Ben Caspit

Hamas'ın saldırısından 18 gün sonra İsrail Gazze Şeridi'ne kara harekâtı başlatmak için ABD’den yeşil ışık bekliyor gibi görünüyor. Al-Monitor pazartesi günkü haberinde Biden yönetiminin, İsrail'in Gazze operasyonları için ulaşılabilir askeri hedefleri olmaması nedeniyle kaygılı olduğunu aktarmıştı. Washington ayrıca kara harekâtı başlamadan önce Gazze’ye insani yardım ulaşmasını ve rehinelerin serbest bırakılması için verilen çabalarda yol alınmasını istiyor.

Bu arada İsrailliler de ABD ile beraber savaşa hazırlanmanın nasıl bir şey olduğunu öğreniyorlar.

Üst düzey bir İsrail savunma yetkilisi kimliğinin saklı kalması kaydıyla Al-Monitor’a şöyle konuştu: "[ABD ile] savunma antlaşması isteyenlere, şu an nasıl her şeyi Amerikalılarla koordine ettiğimizi, nasıl -- en azından şimdilik -- onların görüşlerine aykırı hiçbir adım atmadığımızı ve tüm bunları, onlarla şu ya da bu türden bir savunma ittifakına girmeden yaptığımızı incelemelerini tavsiye ediyorum."

Yetkili, İsrail ile ABD arasında aylardır görüşmeleri süren savunma antlaşmasını kastediyordu. Görüşmelerde, İsrail'e tehlike anında ABD desteği sağlayacak ancak acil bir askeri adıma ihtiyaç duyulduğunda İsrail’in elini kolunu bağlamayacak, esnek bir antlaşma ele alınıyordu.

Amerikan vetosu yok

7 Ekim'den bu yana 300 bini aşkın yedek askeri göreve çağıran İsrail ordusu, hazır olduğunu söylüyor. Gazze sınırına yığılan güçler iki haftadır eğitim yapıyor, Gazze'deki yoğun nüfuslu şehir ortamı için saldırı planları hazırlayıp bunları duruma göre değiştiriyor, güncelliyor ve test ediyor.

İsrail savaş kabinesinden bir kaynak kimliğinin açıklanmaması kaydıyla Al-Monitor’a şöyle konuştu: “Amerikalılardan yeşil ışık almadan saldırıya geçilemez diye bir şey yok. Amerikalıların bize herhangi bir yasağı veya vetosu söz konusu değil, sadece bize yakından tavsiyelerde bulunuyorlar ve biz de tam bir işbirliği yapıyoruz. Bir süper gücün tüm destek ve gücünü biz istemeden anında bize sundular. Bununla birlikte, bize sunulanları takdir etmesini biliyoruz. İki uçak gemisi ve 14 milyar dolar büyük bir şey ve bunun karşılığını vermemiz gerekir, en azından işbirliği düzeyinde."

Oysa kısa bir süre öncesine kadar Başbakan Benjamin Netanyahu ve birçok hükümet üyesi, Yüksek Mahkeme’nin yetkilerini kısıtlamayı amaçlayan ve büyük gerilim yaratan yargı reformu nedeniyle Biden yönetimiyle çatışıyor, Başkan Biden’ın müdahale ettiğine dair imalarda bulunuyor ve Netanyahu’yu Beyaz Saray’a davet etmeyen Biden’dan öç almak için Çin’e, Rusya’ya yönelme tehdidinde bulunuyorlardı.

Tüm bu küskünlükler, Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’in güneyinde gerçekleştirdiği vahşi saldırıyla son buldu.

Al-Monitor’un görüştüğü kıdemli bir İsrailli siyasi kaynak, "Netanyahu tam mesai Amerikalılarla çalışıyor. Muhtemelen kariyerinin bittiğini biliyor. İsrail halkı, belki de çağdaş tarihte örneği olmayan acı bir hayal kırıklığı yaşıyor. Netanyahu Amerika'da konferans gezileriyle kendine barınacak bir yer hazırlasa iyi eder. Geleceğini şimdiden düşünmeye başladı bile" diye konuştu.

Yakın vadede ise İsrail'in, kendi askerleri ve siviller için ciddi riskler barındırmasına rağmen Gazze’ye kara harekâtı düzenlemekten başka seçeneği yok. Al-Monitor'a konuşan kıdemli savaş kabinesi kaynağına göre iki haftadır süren yoğun hava ve topçu bombardımanlarının ardından İsrail Gazze'ye yönelik saldırılarını durduramaz.

Kaynak şöyle konuştu: "Son on yılda Orta Doğu’da bize hayranlıkla bakılıyordu. İran'la neredeyse her gün karşı karşıya gelen tek ülke bizdik, IŞİD'in mağlup edilmesine büyük katkı sağladık, İsrail Savunma Kuvvetleri [IDF] Orta Doğu'nun neredeyse her köşesinde olağanüstü başarıyla faaliyet gösterdi ve şimdi aniden küçük bir terör örgütü çıkageldi. Kahire'den Amman'a, Abu Dabi, Riyad, Beyrut ve Tahran'a kadar herkes şaşırdı. Onlara hâlâ bölgesel bir süper güç olduğumuzu göstermek zorundayız."

Şu ana kadar başlamış olması gereken kara harekâtı, görünen o ki ABD’nin bölgeye ek kuvvet göndermesine zaman tanımak için geciktiriliyor.

Üst düzey bir İsrailli güvenlik kaynağı Al-Monitor’a şöyle konuştu: "ABD, IDF’in Gazze'ye girmesinin başka alanları tetikleme, hatta Orta Doğu'yu bölgesel bir savaşa sürükleme riski yaratacağının farkında. Hazırlıklarını tamamlamak istiyorlar. Bu, önemli bir güç kaydırmasını içeriyor (...) ve bunun tamamlanmasını beklememek için hiçbir sebebimiz yok.”

Rehine müzakereleri

Kaynağa göre Biden ayrıca sayıları 220 olarak tahmin edilen İsrailli ve yabancı rehinelerin en azından bir kısmının serbest bırakılması konusunda Hamas'la müzakere için açılmış görünen küçük fırsat penceresinin İsrail tarafından kullanılmasını istedi. Kaynak, "Kara operasyonu başlayınca bu zorlaşacak. İsrail bunu reddedecek durumda değil” dedi.

Nitekim pazartesi gecesi Hamas 7 Ekim’den beri rehin tuttuğu iki yaşlı İsrailli kadını serbest bıraktı. Geçtiğimiz hafta da İsrail ve ABD çifte vatandaşlığı olan iki kadın serbest bırakılmıştı.

İsrail ilk başta Hamas'ı bitireceğini ilan etse de bu meydan okumanın yerini sessizce daha mütevazı ve gerçekçi hedefler almış durumda: Hamas'a, örgütün altyapısı ve üst düzey yönetimine ciddi bir darbe indirmek, böylece örgütün Gazze'deki iktidarını sürdürmesini zorlaştırmak. İsrail'in güncellenmiş hedefi bu. Ondan sonraki hedefler ise belli değil.

Bu karanlık ve belirsizlik dolu günlerde, İsrail ordusunun komuta kademesi ABD ile operasyonel ve siyasi işbirliğinin seviyesinden moral alıyor.

Uyuşturucu belası Uyuşturucu belası

Kimliğinin saklı kalmasını isteyen üst düzey bir İsrailli askeri kaynak Al-Monitor’a şöyle konuştu: "Müthiş bir koordinasyon var, böyle bir şey hiç olmamıştı. Oturup beraber her adımı, her istihbaratı koordine ediyoruz, birbirimize danışıyoruz. Şu anda yaptığımız her şeyde Amerikalıların büyük tecrübesi var. Süper güç kabiliyetlerine sahipler. Aramızdaki sinerji yepyeni girdiler yaratıyor."

Ne var ki bu girdiler İsrail'i ABD'ye hiç olmadığı kadar bağımlı kılıyor. Yakın işbirliği kısa vadede İsrail için faydalı ancak uzun vadeli caydırıcılığı zayıflatıyor.

Savaş kabinesi kaynağı, “En önemli nokta bu – caydırıcılığımız” diyor. “Bölge hızlıca şunu idrak etmeli ki Hamas gibi İsrail’e zarar verenler orantısız bir bedel öder. Bölgemizde ayakta kalmanın tek yolu, bu bedeli hemen şimdi ödetmektir. Zira gözler üzerimizde ve pek çoğu iyiliğimizi istemiyor.”