi ve askerî bir savaşın da merkezinde yer alıyor. Bu 17 element, akıllı telefonlardan lazer silahlarına, elektrikli araçlardan savaş uçaklarına kadar sayısız sistemin temelini oluşturuyor.

ABD, bu kaynaklar sayesinde yalnızca teknolojik üstünlüğünü artırmakla kalmıyor; aynı zamanda Çin’in küresel pazar üzerindeki etkisini kırmayı hedefliyor. Ukrayna’yı ise bu oyunda yalnızca bir taşeron olarak konumlandırıyor.

İstanbul'da Rusya ve Ukrayna'dan esir takas anlaşması
İstanbul'da Rusya ve Ukrayna'dan esir takas anlaşması
İçeriği Görüntüle

Amerikan sermayesi için Ukrayna artık sadece bir cephe hattı değil, aynı zamanda bir maden sahası. Zelenskiy iktidarı, Batı'dan gelen destek karşılığında sadece topraklarını değil, yerin altındaki zenginliklerini de pazarlığa açmış durumda.